6. Bölüm

97 9 1
                                    

Zagreus gözlerini başında büyük bir ağrıyla açtı. Doğruldu ve yorgun gözlerle etrafı inceledi. Kocaman bir ağaç kovuğunda, üzüm sarmaşıklarından oluşan bir yataktaydı. Kovuk o kadar büyüktüki bir mağarayı andırıyordu. Kısık sesle "Neredeyim ben?" dedi Zagreus. Derken karşısında bir peri kızı belirdi. Zagreus peri kızını görünce irkilip geri çekildi. İlk kez bir peri görmüştü. Peri kızı kıkırdadı ve "Benden korkmana gerek yok ufaklık. Ben zararsızım." dedi ve gülümsedi. Zagreus'un kafası çok karışmıştı ve terliyordu. Neler olduğunu anlamıyordu. "Kimsin sen?" diye sordu peri kızına. Peri kızı usulca dudaklarını araladı ve cevap verdi. "Adım Arissa, gördüğün üzere ben bir periyim." Zagreus gözlerini kocaman açtı. Gerçekten bir periydi karışısındaki. Yer altında asla peri olmazdı. Zagreus düşüncelere dalmışken Arissa ayağa kalktı ve birilerine seslenmeye başladı. Derken içerisi bir çok peri erkeği ve peri kızı ile dolmuştu. Yaşlı bilge peri de dahil olmak üzere tam tamına 13 kişiydiler. Zagreus yumruğunu sıktı ve onları izlemeye başladı. Hepsi kendi aralarında konuşuyordu ve bu Zagreus'u çok tedirgin etmişti. Bilge peri değneğini herkesin susması için yere vurdu. Herkes sustu. "Zagreus, güzel genç tanrı. Burada olduğunuz için şaşırmış olmalısınız. Ama size her şeyi açıklamama izin verin." dedi Bilge peri titreyen sesiyle. Zagreus yutkundu ve kafasını aşağı yukarı salladı. Bilge peri "Sizi buraya yüce tanrı Zeus getirdi. Bize, sizi yanına almayı çok isteğini ancak diğer tanrılar buna karşı çıkacağı için yapamayacağını söyledi." Yalandı. Zeus diğer tanrılardan korkmuyordu, ki onlar Zeus'a en ufak bir şey bile diyemezdi. Ancak o karısı Tanrıça Hera'dan korkuyordu. Ama, periler kesinlikle Zagreus'a Hera'dan bahsedemezler. Yaşlı bilge peri devam etti konuşmaya, "Lütfen yüce Zeus'u affedin. Endişelenmeyin sizi müsait olduğu müddetçe görmeye gelecektir. Daha fazla babanız Hades'in yeraltı krallığında yaşamak istemediğiniz için sizi bize getirdi. Sizde izin verirseniz eğer, sizi ailemiz ve kabilemizden yapmak isteriz. Aramızdaki hiyerarşi yok olacak ve bizim evladımız, gelecek prensimiz olacaksınız. Bu süre boyunca size analık ve babalık edecek gönüllü perilerimiz var. Tabi eğer size uygunsa." dedi kadın ve sustu. Zagreus çok karmaşık hissediyordu. Ama ağır basan bir duygusu vardı. Mutluluk.

Zagreus ayağa kalktı. O ayağa kalktığında diğer periler geri çekildi, karşılarındaki bir çocuk olsada hâlâ bir tanrıydı. Zagreus yeraltı krallığına asla ama asla dönmek istemiyordu. O lanet olası karanlık, soğuk ve kasvetli yere hiç bir güç onu geri yollayamazdı. Burada yeni ailesi ve kardeşleri, arkadaşları ile ömürlük bir mutluluk ve huzur yaşabilirdi. Zagreus gülümsedi. "Kabul ediyorum." Tüm periler çok şaşırmıştı, bu çok hızlı bir karardı. "Eminsiniz değil mi?" diye sordu bilge peri. Zagreus, "Bana siz deme lütfen, ben artık sizin ailenizdenim. Sizden üstün değilim. Tam tersi sizin beni eğitmenizi ve öğretilerinizi öğretmeniniz istiyorum." dedi gülümseyerek. Bu tüm perilerin içini ısıtmıştı ve hepsi birbirlerine bakarak gülüşmüşlerdi. Bilge peri de gülümsedi. "Aramıza hoşgeldin Zagreus, güzel evladımız." dedi ve görevli peri erkeğin ona uzattığı tahtadan kâse içindeki ritüel yağını Zagreus'un alnına sürdü. Bu, kabileye ve aileye katılan yeni kişiyi tamamen aileden yapmak içindi. Tüm periler gözlerini kapatıp dua etmeye başladılar. Zagreus merakla onları izledi, çok saf ve aynı zamanda gizemli bir görüntüydü. Duayı bitirdiklerinde hepsi gözlerini açtı. Bilge peri, "Yüzünü nehirde yıkayabilirsin evladım, ona yeri gösterin." diye emretti görevli peri erkeklerine. Görevli periler Zagreus'un minik ellerinden tutup yürümeye başladılar. Zagreus bir anda sanki ağabeyleri varmış gibi hissetti ve yanakları al al oldu. Onlara baktı, ikiside birbirine çok benziyordu. Sarışın, mavi gözlü ve çilliydiler. "Siz neden birbirinize bu kadar benziyorsunuz?" diye sordu Zagreus merakla, sorduğu sorudan biraz utanmıştı o yüzden başını eğdi ama hâlâ cevabını bekliyordu. İki peri de güldü. Birisi "Çünkü bir ikiziz." dedi gülümseyerek. "İkiz ne demek?" diye sordu tekrardan Zagreus. Yeraltında anne ve babası ona pek bir şey öğretmemişlerdi bazı şeyler dışında.

