31//Yaratıcı

904 133 122
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Saat biraz geç olmuş ama umarım buralardasınızdır😔

İyi okumalar dilerim~~~

...

    Sabah ışıklarının kapalı perdelerin arasından sinsi bir tavırla sızdığı, dışarıda mevsimin yavaştan yaza döndüğünü resmen kanıtlar bir şekilde güneşin bütün gücüyle parıldadığı sessiz bir cumartesi sabahıydı. Şehrin ileri gelen ünlülerin ve iş adamlarının kayda değer bir kısmına ev sahipliği yapan geniş sitenin suskun sabah huzuru, siyah saçlı genç çocuğun odasını da kapsıyordu.

Saat sabah yediyi biraz geçmişken hâlâ nispeten karanlık olan odada üzerindeki pikeyi beline kadar sıyırmış olan çocuk kapı tarafına doğru dönmüşken düzenli soluklar alıyor, yüzündeki yumuşak ifadeyle derin bir uykunun kollarında gibi gözüküyordu. 

Onun hemen yanında, geniş yatağın ortasında kendisi de pikenin altına girmiş olmasına rağmen uzanır değil de oturur pozisyonda olan adam ise pek de aynı hisleri paylaşmıyordu. İfadesinden bile diken üstünde olduğu, en ufak bir harekette uyanacağı belliydi. Başını yanında uyuyan çocuğa doğru çevirmiş, kaşları hafif çatılıyken uyuyordu. 

Büyük eli çocuğun siyah saçlarının üzerinde tutamlarını okşadığı sırada aldığı bir pozisyonla kalmışken başı da arkasındaki duvara yaslanmıştı. Üzerinde hâlâ dünkü gömleği ve pantolonu vardı. Yalnızca bu bile bir an olsun uyuyan çocuğun yanından ayrılmadığını kanıtlıyordu. 

Odada dün akşamdan kalan dağınıklık nispeten toparlanmıştı. Jeongguk sakinleştirici iğneyi yüzünü göğsüne sakladığı sırada kabullendiğinde ve çok geçmeden kucağında ağlayışından kalma iç çekişlerinin arasında uyuyakaldığında, Seo-jun onu yatağına yatırdıktan sonra Hyuna ile toplamıştı etrafı. 

Sürahiden kalan büyük cam parçalarından kurtulmuşlardı önce. Sonra kağıt havluyla yapabildikleri kadar yeri kurulamışlardı ve gerisini yarın gelecek hizmetlilere bırakmışlardı. Tüm bunlar olurken aralarında ölüm sessizliği vardı. Adamın yüzündeki dalgın ve ciddi ifade, Hyuna'nın en küçüğünden bile olsa bir soru sormasını engelliyordu. Ama tanrı şahit merakından ne yapacağını şaşırmıştı.

Onun için yaşananlar eşi ile birlikte çalışanlar ve kızı evden gittikten sonra mutfakta karşılıklı kahve içtikleri sırada yukarıdan gelen yüksek sesli şangırtıdan ibaretti. Seo-jun ne kadar onunla gelmek istese de kendisine müsaade etmemiş, onun halledeceğini söylemişti. Sonra yukarı çıkmış, onu mutfakta yalnız bırakmıştı. Beş dakika bile geçmeden ise bağırışlar yükselmişti. Hyuna ilk gürültüden Jeongguk'un sesini ayırt ettikten sonra yukarı koşmak istese de bir şekilde durdurmuştu kendisini. Baba oğul arasına girecek kadar Jeongguk'un hayatına dahil olup olmadığını sorgulamıştı.

Sesler kesilmediğinde ise her şeyi bir kenara bırakmış, koşarak yukarı çıkmıştı. Üzerinde tıpkı Seo-jun gibi hâlâ işten kalma kıyafetleri vardı. Adamla kapıda göz göze geldiğinde ve ikisinin de yerdeki hallerini gördüğünde ise koca bir iş gününde hissetmediği bir ağırlığın kalbine çöreklendiğini hissetmişti.

Daha o sabah kahvaltıda onlarla birlikte gülüşen ve ruh hali fazlasıyla iyi görünen çocuk babasının kolları arasında hıçkıra hıçkıra ağlıyor, nefesleri ona yetmiyor olmasına rağmen sakinleşmeyi reddediyordu. Oda darmadağınıktı. Girişe kadar ulaşmış su ve cam kırıkları her yerdeydi ve bu ona yalnızca aylar öncesinde hastaneye geldikleri günü hatırlatmıştı. Bu da pek iyi sonuçlanmamıştı.

O zaman, Seo-jun nedenini asla anlamadığı bir şekilde Jeongguk'un önerildiği gibi psikolojik destek almasını kabul etmemiş, çocuğu alelacele taburcu ettirip eve getirmişti. Hyuna bu konuda onunla çok tartışmıştı birkaç gün zira onun gözünde, tanıkların arabaların vızır vızır geçtiği yola rastgele atlayan ve uyanır uyanmaz cam parçasını boynuna dayayan birinin psikolojisi normal olamazdı ve yardıma ihtiyacı vardı. 

dreaming life Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang