4♡Asansör

5.2K 501 125
                                    

Arkamı dönüp ona bağırmak istiyordum. Ama o an evde başbaşa olduğum kişinin takıntılı bir sapık olmadığının garantisi yoktu. Onu gördüğümü söylersem beni öldürebilir hatta daha da kötüsü bana tecavüz edebilirdi. Hayır ben çok fazla ayrıntılı düşünmüyorum, siz çok sığ düşünüyorsunuz. Ben avukatım ve her gün 'yok canım!' dedirten olaylara o kadar çok rastlıyorum ki yan komşumun takıntılı bir sapık çıkması benim için işten bile değil.

O yüzden acil bi durum değerlendirmesi yaparak işime devam ettim. Makarnayı yaptıktan sonra ultra hızla masayı hazırladım. Onunla göz göze gelmek istemediğim için onun olduğu bölüme hiç bakmamıştım ama onun bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Neden hiç tanımadığım birini evime almıştım ki sanki?

"Kyungsoo" bütün her şeyi bitirip masaya oturduğumda söyledi. Kafamı kaldırıp baktığımda dirseklerini masaya dayamış yüzünü elleriyle desteklerken hafifçe bana doğru eğildiğini gördüm "27 yaşında olduğunu mu söylemiştin?" ha, bu soru da neydi? 'Yaşlı olduğuna emin olmak için soruyor. Yaşlı erkeklere karşı bi takıntısı var kesin' dedi iç sesim. Bu düşünceyle bütün tüylerim diken diken oldu

"Doğru hatırlıyorsun." dedim makarnamdan bi yudumu ağzıma atıp

"Bir türlü 27 yaşında olduğuna inanamıyorum. Çok daha genç duruyosun. Bizim okuldaki ilk sınıflardan olduğunu söylesen inanırdım." 'Belki de sadece genç görünen yaşlılara zaafı vardır.' ibnetor iç sesim yine beni endişelendirmenin yolunu bulmuştu.

"Ben de senin 22 yaşında olduğuna inanamadım." dedikten sonra ağzıma bir tane çakmak istedim

Sonunda yemek yemeye geldiğinin farkında olacak ki ağzına biraz tıkıştırmıştı. Beğenmiş olacak ki gözlerini yumup memnun bi ifadeyle mırıldandı. Makarnayı çiğnerken yüzünde oluşan ifadeyi, yutarken adem elmasının hareket edişini, yuttuktan sonra diliyle ağzının kenarını yalayışını gözümü bile kırpmadan izledim. Dışardan bakan biri benim için değil de Jongin için endişelenirdi. Çünkü aramızdan biri sapıksa o da benmişim gibi duruyordu. Gözlerini açmadan hemen önce bakışlarımı tabağıma çevirdim. "Sen bi ilahsın Kyungsoo!" bunu söylerkenki ses tonu bana mutfakta değil de yatak odasındaymışız hissi verdi. O kadar şehvetli söylemesi benim suçum değil tamam mı?! "Çok mu küçük gösteriyorum?"

"Hayır olduğundan olgun gösteriyorsun." ağzıma bi kere çakmak istiyorum demiştim dimi? Boşverin onu, iğne iplik nerde?!

"Sen olduğundan genç, ben olduğumdan olgun gösteriyorum. Sevgili olmamız sorun olmazdı." bunu söyleyeceğini bilsem meyve suyumdan yudum alamazdım. Pardon ama: hasiktir!

Yüzüne püskürettüğüm meyve suyunu peçeteyle silerken ne ara bu konuma geldiğimi bilmiyordum. Peçeteyi eline verip gidecektim sözde ama bi anda peçeteyle yüzünü okşarken buldum kendimi. Yarıda bırakıp gitmek istesem de gözlerini kapatmış benim bitirmemi beklemesi buna engel oluyordu. Yakından bakınca yüzü öyle kusursuzdu ki hayret ettim. Peçeteyle en son dudaklarını silerken ilk defa dudaklarını inceledim. Dudakları benimkiler kadar olmasa da kalındı. Ikimizin dudağının uyumlu olup olmayacağını düşündüm. Kesinlikle uyumlu olurduk. Düşündüğüm şeyle gözlerim olduğunun iki katı kadar açıldı. Son 1,5 yılda cinsel birlikteliğim olmadığı için böyleydi. Cinsel dürtülerim yokluktan kimi görürse ona mı kaynıyordu ki? Bunun başka bi açıklaması olamazdı, kesin bu yüzdendi.

Düşüncelerim onun yüzündeki elimin esmer bi elle tutulmasıyla bölündü. Gözleri gözlerime kenetlenmiş yoğunlukla parlıyordu.

"Beni tahrik etmeye mi çalışıyorsun Kyungsoo?" diye sorduğunda elimdeki peçetenin yere düşmüş olduğunu gördüm. Öyle dalmıştım ki, çocuğun dudağına dokunduğumu fark etmemiştim.

NEIGHBOR√Where stories live. Discover now