Episode~29

87 18 8
                                    

   Altı saat süren bir ameliyattan sonra yoğun bakıma alınmıştı Natasha. Bir gün içinde durumu iyiye giderse normal odaya geçebileceğini söylemişti doktor. Tony, uzun bir süredir neredeyse hiç uyumuyordu. Ama şuan Natasha'nın iyi olduğunu bilmesinin verdiği rahatlık uykusunu getiriyordu. Lavaboya gidip yüzünü soğuk su ile yıkadı. Bakışlarını aynaya çevirdiğinde, yüzünden ne kadar yorgun olduğunu gördü. Göz halkaları gitgide koyulaşıyordu ve olduğundan daha yaşlı gözüküyordu. Tamam 35 yaşındaydı, çok genç sayılmazdı ama 100 yıl yaşamış gibi bir yorgunluk vardı üzerinde.

   Ertesi gün, Natasha'nın vücudu alışılmadık bir hızla kendini toparlamaya başladığı için normal odaya geçirdiler. Vücudu toparlansa da hâlâ baygındı. Kendine gelmesi belki bir kaç saat, belki de bir kaç günü alacaktı. Ama yine de Tony, sabırla o baharı andıran gözlerin kendisine bakmasını sabırla bekleyecekti. Refakatçi olarak yanındaydı. Nazikçe elini tuttu. Ne yaşadığını bilmiyordu ama o yaşadığı arbedeye rağmen kadının güzel yüzü sanki önemli bir sanat eseriymiş gibi korunmuştu. Yüzünde ne bir morluk, ne de bir yara izi vardı. Şuan kendinde olsa, bu güzelliği bir öpücükle taçlandırırdı. Ama şuan saçının teline dokunmaktan korkuyordu.

   Tony, hayatı boyunca kendisi dışında hiçbir şeye önem vermemişti. Hatta bugüne kadar değer verdiği tek kadın annesiydi. O da gidince, sadece kendi ile başbaşa kalmıştı. Ve bu dünyada artık en çok kendini sevmeyi öğrenmişti. Onun için kadınlar, ilişkiler ve aşk gerçek değildi, geçiciydi. Ama içten içe bir gün tüm bunlardan sıkılıp, aşık olmak istediğini biliyordu. Ve şimdi içindeki aşkı ona en lâyık olan kişiye bahşetmişti. Tony, dayanamayıp elini nazikçe kadının yumuşak teninde gezdirdi. Ona dokunmak alev gibiydi. Ama seve seve yanmaya razı olacağı bir alevdi. Küçük sevimli burnuna baktı. Hâlâ yavaş nefes aldığından küçük burun delikleri yavaşça açılıp kapanıyordu. Tony bunu sevimli bulduğu kadar biraz komikte bulmuştu. Muhtemelemen Natasha ayakta olsa, Tony'i kendine güldüğü için pataklardı. Sonra tuttuğu elini biraz kaldırıp, nazikçe öptü. Elini incitmeden geri indirdi.

   Bir eli hâlâ kadının elindeyken, boşta olan kolunu yatağın kenarına koyup biraz başını yaslamıştı. Ama o kadar fazla gün uykusuz kalmıştı ki bunun ve Tanrıça'sının yanında olmasının verdiği huzurla uyuyakalmıştı. Çarpık rüyalar görürken, elinin itilmesi ile uyandı. Gözlerini uykudan zar zor açabildi. Natasha'nın tüm ormanlardan daha yeşil gözleri ile karşılaştı. Sonunda kendine gelmişti. Sevinçle ayağa fırladı. Doktorları çağırdı. Doktorlar içeride Nat ile ilgilenirken, heyecanla dışarda aşkını bekledi. Doktorlar yavaş yavaş odadan çıktılar. Hemen yanlarına gidip durumu sorduğunda vücudunun hızla kendisini iyileştirdiğini ve yarın taburcu olabileceğini söylediler. Tony sevinerek içeri girdi.
+Şuan da seni sıkıca kucaklamak isterdim biliyorsun değil mi?
-Dikişlerimi patlatmak istiyorsan şuanda da yapabilirsin Stark.
+İyileştiğinde sürekli yapacağım, şüphen olmasın hayatım.
-Hay- Ne?
+Boşver güzelim. Şuan sadece dinlen. Yarın eve gidiyoruz.
-Benim evimin adresini biliyor musun ki Tony?
+Senin evine değil. Bizim evimize.

IronWidowDonde viven las historias. Descúbrelo ahora