13//Atışma

1.2K 181 539
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻👋🏻

Çok eğlendiğim bir bölüm yazarken, umarım siz de keyif alırsınız. Baya da uzun zaten belli bitirmeyi beceremediğim xldmlxmdld

İyi okumalar dilerim~~~

...

    Güneşin doğmaktan uzak olduğu, saatin akrebinin dördün üzerine yaklaştığı sabahta bir önceki gün olduğu gibi gözlerini açtı Junghyun. Ancak bu sefer üzerinde dünkü gibi bir dinginlik yoktu. Uyanmadan önce yatakta dönüp durmuş, kaşları çatılırken göğsünü ovalamıştı. En sonunda bilinci açıldığında nefesleri hızlıydı ancak yine de kendisine yetemiyorlardı. Yerinde doğrulup derin bir nefes alırken sinirlendiği için yumruk yaptığı elini göğsüne vurdu. Sonra o daha çok acıttığı için inleyip iki büklüm oldu.

Dün Taehyung'un doktora git tavsiyelerini saçmalık olarak görmüştü ancak şu anki aklıyla, gerçekten doktora gitmesi daha iyi olabilirdi. Paranormal bir olay olsa da bu kadar acıtması normal miydi? Gördüğü anılar aşırı önemli şeyler bile değillerdi. Neden sabah sabah bu kadar acıyordu. Ağlar gibi bir ses çıkartırken yüzünü buruşturdu. Ardından burnunu çekti. "N-Nefret ediyorum. Geç, geç artık." Birkaç damla yaş yanaklarından sıyrılıp gitti. Burnu akmaya başlarken bayılmak istediğini düşündü. Bayılmak ve bedeni onu tekrardan uyandırmaya karar verene kadar bu acıyı unutmak.

Bu iyi bir fikir değildi. Olmadığını biliyordu. Mantıklı düşünmeliydi. Şu anda ona yardımcı olabilecek en mantıklı şey ve en bilimsel yol ağrı kesici almaktı. Evet, ağrı kesici. Şimdiye kadar yalnızca gelip giden ataklardan ibaret olduğu ve Taehyung'un yanında başına geldiği için buna hiç gerçek manada ihtiyaç duymamıştı. Şu anda ise yapılabilecek en mantıklı şey bu gibi geliyordu. Ağrı kesici almalıydı. Başını dizlerinden kaldırdı. Acıyı katlamasın diye küçük küçük nefesler alırken yataktan çıktı. 

Saate bakmamıştı ama en geç dört olduğundan emindi. Uyumadan önce bu saatte uyanacağını bir şekilde biliyor, hissediyordu. Ev sessizdi. Güneş doğmaktan uzaktı ve alarmı da çalmamıştı. Açıkçası, dün kararlaştırdığı gözlemi yapması için mükemmel bir vakitti. Göğsündeki bu ağrıyla ne kadar başarılı oluyordu bilmiyordu gerçi. Yanına geldiği banyo kapısını açıp içeri girerken başını eğdi. Işığı açtığında gözleri acımıştı. 

Kendisini zorlamaya karar verdi. Merakı şu an çektiği acıya bile ağır bastı ve doğrusu, kendisini oyalayabilirse ağrı kesicinin daha çabuk etki edeceğine dair bir hurafeye inanıyordu. Bu yüzden önce banyoda tuvalete gitmiş, mosmor olan gözaltlarıyla çökmüş gibi duran yüzünü yıkamış, biraz kendisine geldikten sonra belli bir düzende ağrıyı azaltmak için aldığı sakin nefesleriyle odaya dönmüştü. Çalışma masasına ilerledi. Çekmeceye eğilip içinden anahtarı çıkardı. Jeongguk ile aynı yerde tutuyordu anahtarı. Her ne kadar o plastik paketlere dokunmak ve görmek o kadar hoş olmasa da başka koyacak bir yer bulamamıştı. 

Aslında, baktığında Jeongguk'un onu neden prezervatif paketlerinin arasına sakladığını anlayabiliyordu. Her gün dip köşe temizlenen, bir şeyler saklanılabilecek kuytu köşe hiçbir gizli yere sahip olmayan bir odada Jeongguk'un bulabileceği en mantıklı çözüm yolu buydu. Kendisi rahatsız oluyorsa hizmetçiler de rahatsız olurlardı çekmeceyi açtıklarında gördükleri manzaradan. Bu yüzden kurcalamazlardı. Başta saçmalık olduğunu düşünmüştü. Bu evde yaşadığı bir aydan sonra onu anlıyordu.

Anahtarı paketlerin içinden alıp pijamasının cebine sıkıştırdı ve doğruldu. Bu sırada ister istemez aldığı derin nefes canını yaktığında da yüzünü buruşturmadan edemedi. Adımlarını hızlandırıp odadan çıkmaya yöneldi. Ne kadar sessiz olsa da acele ediyordu. Niyeti bir an önce mutfağa inmek, geçen gün yerini sorduğu ilaç kutusundan bulabildiği ilk ağrı kesiciyi alıp ağzına atmaktı. 

dreaming life Where stories live. Discover now