~15

14.1K 909 408
                                    

Herkese selamlar. İzlenme sayısı yüksek olsa da bu oya ya da yorumlara yansımıyor. Verilen bir emek var. Rica ediyorum biraz daha özen gösterelim💕

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ağzımdan kaçan çığlıkla güçlü bir el beni durdurmuştu. Çırpınıyordum. Tüm gücümle çırpınıyordum, ancak kurtulamıyordum. Güçsüzdüm. Beni sıkıca kavrayan bedenin yanında fazlasıyla güçsüzdüm.
" Beni özledin mi bebeğim?"
Duyduğum sesle birlikte duraksamıştım. Bu ses kabusuma, Taehyunga aitti. Bulmuştu. Başaramamıştım. Yine özgürlüğüme kavuşamamıştım. İnanmıştım. Bu sefer yaşadıklarımın biteceğine inanmıştım. Ancak tüm emeklerim  boşa çıkmıştı. Kaçmak için sarfettiğim onca çaba, onca gözyaşı boşunaydı. Kurtulamayacaktım.
Pes ediyordum. Artık yaşayacağım her şeye razıydım. Çünkü yorulmuştum. Hayatımın son bir, iki ayında resmen yaşlanmıştım.
Gözümden akan yaşlara hakim olamıyordum. İstemsizce çeneme doğru süzülüyorlardı.
Arkamdaydı. Kabusum olan adam şu anda tam olarak arkamda duruyordu. Bana baskı uygulayıp duvarla bütünleşmeme sebep oluyordu. Çırpınmadığımı, kaçmaya çalışmadığımı farkedince beni kendine doğru çevirdi. Üzerinde siyah bir boğazlı kazak ve takım elbisesi vardı. Yüzünde mimik oynamıyordu. Sert bakışları bana yaşatacağı şeylerin habercisiydi. Biliyordum. Bu yaptığımı yanıma bırakmayacağını biliyordum. Ve artık razıydım. Bana ne yaparsa yapsın artık umrumda değildi. Sadece uyumak istiyordum.
Belki de yaşadığım her şey bir kabustan ibaretti. Uyumak ve biraz olsun düşünmemek istiyordum. Başım ağrıyordu.
Çok başım ağrıyordu.

" Bak bebeğim, yine yakaladım seni. Yeniden olman gereken yerde, kollarımdasın. Ama ben artık eski Taehyung değilim. O kaçmak istediğin hayatını mumla aratacağım sana. Nefes bile alırken iki kez düşüneceksin. Beni bu hale sen getirdin. Beni böyle bir adam olmaya sen zorladın. Sensizlik zorladı."
Sesi sonlara doğru yükselmeye başlamıştı, ancak genel olarak sakin bir tonda konuşuyordu. Kolumdan tuttuğu gibi beni evin dışına doğru sürüklemeye başladı. O sırada da adamlarına eşyalarımı toplamasını emretmişti. Kapıya vardığımızda vestiyerdeki montu giydirip ayakkabılarımı da giydirmek için eğilmişti. Ayağımdaki sargıyı görünce duraksamış, ardından da işine devam etmişti. Giydirme işlemini tamamladığında yeniden kolumdan tutup beni bahçeye sürüklemeye başlamıştı. Hareketleri az önceki kadar kaba değildi. Yüksek ihtimalle ayağımın yaralı olduğunu gördüğünden bir tık daha nazik hareket ediyordu.
Bahçeye çıktığımız anda yanımıza Hea teyze  hızla yaklaşmıştı. Kısa süre sonra yanındaki Min Junu da farketmiştim. Adeta konvoy şeklinde gelen arabaları  görünce korkmuş olmalıydılar.
Kim olsa korkardı.
Bir bana, bir de kolumu sertçe tutan Taehyunga bakıyorlardı.
" Oğlum iyi misin? Neden ağlıyorsun?"
Hea teyzenin bize yaklaşmasıyla Taehyungun kolumdaki eli sıkılaşmıştı. Kaçacağımı, ya da onlara anlatmış olabileceğimi düşünüyor olmalıydı.
" Her şey yolunda Hea teyze. Buradan erken ayrılmak zorundayım da. O biraz duygulandırdı beni. Uzun zamandır gelemiyordum. Biliyorsun zaten."
Zoraki bir şekilde gülümseyerek konuşuyordum.
Yanındaki Min Jun da lafa girmişti.
" Dikkat et kendine Jungkook. İstediğin zaman yine gel. Ben artık hafta sonları buraya gelmeye çalışıyorum. Yine birlikte vakit geçiririz."
Min Junun sözleriyle kolumdaki el iyice sıkılaşmıştı. Hafiften canımı yakmaya başlamıştı.
Kısa bir vedalaşmanın ardından da yeniden Taehyungun beni sürüklemesine izin vermiştim.
Beni sertçe arka koltuğa bindirmişti. Arabayı şoför kullanacağından o da yanıma binmişti. Korumalar eşyaları toplayıp arabalara yerleşmişlerdi.
" Gidelim."
Taehyungun sert bir şekilde kurduğu cümleyle adeta titremiştim. Ben ellerimle oynuyorken birden bacağımı elleri arasına alıp ayakkabımı çıkardı. Ardından çorabımı hafif geriye doğru kaydırıp bileğimdeki sargıyı gevşetti.
" Ne oldu?"
Sert sesiyle kurduğu cümleyle duraksamıştım.
" Burktum."
Sesimi ben bile zor duymuştum. Korkudan cümlelerim dahi kısık çıkıyordu.
" Nasıl yaptın?"
Bunu ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
" Şey, evden kaçmak için duvardan atlarken biraz sert düştüm."
Derin bir nefes vererek bileğimi ovmaya başlamıştı.
" Doktora gittin mi?"
Başımı olumsuzca iki yana doğru sallamıştım.
Bununla birlikte göz devirip işini yapmaya devam etmişti. Kısa cümlelerine alışık değildim. Çünkü normalde hitap şekli dahi uzundu. Ve bu değişim beni daha da geriyordu.

Mafia e il suo bambino.(TAEKOOK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin