22.Bölüm

19.3K 1.1K 121
                                    

Derin bir nefes aldım. Bu adam neden bu olaya taktı anlayacam inşallah.

"Ko- Kunt sen buna neden bu kadar taktın? Bende diğer askerler gibiyim senin için. Sen timin geri kalanına bu şekilde davrandığını hiç görmemiştim!"

"Nasıl davranıyormuşum?"

Bu adama salağa yatma ödülü vermeliydik. Çünkü çok iyi salağa yatıyor. Allah'ım delirmeme az kaldı. Sen bu kuluna yardım et!

"Herkesin olayına bu kadar takıyor musunuz? Çünkü ben daha önce böyle bir şeye rastlamadım da"

"Ne o Murat'ın ilgilenmesini mi isterdin? Senin komutanın benim bu timde gizli saklı bir şey olmaz. Senin de onların yanında anlatmayacağını bildiğim için ben soruyorum?"

Ne dedi o? Murat'ın ilgilenmesi mi? Ellerimi yumruk yaptım. Hayır Asena ona vuramazsın o senin komutanın. Sakinim. sakinim. sakinim. Değilim amk bu adam ne hakla bana böyle bir şey derdi?

"Sen bana ne hakla böyle bir şey dersin! Ben benimle kimse ilgilensin istemiyorum! Hatta mümkünse beni kendi halime bırakın! Hiçbir şeyimle ilgilenmeyin! Komutanım olmanız buna karışabileceğiniz anlamına gelmez!!"

Arkamı dönüp gidecekken bileğimden tuttu. Tam ağzımı açacakken silah sesleri duyuldu ve camlar patladı. Tam karşılık vereckken silah sesleri durup önüme Kırmızı bir zarf atıldı. Zarfı cebime koyup aşşağı timin yanına koştuk.

Mekan boşaltılmıştı. Tim ise bizim gibi şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordu. O sırada Alkım

"Bu neydi amına koyayım?!"

Tim etrafı kontrol ederken ben ise kırmızı zarfı açıyordum. Açtığım gibi ise aklıma gelen bütün küfürleri savurdum.

" Selam Yüzbaşı. Aah pardon artık kıdemli Yüzbaşıydı değil mi? Unutmuşum. Nasıl süprizimi beğendin mi?  Bunlar daha iyi günlerin Asena! En yakın zamanda bana yaşattığın acıların aynısını sana yaşatacam. Ailene ve timine dikkat et Yüzbaşı! Daha süprizlerim bitmedi!

                                                                                                                                                                        Maho

Hay sikeyim ama! Yok Allah'ım yok biz hiç gün yüzü göremeyecek miyiz? Ayrıca Maho kim amk? Ben daha önce böyle bir isim hatırlamıyorum.

.

.

.

.

Karargaha gidip olayı anlatmıştık. Tabi Kunt komutan bu mektubun bana daha önceden geldiğinide söylediği için iyi bir azarda cezada yemiştim. Kunt komutana şu an o kadar sinirliyim ki. Onun yüzünden bir sonraki operasyona çıkamıyordum. Cezam buydu!!

Ben!

Operasyona!!

Çıkmamak! 

Ve! 

Onun!

Yerine!

Yeni!

Gelen!

Erler!

 İle!

İlgilenmek!

Şu an delirme noktasındayım. Ben oraya başka şekillerde giderdim ama mesleğimi tehlikeye atmak gibi bir niyetim yok. Kunt komutana kafa göz dalasım var ama lanet olsun ki benden üst rütbe.

Şu an tim ile kamelyada oturuyorduk. Daha doğrusu ben Kunt komutana öldürücü bakışlar atmakla timin geri kalanı ise bana gülmekle meşguldü. Şimdi şuradan ona kafa göz girsem daha sonra doktoruna iki aylık rapor yazdırsam. Çok güzel fikir lan!

.

.

.

.

Akşam eve gitmek istemiyordum. Kendimi nedense acayip yorgun ve halsiz hissediyordum. Ve muhtemelen dedemin olaydan haberi olmuştur. Hiç onunla uğraşamazdım. Birde benim reglim çok ağır ve sancılı geçiyordu. Buda görevlere gittiğimde bana olumsuz yönde etki ediyordu.

Saat o kadar geç olmamıştı gerçi. Bu yüzden arka tarafa geçip sigara yaktım. Arkamda birisinin varlığını hissediyordum ama o tarafa dönmedim. Çünkü adım seslerinden kim olduğunu anlamıştım. 

Ben bu adamdan cidden bıkmıştım. Tamam bana ilgi göstermesi hoşuma gidiyor yalan değil. Ama bunu sebep yokken yapması. Sevmediğim tarafta bu ya. Neden bana bu kadar ilgi gösteriyor?

Yanıma geldiğinde sigaramı elimden alıp çöpte söndürmüştü.

'Bak yerde söndürmedi. Vallaha benden +1 puanı kaptı adam'

Sana ne? Seni ne ilgilendiriyor lan!? Bu sesten de bıkmıştım. Arada bir gelip gidiyor amk. Doğru düzgün de konuştuğu yok ki Şerefsizin. 

"Sigaramı neden aldığınızı sorabilir miyim?!"

"Zararlı"

Bu adam benle taşşak mı geçiyor? Bana mı öyle geliyor?

"Komutanım, bakın bana karşı olan ilginizin farkındayım. Ben salak değilim anlayabiliyorum ama bu ilginizin neden olduğunu bilmiyorum."

Sessiz bir şekilde

"Demek ki o kadar akıllı değilmişsin"

Ama ben duymuştum!

"Komutanım artık derdinizi bana anlatsanız mı?! Çünkü canımı sıkmaya başladı!"

"Anlatmasam da göstersem?"

"Ne yaparsanız yapın ama bana derdinizi anlatın! Bıktım çü-"

Dememe kalmadan dudaklarıma yapıştı. İtmedim de geride çekilemedim. Donmuştum. Hiçbir şey algılayamıyordum. Hareket ettirmiyordu. Sadece dokunuduruyordu. Ama buda benim için yetmişti.

Ne diyorum ben ya! Neden karşılık veremiyordum? Şu an onu itip okkalı bir yumruk atmam gerekiyordu. Ama yapamıyordum. Son anda aklıma karargahta olduğumuz geldi. Ve onu itme gücünü kendimde bulabildim. 

"Karargahtayız"

"He yani karargahta olmasak olurdu?"

Ben bittim. Allah'ım yer yarılsa da içine girsem ve bir daha çıkmasam. Şu an bu kadar utanmam normal mi? Hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. O izin vermeden hemen odama doğru koştum.

Daha doğrusu uçtum.

Odama girdiğimde hemen kapıyı kilitleyip yatağa oturdum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Yerinde çıksa şaşırmazdım. Bana ne olduğunu anlamıyordum. Ama bildiğim bir şey varsa oda Kunt komutanın yüzüne bakamayacağım. Ben neden utanıyorsam? Utanması gereken oydu ama nedensizce içimde utanma duygusu oluşmuştu...



Asker Kızın Yeni Hayatı -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin