On Dördüncü Bölüm

53 5 0
                                    

(Medyadaki görmüş olduğunuz kişi Basil)

Bir süre etraf sessizleşti. Kimse ağzını açmadı. İlk konuşmayı Zagreus yaptı, "Kanım lâzım. Değil mi?" diye sordu Zagreus. Basil atıldı. "Zagreus, e-emin misin? Bunu yapmak zorunda değilsin." dedi Basil gergince. Zagreus gülümsedi ve kızıl gözlerini Basil'e yöneltti. "Bunu bende çok merak ediyorum Basil. Acaba ben iblis miyim?" diye sordu Zagreus. Urian gergince ikisini dinliyordu, konuşmaya dahil oldu "Eğer sen iblissen seni koruyacağım Zagreus. Asla o Amon'a teslim etmeyeceğim." dedi Urian. Zagreus Urian'a gülümsedi. "Hadi çıkar ve bıçağı. Bunu ben yapacağım. Kendim." dedi Zagreus. Urian terli elleriyle gümüş bıçağı Zagreus'a uzattı. Zagreus bıçağı aldı. O bıçağı aldığı anda rüzgar esmeye başlamıştı. Ağaçların hışırtısı ortamı daha da gergin bir hâle getiriyordu. Üç genç delikanlının alınlarında boncuk boncuk terler belirmişti. Ayakta olan tek kişi Basil'di ela gözleri ile Zagreus'u yalnız bir şey yapmaması için kolaçan ediyordu. Tetikteydi.

Zagreus derin bir nefes aldı. Bıçağı sağ eliyle tutuyordu ve sol avucunu açmıştı, bıçağın keskin tarafını avuç içine yaklaştırdı. Gözlerini sıkıca kapattı ve bıçakla çok derin olmayan bir çizik açtı. Acıyla bir inilti çıkmıştı dudaklarının arasından. Gözlerini açtı ve yaraya baktı, kanıyordu. Bıçağa bakışlarını yöneltti. Rengine odaklandı.

Tıpkı tahmin ettikleri gibi. Bıçak kararıyordu. Kanın bulunduğu keskin taraftan başlayarak sapına doğru kararmaya başlıyordu. Zagreus korku içinde bıçağı bıraktı ve gözleri korkuyla açıldı. Urian elini şokla ağzına götürdü, Basil ise yumruğunu sıktı.

Zagreus gerginlikle kıkırdadı "Ş-şaka yapıyorsun? Değil mi? Ben... iblis miyim!?" diye kekeledi. Nefes alış verişi hızlanmıştı. Basil hemen çömeldi ve ona sıkıca sarıldı. "Hey! Sakin ol Zagreus. Sakin ol..." diyerek Zagreus'u teselli etmeye çalıştı Basil. Aslında o kadar gergin ve korkmuştu ki, ama belli edemezdi. Urian ise çimenlerin üstüne düşmüş olan kanlı, tamamen siyaha dönmüş bıçağa bakıyordu. Ne yapacağını, ne yapacaklarını düşünüyordu. Haydi Amon bunu öğrenmedi, peki ya köy halkı? Zagreus'un iblis olduğu öğrenilirse köyden def edilebilir. Çünkü iblisler titan soyundandır. Ve bu diğer perilerin asla hoşuna gitmez. Bundan Ante ve Anto'da dahil olmak üzere kimseye bahsedemezlerdi.

Köyün yeni bilge perisi oldukça huysuz bir yaşlı adamdı. Zagreus'u sırf Zeus emretti diye köyde tutuyordu, Zeus olmasaydı onu köyden döverek atardı. Çünkü Zagreus'tan asla ama asla haz almıyordu. Zagreus'un iblis olduğunu öğrenmek onu köyden kovmak için güzel bir bahane olurdu.

Zagreus sıkıca Basil'e sarılıp ağlıyordu, kanlı sol avucunu onun sırtına bastırıyordu. Basil'in sırtı kan olmuştu ama o bunu önemsemiyordu, şuan tek önemsediği şey Zagreus idi.

Zagreus bir süre sonra ağlamayı kesti. Çok korkuyordu. "Ben nasıl.... iblis olurum? Benim annemde babamda tanrı ve tanrıça! Bu imkansız!" dedi Zagreus ve hışımla ayağa kalktı. Yumruklarını sıkıyordu, sol avucu yumruğunu sıkmaktan dolayı daha fazla kanıyordu ve avucundan damlayan kan damlaları çimenleri kızıla boyuyordu.

"Zagreus! Sakin ol dedim!" dedi Basil ve Zagreus'un peşinden ayağa kalktı. "B-bunu kabullenmen lâzım... Zor olduğunu biliyorum! İnan biliyorum! Ama eğer daha fazla öfkelenirsen kendine ve bize zarar verirsin. Lütfen sakinleş." dedi Basil devam ederek. Zagreus'a yaklaştı. Ancak Zagreus onu itti. "Senin için söylemesi kolay Basil! Onlar haklıydı! Benimle dalga geçen tüm çocuk periler ve beni kınayan tüm yetişkin periler haklıydı! Ben onların dediği gibi bir canavarım!" diye bağırdı Zagreus ve alınındaki damarlar belirginleşmeye başladı.

Genç Tanrıların Doğuşu (BXB)Where stories live. Discover now