2♡Kahve

5.9K 500 80
                                    

Akşam eve dönerken beynim neredeyse yerinden çıkıp 'bugün çok çalıştım kib bay' diyecek diye korkuyordum. Takım elbisem dile gelmiş 'çıkar beni, götüne yapıştımın insafsızı' derken kendimi dairemin kapısında bulabildim. Anahtarlarımı çıkarmıştım ki evren 'bugün az çile çektin biraz daha çek kodumunu kertenkelesi' diyip anahtarlarımı yerle buluşturdu.

"Şuraya yatıp ölü taklidi yapacağım artık az kaldı. Zaten ne geliyosa bana geliyo anasını satayım. Ya bi insanın anahtarları bile kendine düşman olabilir mi? Tanrı'm belamı böyle veriyorsan ses çıkarmam ama bütün bunlar sırf sen eğlen diyeyse eğer hiç komik değil bak söyleyeyim." söylenme seansım gözlerimin yabancı bir çift gözle buluşmasıyla yarıda kesildi.

Çocuk anahtarı elinde boş boş beni izliyordu.

"İyi akşamlar." diyip cevabı beklemeden zorla açtığım kapıdan içeri attım kendimi. Aslında gördüğüm herkesi inceleme gibi bi alışkanlığım vardı ama utancım alışkanlığımın önüne geçmişti. Keşke az da olsa inceleseydim, şimdi böyle merak etmezdim.

Mutfağa gidip kahve yaptıktan sonra balkona çıktım. Evimde en sevdiğim yerdi balkon. Hele de yılın bu zamanları, günün boğucu sıcaklığından sonra akşamları nefes aldırıcı bir esinti olurdu. Ben de balkondaki kanepeme uzanıp anın tadını çıkarırdım. Yine öyle yapacaktım.

Kanepeme oturup gözlerimi kapatarak ilk önce avuçlarımın içindeki kahvenin kokusunu içime çektim. Gözlerimi açtığımda az önce kapıda göz göze geldiğim kişiyle gözlerimiz yeniden buluştu. Kahve avuçlarım arasındayken gözlerimi kaçırmadan inceledim bu sefer. Benden genç olduğu kesindi. 1-2 yaş küçüktü büyük ihtimalle. Esmer bir teni vardı, çikolata kahvesi saçları yüzüne hoş bi uyum sağlamıştı, saçları gibi kahverengi tonunda olan gözleri gözlerime garip bir duyguyla bakıyordu. Bu duygu neydi çözememiştim. Hafif bir şaşkınlık var gibiydi, bunu anlamıştım. Fakat bunun dışında bir şey daha vardı. Çözemediğim bir duygu.

Kahve elimi yakmaya başlayınca bakışlarımı ondan alıp bardağıma yönelttim. Bardağı yere koyduktan sonra istemsiz olarak parmak uçlarımı üflerken buldum kendimi. Kızarmış ve acıyla karıncalaşmaya başlamış olan zavallı parmaklarıma yaptığım terapi bitince kafamı kaldırıp az önceki esmer çocuğu hala beni izlerken yakaladım.

"Neden bakıyorsun?" pekala, bu kendimden habersiz ağzımdan kaçan bir şeydi.

"Senin kadar aptal birine her gün rastlamıyorum çünkü." rahat rahat söylediği bu şeyle ağzım şokla açıldı. Nasıl bir insan bir anda böyle bir şey soyleyebilir ki?

"Aptal mı? Sözlerine dikkat et." 'Aferin geri zekalı! Çocuk sana aptal diyo ve sen orta yaşlı metrobüs teyzesi modunda cevap veriyorsun.' diye azarladı iç sesim. Haksız da sayılmazdı hani.

"Oh~ Bunu bana Tanrı'yla tartışan biri mi söylüyor?" dudakları alayla kıvrılırken bu sefer gözlerini üstünden tamamiyle çekti.

"Bu sana bana hakaret etme hakkı vermez." daha tanışmıyor olmamıza rağmen gayriresmi konuştuğumuzu yeni fark etmiştim.

"O elindeki ne?" cevap vermediği için minnet duyarak tekrar kahveyi elime aldığımda sordu. Garip biriydi. Aslına bakarsanız buna rağmen eski komşumdan daha kötü olmadığını hissedebiliyordum. Bi önceki komşum gecenin bir köründe duvarlara vuracak kadar geri zekalının tekiydi. Apartman yöneticisine bu duruma bir çözüm bulmazsa dava açacağımı söylediğim andan kısa süre sonra dairenin boşaltıldığını gördüm. Apartman yöneticisi mesleğimi biliyordu. Dava açarsam kazanacağımı da tahmin edebilmişti demek ki.

"Kahve." bacaklarımı uzatırken söyledim.

"İğrenç" yüzüme bakmadan buruşturarak söyledi. Bi anda normal konuşmaya geçmek istemediğim için susup kahvemden bir yudum aldım. Eski komşum ayyaşın tekiydi falan ama balkonunu kullanmayan biriydi. Balkonum yalnız başıma kalıp kafa dinlediğim yerdi. Bir anda bütün ortamım mahvolmuştu.

NEIGHBOR√Where stories live. Discover now