15//Kalp Ağrısı

1.2K 186 507
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Erken geldim çünkü bu bölümü epeydir yazmak istiyordum.

İyi okumalar dilerim~~~

.....

    Yeni bir okul döneminin başlangıcı, aynı okulda geçirdikleri dördüncü yıla giriş ve sınıfların her sene başında olduğu gibi karılması, ortaokul sona giden öğrenciler arasında bir heyecan dalgasına sebep olmuştu. Bir bahar günüydü. Giydikleri kısa kollu okul üstleri beyaz, pantolonları siyahtı. Sol göğüslerinin üzerinde okullarının armalarını taşıyorlardı. Her biri o okula ilk geldikleri gün ile karşılaştırıldığında gözle görülür bir şekilde büyümüş, gelişmişlerdi. 

Jeongguk da bu konuda bir istisna değildi. Sırt çantasını iki koluna takıp kulplarından heyecanlı heyecanlı tutarak geldiği ve yeni sınıfına girdiği bu ilk okul gününde geçen dönemin bitişinden oldukça farklı görünüyordu. Yaz tatilinde babasıyla birlikte gittikleri tatilde biraz bronzlaşmıştı. Teni o belirgin beyazlığını kaybetmiş, hafif esmer bir tona sahipti. Saçları uzamış, gözlerine düşüyordu. Arkalarını uzatırken önleri iki yana atabileceği kaküller halinde kestirmişti. Yeni bir tarzdı. Ne olur ne olmaz, saçlarını toplamak ister diye bileğinde bir de toka vardı.

Boyu uzamıştı. Herhalde okul bitişinden bu yana on santimi geçmişti ve bu kadar hızlı büyümesi açıkçası babasını bile şaşırtmıştı. Ortaokul boyunca boy yönünden çok bir farklılık yaşamazken bir anda gerçekleşen bu farklılık onu yaşıtlarından uzun olmaya itmişti. Kendisiyle bu konuda epey bir gurur duyuyordu. 

Yalnızca boy yönünden değişmemişti gerçi. Yüzü ve bedeni de yeni değişimlere gidiyordu. Yanaklarında ve alnında ilk sivilceleri çıkmaya başlamıştı mesela. Tatillerinin ortasında bir sabah uyandığında gördüğü kırmızı nokta yüzünden dakikalarca ağlamıştı bile. O gün otelden, hatta direkt yatağından çıkmayı reddetmişti. 

Sivilcelere sahip olmak istemiyordu. Eğer babası gençken sahip olsaydı farklı düşünürdü ama durum o değildi. Önceki konuşmalarından birinde babası ona kendisinin bu konudan şanslı olduğunu ve yüzünde hiç sivilce çıkmadığını söylemişti. Jeongguk ona ne kadar benzediği göz önünde bulundurulduğunda bu özelliği de ondan alacağını düşünmüştü. Yanılmıştı ve varlığına dair hiçbir ipucuna sahip olmadığı annesinden böyle kötü bir şeyi miras almak sinirlerini bozuyordu.

Adını bile bilmediği, nasıl göründüğüne dair bir fikri olmadığı, sokakta görse yabancının teki olarak göreceği birini hatırlatan hiçbir özelliğe sahip olmuyordu. O sadece babasının oğlu olmak istiyordu. 

Moralinin düzelmesi için bir sonraki gün babasının otel odasına çıkan sivilceleri için yüzlerce farklı markadan özel kremler, serumlar ve çeşit çeşit malzemeler göndermesi gerekmişti. Jeongguk böylece kendisini bulma yolunda radikal bir adım atmıştı. Önce yüzü için en çok işe yarayacak markayı bulmaya çalışmış, sonra bu işe daldığı sırada sivilceleri geçene kadar kapatıcı kullanmaya başlamaya karar vermişti. Bu onu makyaj dünyasıyla tanıştırmıştı. 

Kendisini küçükken çizgi filmlerde gördüğü perilere benzetecek renkli farlar sürmeye, kirpiklerini olduklarından daha kıvrık göstermeye ve gözlerini öne çıkartması için ince bir çizgi halinde eyeliner çekmeye bayılıyordu. Yeni edindiği bir meraktı bu. Akşamları banyoda bu yüzden saatler geçiriyordu ve her memnun kaldığında ellerini çırpıp gecenin bir vakti olsa bile koşa koşa babasının odasına gidiyordu. Adamı tatilleri boyunca ve eve döndüklerinde uykusundan uyandırdığı çok olmuştu bu yüzden. 

Babası şaşırtıcı olmayacak bir şekilde, Jeongguk'un sahip olduğu harçlıklarını makyaj malzemelerine yatırıp kendi kendine yeni şeyler denemesine olumsuz bakmamıştı. Jeongguk onun zaten kendisine kızmayacağını biliyordu. Bu yüzden adama bu ilgisini söylemek için yarım saat bile beklememişti en başta. Otelde akşam yemeği yerken makyaj yapmak istediğini konuşmanın arasında söylemesi yetmişti. Sonrasında istediği bütün malzemeler elinin altındaydı. 

dreaming life Onde histórias criam vida. Descubra agora