1♡İşte Bizimkiler

11.3K 537 208
                                    

Hani bazı filmler bi sahneyle başlar ya, baş karakter büyük bir gürültüyle uyanıp orangutana benzeyen tipine aldırmadan "fil mi çiftleştiriyosunuz ulan!" diye hönkürerek dışarı çıkar, tam olarak onu yaşıyorum. Aslına bakarsanız şu sahneyi filmlerde göremezsiniz çünkü normalde filmdeki baş karakter böyle bi durumda genelde kız olur. Mickey Mouse desenli pijamasıyla, peluş terlikleriyle tıpış tıpış çıkar ve 'pardon ama ne oluyo?' der ve o esnada ortaya ağır çekimde 'insan mı yedin mübarek' dedirten manken gibi bi herif çıkar ve kızımız kedi yemiş fare ifadesiyle çocuğa aşık olur. Bazı istisnalarda baş karakter şu manken arkadaş olur. Ama bizim filmimizde baş karakter ne o Mickey Mouse ne de İnsan Yiyen Mübarek. Bizim baş karakterimiz pijamasının biri havaya kalkmış, çorabının teki kim bilir hangi yastığın astarında kalmış, saçları kural tanımaz asi ruhunda olan, baskısı illuminatinin işaretlerinden daha karmaşık hale gelmiş t-shirtüyle kim bilir hangi günahın bedeli olan deli sikmiş tipli Do Kyungsoo. Tanıştığımıza sevindim, iyi günler. Ha nerde kalmıştık?

"Fil mi çiftleştiriyorsunuz ulan pezevenkler?" diyerekten kapıdan fırlamamla 1.90 boyunda bi fille göz göze geldim. Kısa arkadaşlar bilir, hani birden karşınızda 'bu beni yer be' dedirten bi tip belirir ya, hahh! Pekala, kimse fillerin çiftleşmesine karşı olduğumu söylemedi değil mi? Sevişin olum sevişin. Ne demişler, savaşmayın sevişin.

"Biz taşınıyoruz, daha doğrusu arkadaşımız taşınıyor. Biraz sesli olduk sanırım üzgünüm."dedi rap yapar gibi bir nefeste söyleyerek. O sırıtırken ben eş zamanlı olarak şöyle bi süzdüm de gri t-shirt'ünün önü terden hafif ıslanmış, sarı saçları 'az önce biriyle düzüştüm' havasında terden nemlenmiş, lacivert-yırtıklı pantolonu bacaklarını sarmıştı. Terle parlayan teni her ne kadar kulağa iğrenç gelse de beyaz teniyle çekici bi uyum sağlamıştı. Yükseklik korkum olmasa ölümüne yavşardım sana çocuk.

"Biraz daha sessiz olun." diyip tek bir şey daha demeden içeri girdim. Kısayız ama korkak değiliz hevelallah. Ayrıca da taşınacak saat mi bulamadınız insafsızlar? Ben sabah şu saatte kahvaltı yapmaya üşeniyorum, adamlar koli koli eşya taşıyor. Takdir mi etsem beddua mı bilemedim. Kahvaltı mı demiştim? Ehmm... Potansiyel bir avukatsanız yediğiniz kahvaltıyı azar-hakaret-sinir olarak sıçmanız mümkündür. Şöyle ki GEÇ KALDIMMMM!!!

Über hızla geçirdiğim maymundan insana evrim aşamamı tamamladıktan sonra kendimi arabama atabildim. Darwin bu başarımı görseydi oturur ağlardı şerefsizim.

Trafiğe takılmadığım nadir günlerden biri olduğu için dua ede ede şirkete ulaşabilmiştim.

"Günaydın Bay Do" dedi güvenlik şefi gülerek.

"Günaydın Bay Park" dedim ben de hafif bi gülümsemeyle. Bakın hitap şeklimi resmi tutmaya falan çalışmıyorum, adamın ismini bilmiyorum. Adam durup 'benim ismimi biliyor musun?' diye sorsa apışıp kalırım. Sahi soy ismi Park'tı dimi? Kim koyuyo bu kadar adamı bu şirkete!

"Günaydın yaprağam" asansöre binecekken atıldı Bay Kim. Şaka ulan şaka ashdha böyle tarzda birinin ismini unutur muyum?

"Günaydın çiçeğem. Chen be hayrına gidip bi kahve alsana be, midem iflas bayrağını çekmek üzere" olmayan bütün sevimliliğimi ortaya koyarak yalvarınca gözünü devirdi.

"Boyun devrilsin Kyungsoo! Her sabah bunu yapıyosun." söylediği deyimi sonradan fark etmiş olacak ki ilk bi anırdı sonra "Tabi boyun olsa devrilsin ama hepimiz biliyoruz ki yok" diyip tekrar devam etti.

"Kahveyi üstüme yazdır diyecektim ama şu dakikadan sonra keseni açmak zorunda kaldın canım arkadaşım. 5 dakika içinde kahvem elimde olmazsa boyumla ters orantılı olan uzuvumu iliklerine kadar hissedersin." savurduğum tehditle gözleri iyice açılıp "Aman Tanrı'm, Aman Tanrı'm!" diyerek kantine doğru koşmaya başlamıştı. Arkasından kahkaha attıktan sonra ben de asansöre yöneldim. Asansör 4. katta durunca derin bi nefes aldım. Şirketin sistemi değişikti. Her katta farklı ekipler vardı. Örneğin asansörde uzun süre beklemeye üşendikleri için ilk katta tabiki yöneticiler vardı. 2.kat polis arkadaşlarındı. 3.kat dedektiflerin ve dediğim gibi 4.kat bizim, yani avukatların. Üst katlarda benzer meslek dalları vardı ama onlarla pek muhattap değildim. 'Avukat mı hö?' demediniz çünkü yazar zaten tanıtımda bunu söylemişti. İşte bu yüzden tanıtım yazılarını sevmiyorum. Hadi gidelim yazar.

NEIGHBOR√Where stories live. Discover now