8♡Sence de hızlı gitmiyor muyuz?

5K 431 51
                                    

Beynim ağrıyo kafamda filler çiftleşiyo :'( bölüm yazmayacaktım ama yine kıyamadım. Hatalarım varsa üzgünüm, bekletmemek için bölümü kontrol etmeden atıyorum. Bunlar hep sevgiden ♡

Sabah belime dolana kol ve bacağıma dolanan bacakla uyandım. Arkamdan sarılan bedenin kim olduğunu anlamıştım tabii ama neden aynı yatağı paylaştığımız hakkında bi fikrim yoktu. En son o balkonda ben de kendi odamda uyumuştum. Kıpırdanıp kurtulmaya çalıştığımda belimdeki kolları daha da sıkılaşmıştı. Bu da yetmiyormuş gibi burnunu boynuma yapıştırmıştı. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Dünden beri Jongin'in yaptıkları şeyler yenilir yutulur şeyler değildi.

"Jongin kalk." dedim kolunu belimden çekmeye çalıştım ama hiçbir yararı olmadığı gibi burnunu da boynuma sürtüp mırıldanmıştı. 'Ben şansımı denedim.' diyip gülümseyerek sıcaklığının keyfini çıkardım. Kolu her neyseydi de bacağıma dolanan bacağı kalçamı ona yaslamama sebep oluyordu. Büyük bi çabayla en azından ondan kurtulabilmiştim. Pazar gününde olduğumuz için biraz daha yatmakta bir sakınca görmemiştim. Uyusam uyuyabilirdim ama canım uyumaktan çok Jongin'in sıcaklığını hissetmek istiyordu. Ne kadar oldu bilmiyorum, bi süre sonra Jongin de uyanmaya başlamıştı. Arkamda olduğu için yüzünü göremesem de kolunu hızla çekmesinden şaşkın olduğunu anladım. Uyuyor numarası yapıp bu durumdan kurtulabilirdim ama kafamdaki sorulara bir de neden benimle uyudu'nun eklenmesini istemiyordum. Sabahları çirkin uyananlardanım ben. Gün içinde de pek bi boka benzemiyordum zaten ama sabahları tam bir bok oluyordum. Gün içinde saçımı istediğim gibi dağıtırdım, sonra bir karıştırmamla eski haline gelirdi. Ama gece ne yapıyosam artık saçımın bir tutamı havaya dikilirdi. O bir tutamı düzeltmek için iflahım sikilene kadar uğraştığım olmuştu ama şaha kalkan saçım dizginlenemeyecek kadar pezevenkti. O yüzden her sabah banyoda bi evrim geçirirdim. Yani özetle sabah halimi birisine göstermek konusunda şüphelerim vardı. Bu yüzden içimden bir parça nereye gittiği belli olmayan örtümü bulup Jongin gidene kadar kafama çekmemi söylüyordu. Her ne kadar bu fikir cazip gelse de böyle bir seçeneğimin olmadığını biliyordum. Arkama dönüp yatakta oturan Jongin'le göz göze geldim.

"Ben mi sorayım sen mi açıklarsın?" yüzüm maymuna dönse de sabahları sesim dinç çıkardı. (ilk bölümden biliyoruz asgdhsh)

"Sabaha karşı balkon çok soğuk olmuştu. Ben de bana en sıcak gelen yere yattım. Hyung gerçekten donmuştum." dedi elleriyle oynarken. Yaramazlık yaparken yakalanan küçük çocuklar gibiydi.

"Öyle sıkı sarılmıştın ki bi an öleceğim sandım." kalbim öyle hızlı atarken ölüme yaklaştığımı sanmıştım gerçekten.

"O konuda... Üzgünüm. Bu isteksiz yaptığım bir şey, başka bir evde uyuyunca korkuyorum." dudaklarını ısırırken kızacağımdan emin bi ifadesi vardı.

"Sorun değil Jongin." dedim uzanıp elini tutarak.

"Gerçekten mi?" dedi gülümseyip gözlerimin içine umutla bakarken.

"Bu arada, şu sarılma şeyi... Belli bi sebebi var mı?" yüzündeki gülümseme aniden solmuştu. Yatağa yeniden uzanırken iç çekti.

"O kadar ciddi bi olay değil." dedi tavana bakarken.

"Yine de anlatmak istersen dinlerim." bana dönüp gözlerimin içine baktı. Gözlerime aradığı şey samimiyet miydi yoksa güven mi bilemedim.

