35//Final: Bu Hayat Bittiğinde

1.4K 129 167
                                    

İyi akşamlar👋🏻👋🏻

Bu noktaya sonunda gelmiş olmak beni bir miktar duygulandırıyor🥲

Birkaç bölümdür buralarda biraz yalnız hissediyorum, umarım öncekinin aksine gerçekten finali temsil eden bu bölümde beni yalnız bırakmazsınız

Çokça iyi okumalar dilerim~~

...

    Okulun son haftasıydı. Sıcak ve nem şehrin üzerine çökmüş, bunaltıcı hava herkesi, özellikle de tatili sabırsızlıkla bekleyen öğrencileri bıktırmıştı. Böyle zamanlarda, dışarıda olmak akıl kârı değildi. Gölge bile olsa dışarıda geçirilen beş dakika kıyafetlerinizin üzerinize sürekli olarak yapışıyormuş gibi hissettirmesi için yeterliydi. 

Bu yüzden bahçe öğle arasında da, sonrasında da boştu. Zaten doğru düzgün işlenmeyen derslerin de etkisiyle, ders sıralarında bile okulun içinde bir canlılık vardı. Kendi aralarında konuşan öğrenciler klimanın etkisi altına aldığı kafeterya ve yemekhaneyi doldurmuşlardı. Merdiven aralarında ve Jimin ve Taehyung'un kimsenin uğramayacağına emin oldukları yangın merdiveninde bile yer yer oturan çiftler ve üçlü arkadaş grupları göze çarpıyordu. 

Boş bulabilecek, sakin bir yer yok gibiydi. En azından sıradan öğrenciler için bu böyleydi. Temizlik görevlilerine kolay ulaşımı ve boşa harcayacak tonla parası olan Jeongguk için ise, okulun içinde ve dışarıdaki sıcakta takılacak serin bir yer aramak seçenekler arasında yoktu. O cüzi bir miktar karşılığında okulun bodrumunda kalan ve havalandırması ve akustiğiyle şu an okul içinde bile en serin yer olan konferans salonunun anahtarını ödünç almayı tercih etmiş, öğle arası başlar başlamaz sevgilisini oraya çekiştirmişti. 

Taehyung itiraz etmemişti. Sıcak yüzünden iştahı kesilmişken yemekhanede onca kalabalık içinde büyük ihtimalle klimanın yakınında bir yer bulamazken terleye terleye yemek yemek istemiyordu. Ya da kendisini sırf serin diye spor salonunun oradaki soyunma odalarına kapatmak, bu da tercihi dahilinde değildi. Yangın merdiveni... Orası da şu sıralar başka öğrenciler tarafından keşfedildiği için önceki kadar iyi bir takılma mekanı değildi.

Jimin bugün okula gelmemişti. Son dönem ödevini de tamamlayıp verdikten sonra son hafta için bir gün okula geliyor, öteki gün gelmiyordu. Bunun ruh sağlığına iyi geldiği hakkında bir şeyler saçmalamıştı. Mi Kyong Jeongguk'tan duyduğuna göre onlar dördü birlikte Kanada'ya gitmeden önce Busan'a, babasının yanına bir aylığına gitmeye karar vermişti bu yüzden ödevlerini verdikten sonra özel izin alıp okula gelmeyi bırakmıştı. 

Somi ve Namjoon... Onların ne yaptıklarından emin değildi ama ikisinin de kendilerine özel bir köşe bulup orada takıldıklarını düşünüyordu. Aralarına katılmak istediği pek söylenemezdi zira onlar ne kadar çiftse, kendisi ve Jeongguk da o kadar çiftti. Sevgilisiyle kalmayı tercih ederdi.

Şu anki gibi. 

Geniş konferans salonunun bir o kadar büyük sahnesinde, soğuk parkelerin üzerinde oturuyorlardı. Buraya oturmalarının sebebi hem geniş olması, hem de üstünde klimanın çalışıyor olmasıydı. Sıkışık koltuklarda oturmaktan daha rahattı, temiz olduğuna inandığı parkeler de zaten hoş bir şekilde serindi. 

Kendisi oturur pozisyondayken Jeongguk yanında uzanıyor, bir kolu yana doğru açık, öteki eli karnının üzerine yaslı sakin soluklar alıyordu. Taehyung başını yasladığı dizinde onu izlerken farkında olmadığı belli belirsiz bir gülümsemeye ev sahipliği yapıyordu dudakları. 

Parkelerin üzerinde dağılan uzun siyah saçları çok hoştu. Gün boyunca terlememek mümkün olmadığı için şimdi düz değil, neredeyse kıvırcıklardı. Gözleri kapalıydı, kirpikleri arada bir titriyordu. Küçük dudakları aralıktı. Göğsü aldığı nefeslerle sakince inip kalkıyor, iki yana doğru hafiften açtığı ayaklarını sallayıp duruyordu. 

dreaming life Where stories live. Discover now