Yirmi İkinci Bölüm

35 4 4
                                    

Sabah olmadan, henüz hava zifiri karanlık iken Basil uyandı. Zagreus'un anneleri gelmeden buradan gitmesi lazımdı. Hemen üstünü giyindi, Zagreus'un üstünü sıkıca örttü. Ona son bir kez daha baktı, yanağını öptü "Seni seviyorum hayatımın anlamı." dedi ve kovuktan çıktı.

Kendi kovuğuna vardığında anne ve babası çoktan uyumuştu. Hemen kendini yatağına attı ve düşünmeye başladı. Zagreus ile gerçekten sevgili olmuştu. Sonunda en büyük dileği yerine gelmişti. Elini göğsüne koydu ve gülümsedi. "Biz artık birbirimize sahibiz." dedi ve sanki küçük bir çocukmuş gibi kıkırdayıp yatağında bir o yana bir bu yana dönmeye başladı.

Ancak uyuması lâzımdı, ki sabah hemen olsun ve Zagreus'u görebilsin.

Ertesi sabah Basil banyosunu yaptı ve güzelce temizlendi, dün gecenin hararetini üstünden attı. Giyindi ve kahvaltı yapmadan kovuğundan ayrıldı. Hemen Zagreus'u görmek istiyordu.

Zagreus'un kovuğuna girdi, Arissa ve Helena kahvaltı yapıyordu. "Günaydın." dedi Basil gülümseyerek. "Ah, günaydın Basil'ciğim. Kahvaltını yapmadıysan gel bize katıl." dedi Arissa. "Yok teşekkür ederim ben tokum. Şey... Zagreus uyanmadı mı?" diye sordu Basil.

"O beş dakika önce kahvaltısını yapmadan ayrıldı, seninle değil mi?" diye sordu Helena. Basil şaşırdı. "Ne? Hayır onu görmedim. Belki Urian'ın yanındadır." dedi Basil.

"Olabilir." dedi Helena. "Size afiyet olsun, benim gitmem lazım." dedi Basil ve hemen kovuktan ayrıldı.

Biraz dolandıktan sonra Urian'ı bir kütükte otururken gördü. "Urian, günaydın." dedi Basil. "Günaydın Basil." dedi Urian ve devam etti.

"Dün çok çılgındı yav." dedi ve kollarını kafasının arkasında birleştirdi. Basil güldü. "Evet, çok değişikti." dedi Basil. "Zagreus seninle değil mi?" diye sordu Basil.

Urian ciddileşti ve ayağa kalktı. "Şey Basil..." dedi Urian gergin bir sesle. Basil şaşırdı, "Efendim?" diye sordu. "Eh... şey... Bilge peri dünkü olaydan ötürü Zagreus ile konuşmak için onu yanına aldı. Ne konuşuyorlar bilmiyorum, ancak şuanda onunla." dedi Urian.

"Ha? Bilge peri onunla ne konuşuyor olabilir ki?" diye sordu Basil. Urian omuz silkti. "Bilmiyorum. Ama içimden bir ses, yanlış bir şeyler olduğunu söylüyor." diye cevapladı Urian.

Basil kaşlarını çattı. "Çabuk gel, gidip bakalım. O kokuşmuş yaşlı periye hiç güvenmiyorum." dedi Basil ve hemen bilge perinin kovuğuna yürümeye başladı.

Urian onun peşinden koştu, "Hey dostum. Onun kovuğuna kelini kolunu sallayarak giremezsin. Gardiyanlar var." dedi Urian.

"Siktirme bana gardiyanını Urian." dedi Basil kızgın bir yüz ifadesiyle. Urian yutkundu ve olduğu yerde durdu. "Gidersen gelmem bak." diye seslendi Basil'e. Ancak Basil onu takmadı bile ve yürümeye devam etti.

Urian iç çekti, "Lanet olsun! Tamam, geliyorum beni bekle." dedi ve peşinden koştu.

Kovuğa vardıklarında önünde iki tane gardiyan bekliyordu. Basil, Ante'den öğrendiği yeni bir büyüyü kullanacaktı. Mızrağını kınından çıkardı, ve bir ağacın arkasından büyüsünü yapmak için hazırlandı. Urian merakla onu izliyordu.

"In somnos sanctos cadite." dedi Basil mızrağını gardiyanlara doğrultarak. Gardiyanlar bir anda yere düştüler, bu bir uyku büyüsüydü.

Urian kızıl kaşlarını kaldırdı, "Vay! Böyle bir büyü olduğunu ben bile bilmiyordum." dedi Urian hayranlıkla. "Beni sonra översin, haydi içeri giriyoruz." dedi Basil ve mızrağını kınına geri soktu. Artık bu üç oğlan mızrakları olmadan ortalıkta dolanmıyordu, mızraklarını yanlarında kolayca taşımak için kendilerine mızraklara özel kınlar yaptırmışlardı.

Genç Tanrıların Doğuşu (BXB)Where stories live. Discover now