"9 yaşında falandım. Öğretmen grup ödevi vermişti, herkes biriyle eşleşmişti. Ödev için bir geceliğine grup eşimde kalmıştım. Gece tuvaletim geldiği için kalkıp tuvalete gittim. Tam çıkmıştım ki arkadaşımın abisi ile karşılaştım. 16 yaşında, uzun boylu bir çocuktu. Odaya girip yatağa yattığımda kısa süre sonra odanın kapısının açıldığını duydum. O gelmişti. Arkadaşımın peluş bi oyuncağı vardı, korkudan sıkı sıkıya ona sarılmıştım. Yatağın kenarına oturup yorganı üstümden zorla çekerken öyle korkmuştum ki bağıramamıştım bile. Elini yüzüme koyup ilk öpücüğümü çalıp gitmişti. Çok korkmuştum, zaten o günden sonra hiçbir arkadaşımda yatıya kalmadım. Ailemle birlikte birilerine misafirliğe gittiğimiz zamanlarda da babam ve annemin arasına yatar onlara sımsıkı sarılırdım." anlatmayı bitirdiği zaman ona sarıldığımı yeni fark etmiştim. Anlattığı şey belki çok ciddi bi durum değildi ama 8 yaşında ufak bir çocukken bi durum onun küçük yüreğini çok fazla korkutmuştu, bu belliydi. "O gece Sungjae'nin abisinin neden bir erkek çocuğunu öptüğünü düşündüm. O zamana kadar gördüğüm bütün çiftler bi erkek bi de kızdan oluşuyordu. Çok korktuğum için bu durum üstünde fazla durmamıştım ama sonralarda bu soru tekrar beynimi kurcaladı. Bir erkekle başka bir erkek... Bu doğru muydu? 12 yaşına geldiğim zaman ise bir erkekten hoşlanmaya başlamıştım." bir süre sessizlik oldu. Ona çocuk esirgeme yurdundayken tercihlerim yüzünden yediğim dayakları anlatmak istedim ama boğazıma takılan yumruk buna engel oluyordu. Bekçi tarafından yaşadığım tacizleri anlatmak istesem de sustum. Çünkü bunlar kolay kolay anlatabileceğim şeyler değildi. Anlatamadığım için daha da sıkı sarıldım.

"Pazar gününü yatakta çürütmeyelim. Hadi kalk!" dedi sonra beklenmeyen bir neşeyle.

"Mutfağıma elini sürersen o elini keserim!" odadan çıkınca arkasından seslendim. Banyoya girip yansımama baktığımda Jongin'in bu halime nasıl gülmediğine şaştım.

Odadan çıktığımda oturma odasındaki puflara serilmiş televizyon izleyen bir adet Kim Jongin'le karşılaştım. Geldiğimi duyduğunda yüzünü bana döndü

"Karnım acıktı." şapşal bi gülümsemeyle söyleyince ben de gülümsedim.

"Bekle bir şeyler hazırlarım." mutfağa girip en pratiğinden bir şeyler hazırladıktan sonra Jongin'i çağırmak için kapıya gittiğimde Tv showlarından birini izleyerek güldüğünü gördüm. Kahkahası öyle canlıydı ki bu görüntüyü sonsuza kadar izlemek istediğimi hissettim. İzlendiğini hissedip bana döndüğünde gülüşünden bir şey kaybetmemişti.

"Kyungsoo, bu çok komik! Gelsene." dedi yanındaki pufa vurup.

"Tamam." dedim. Kahvaltı bekleyebilirdi değil mi? Yanına oturup televizyona döndüğümde yeni çıkış yapmış gruplardan birinin konuk olduğu programı izlediğini gördüm. Programda ne olduğu hakkında bi fikrim olmasa da gülerek izledim. Mutluydum, gülmem için sebebim buydu.

"Kahvaltıyı hazırladın mı?" ona dönmeden cevapladım. Ayağa kalktığını hissedip ona döneceğim sırada kendimi birden havada bulmuştum.

"Ne yapıyorsun?" gelin tarzında kucağındayken mutfağa dogru ilerlerken sordum.

"Teşekkür ediyorum." bu çocuk!

●Baekhyun Şeysi●

"Mübarek pazar günümde senin meymenetsiz yüzünü görmek zorunda mıyım?" kapıyı açınca karşımda gördüğüm Koca Götlü Yoda'ya söylendim.

"Ben de sana meraklı değilim ama sıkıldım." içeri davet etmememi takmayıp içeri daldığında ben de arkasından şaşkınca bakıyordum.

"Başkasına gidebilirdin?" aldığı poşetlerden bira ve çerezleri çıkarırken bana dönüp 'sen ciddi misin?' isimli bakışını attı.

"Kyungsoo yeni komşusuyla meşgul, Xiumin ve Chen'in arasına girersem polis bölümündeki Yongguk'un ebesinin 3.harfine kadar her şeyi konuşurlar. Sehun ve Luhan'ı aradım zaten ama sorun şu ki ikisinden de haber alamadım. Suho Lay'le beraber lunaparka gitmiş. Evet buna ben de şaşırdım çünkü Tanrı'm! Suho'dan bahsediyoruz. Baktım tek sen kaldın ben de belki biz takılabiliriz diye düşündüm ama sen cırlayıp duracaksan 3-4 köpek gezdirip en azından biraz para kazanabilirim." beni en son plana atmasına mı sinirlensem gitmesini istemediğime mi bilemedim. Gitmesini istemiyordum çünkü köküne kadar yalnızdım!

"Biralar soğuk mu bari?" dedim doldurduğu çerezlerden birini alarak.

"Tabiki!" diye haykırdı arkamdan. Tam kanepeye kurulmuştum ki ikimizin de telefonu aynı anda çalmaya başladı.

"Kim?" dedim açmadan önce

"Luhan. Seninki?" ekrana baktım.

"Sehun." ikimiz de telefonları aynı anda açtık.

"Baekhyun ben tamamen boka battım!" açar açmaz umutsuzluk dolu bir sesle söyledi Sehun.

"Ne oldu?"

"Biz Luhanla..."

"Evet?"

"Biz..."

"Evet Sehun siz?"

"HER KONUDA FESATSIN AMA BUNU ANLAYAMADIN MI?"

"Lan yoksa?"

"EVET!"

"Öpüştünüz mü lan?!"

"SEVİŞTİK GERİ ZEKALI SEVİŞTİK!"

"HASİKTİR!"

Bunlar da yıllarca yavaş yavaş gitmişler sonunda bom! Adhdhs

NEIGHBOR√Where stories live. Discover now