Genç Tanrıların Doğuşu (BXB)

8. Bölüm

Aradan 3 yıl geçmişti. Zagreus 8 yaşındaydı ve huzurlu bir şekilde bu peri köyünde yaşamını sürdürüyordu. Bir çok canlı ile arkadaş olmuştu. Perilerden elflere, elflerden satyrlere kadar bir çok dostu olmuştu. Boynuzlarının boyu uzamıştı, saçları beline geliyordu. Her sabah Ante ve Anto ile meyve toplamaya gidiyorlardı. Ante ve Anto 20 yaşında iki delikanlı olmuşlardı ama hâlâ çocuk ruhlarından kopamamışlardı. İşleri olmadığı müddetçe saatlerce Zagreus'la takılıyorlardı. Ona okuma yazma ve diğer bir çok şeyi öğrettiler. Zagreus, bu evrendeki en kusursuz hayatı yaşıyordu. Ne nefret, ne korku ne kan ne vahşet. Sadece mutluluk, huzur ve eğlence. Hades ve Persephone artık onu aramayı tamamen bırakmışlardı, öldüğünü düşünüyorlardı. Ki zaten, bunun ardından tekrardan çocuk yapmayı ihmal etmediler. Bir kızları olmuştu, Melinoe. Hades'in öz kızıydı kendisi, yani Zagreus gibi babası farklı değildi. Bu Zagreus'un kulağına bilge peri tarafından gelmişti. Bilge peri artık yürüyemiyordu ve kördü. Tam tamına 87 yaşına gelmişti. Bunca yıl iyi dayanmıştı, ancak artık gücünden tükenmişti, o ölmeden yeni bir bilge peri seçilmesi gerekliydi.

Zagreus gözlerini serçelerin cıvıltılarını duyup açtı. Gözlerini ovuşturdu ve esnedi. Doğruldu ve etrafa bakındı. Arissa ve Helena birlikte kahvaltıyı hazırlıyordu. Keçi sütünden yapılma peynirler, buğday ekmekleri, yeşil zeytin, domates ve Zagreus'un en sevdiği gül reçeli. "Ah, tatlım günaydın. Güzelce uyudun mu bakayım?" diye sordu suratında ki gülümsemeyle Helena. Zagreus ayağa kalktı ve "Evet çok güzel uyudum anne." dedi. Arissa "Hadi elini yüzünü yıka da gel bugün kahvaltıda gül reçeli var. Zagreus kocaman gülümsedi ve "Tamam hemen geliyorum!" dedi ve hemen kovuktan çıkıp yüzünü yıkamaya gitti. Uzun altın bukleli saçlarını bağladı ve kovadaki taze suyla yüzünü yıkamaya başladı. Saçlarını açtı ve sağa sola savurup biraz ıslattı. İçeri girdi ve sofraya oturdu. Duasını ettikten sonra yemeğini yemeye başladı. "Yavaş ye yavrum, boğulacaksın." dedi Arissa gülerek. "Öyöyöm bön." dedi Zagreus ve yemeye devam etti. Arissa ve Helena gülümsedi. Yemeğini bitirdikten sonra etrafı toplamaya annelerine yardım ettikten sonra dışarı çıktı. Kendi yaşıtlarından arkadaşları da olmuştu bu süreçte. Onların yanına gitti ve birlikte koşuşturup oyun oynamaya başladı. Ante ve Anto şuanda yaşlı bilge periye bakmakla meşgullerdi. Aslında Zagreus'un morali biraz bozuktu. Yakında Ante ve Anto'nun bir ilişkisi olacaktı, evlenip çoluk çocuğa karışacaklardı. Zagreus bundan son derece korkuyordu. Bir daha onlarla oyun oynayamamaktan, onlarla konuşamamaktan çok korkuyordu. Bu yüzden onlarla flörtleşmeye çalışan tüm peri kızlarını tuzağa düşürüp aralarını bozacaktı. Zagreus merhametliydi evet ama bir yılan gibide sinsiydi. Bunu ağabeylerinin ve kendi iyiliği için yapacaktı sonuçta.

Zagreus yorulup su içmek için mola verip derenin yanına yanaştı ve su içmek için dizlerinin üstüne çöküp başını eğdi. Ancak arkasında birinin varlığını hissedip başını çevirdi. Arkasında en yakın arkadaşı Basil duruyordu. Basil, Zagreus'tan 1-2 cm daha uzun, onunla aynı yaşta, kahverengi dalgalı saçlı ve ela gözlü esmer bir çocuktu. Zagreus onunla 1 yıl önce aynen bu derenin yanında bulutları seyrederken tanışmıştı. Kaynaşıp, çok yakın iki arkadaş olmuşlardı. Basil "Zagreus demek buradaydın, sana göstermem gereken bir yer var. Benimle gelmelisin." dedi ve Zagreus'un elini tuttu. "Hey ama daha su içmedim Basil." dedi Zagreus. "Hadi o zaman hızlı iç, buna bayılacaksın!" dedi ve Basil Zagreus'un elini bıraktı. Zagreus su içtikten sonra ayağa kalktı, Basil onun nefes almasına fırsat vermeden hemen elinden tutup hızlıca yürümeye başladı. "Off, Basil. Bugünde amma hareketlisin." diye şikayet etti Zagreus arkadaşı Basil'e. Basil güldü. "Ama ciddiyim, bu gördüğüm şeyi sende görünce buna inanamayacaksın." dedi Basil gülümseyerek. Basil çok pozitif ruhlu bir çocuktu. Zagreus'ta çok pozitifti ancak Basil'e nazaran duygularını daha çok kontrol edebiliyordu, yani biraz.