İki peri şaşırıp birbirlerine bakmışlardı. Birisi "Yani kardeşiz ama aynanda doğduk." diye cevap verdi. Zagreus "Çok ilginçmiş, keşke benimde ikizim olsaydı." dedi gülümseyerek. İkizler gülüştü. "Emin ol ikizin olmasını istemezsin ufaklık, sürekli karıştırılmak berbat bir şey." dedi bir tanesi. Zagreus "İsimleriniz ne? Ben karıştırmam." dedi. "Benim adım Ante, onun adı Anto." dedi Ante. Zagreus kıkırdadı, "Artık sizi karıştırmam, senin daha fazla çillerin var Anto'ya nazaran. Buradan ayırt edebilirim." dedi gülümseyerek. Ante ve Anto gülümsedi.

Nehire geldiklerinde Zagreus eğildi ve berrak suda kendi yüzünü inceledi. Nehirin içinde yüzen balıkları bile görüyordu. Merakla balıkları inceledi, balığın ne olduğunu biliyordu, aslında hayvanların bir çoğunu biliyordu. Anto Zagreus'un yanına yanaştı ve "Daha önce hiç yüzdün mü?" diye sordu. Zagreus heyecanla sağa sola kafasını salladı. "Hayır, hayır hiç yüzmedim." dedi. Anto güldü ve "Tahmin etmiştim." dedi. Zagreus'un yanına eğildi ve "Sana yüzmeyi öğretmemizi ister misin?" diye sordu. Zagreus yerinden zıpladı ve "Olur! Olur! Lütfen bana yüzmeyi öğretin ağabeylerim!" diye bağırdı. Ante ve Anto kahkaha attı. "O halde hadi!" dedi Anto ve Zagreus'u kucağına aldı. Anto kucağındaki Zagreus ile nehire atlatı. Zagreus suyun soğukluğu ile irkildi ve Anto'ya sıkıca sarıldı. Biraz korkmuştu. Bu kadar soğuk olacağını beklemiyordu. Ayaklarını nehirdeki balıklar gıdıklıyordu. Anto "Hey iyi misin?" diye sordu Zagreus'a. Zagreus kısık bir sesle "Su çok soğukmuş." dedi. Anto kıkırdadı. "Merak etme ufaklık, alışacaksın. Hatta hiç çıkmak istemeyeceksin." dedi ve Zagreus'un kafasını okşadı. Anto arkasını döndü ve kardeşi Ante'ye "Hey sende gelsene Ante, sabahtan beri çalışıyoruz sende biraz serinle." dedi ve gülümsedi. Ante omuzlarını silkti ve "Ben iyiyim, sizi izlemekle yetineceğim. Ama lütfen hızlı olun Zagreus'un yeni anne ve babası ile tanışması gerekli." dedi. Zagreus gözlerini kocaman açtı, "Yeni annem ve babam mı? Hemen görmek istiyorum!" dedi ve olduğu yerde bir o yana bir bu yana gitmeye başladı. "Zagreus dur seni düşüreceğim. Eğer seni düşürürsem balıklar seni yer." dedi Anto. Zagreus güldü. "İyi ama balıklar beni yiyemez ben onlardan çok büyüğüm." dedi. Anto "Evet çok büyüksün ama nehir seni kolayca yutabilir." dedi. Zagreus duraksadı ve "Beni hızlıca yıkayın anne ve babamı görmek istiyorum." dedi. Onları izleyen Ante "Hani yüzmeyi öğrenmek istiyordun?" dedi sırıtarak. "Şuan istemiyorum yarın öğrenirim." dedi Zagreus. Ante güldü. Anto Zagreus'u temizledi ve sudan çıkardı, daha sonra kendisi çıktı. "Kurulanmanız lazım, ıslak köpeklere dönmüşsünüz." dedi Ante gülerek. Anto kaşlarını çattı. "Diyene bak sen? En son ne zaman banyo yaptın?" dedi kardeşi Ante'ye. "Ben senin gibi çamurda suda oyun oynamıyorum ki sürekli banyo yapayım. 17 yaşında olmana rağmen hâlâ 7 yaşında gibi davranıyorsun. Şu çocuk bile senden daha olgun." dedi Ante Zagreus'a bakarak. Zagreus kıkırdadı. Ante ve Anto'nun atışmalarını tüm gün izleyebilirdi.

Anto bir sepetten kuru bir havlu aldı ve saçlarını kurulamaya başladı. Zagreus sepeti karıştırıp kendisi içinde bir havlu aldı. Anto'yu taklit ederek onun gibi saçlarını kurulamaya başladı. Kurulamayı bitirince Ante Zagreus'un elini tuttu. "Hadi gel bakalım, yeni ailen ile tanışma vakti Zagreus." dedi ve gülümsedi.

Genç Tanrıların Doğuşu (BXB)Where stories live. Discover now