Episode~28

79 15 9
                                    

Kan izleri damlalar halindeydi ama giyinme odasının kapısına doğru artıyordu. Önce tedirgin oldu. Acaba kan kendisinin mi diye vücudunu kontrol etti. Ama kesinlikle kan kendine ait değildi. Hızlıca ve sessizce etrafında döndü. Odada göz gezdirdi. Ama maalesef şuan herhangi bir silah gözüne çarpmıyordu. Onun yerine masada duran büyük bir vazoyu eline aldı. Küçük adımlarla odaya ilerlerken, Aynada bir an kendiyle göz göze geldi. Üstünde bornoz, elinde vazo ile çok komik görünüyordu.

Giyinme odasından ufak bir çatırtı geldi. Aynadan gözlerini ayırıp ciddiyete geri döndü. Kapıda biraz durdu. Aniden kapıyı açıp içeri elinde vazo ile daldı. Ama kimseyi göremiyordu. Ta ki yerdeki kanlı izlerin dolapların birinin önünde kesildiğini farkedene kadar. Nefesini tutarak dolaba yöneldi. Elini kapağa sessizce uzatırken kan kokusunun yoğun metalik keskin kokusu bir anlık içini doldurmuştu ve bu midesini bulandırmıştı. Nefesini tutmaya devam ederek kapağı açtı. Kan kırmızısı saçları görünce elindeki vazoyu yere attı. Natasha yaralı bir şekilde dolapta saklanıyordu.
+ Nat?
   Kadın, karnına bastırdığı eline bakarak konuşamayacağını anlatmıştı tek hareketle. Tony, hemen Natasha'yı kucakladı. Adamın üstündeki beyaz bornoz, kadının kanı ile boyanıyordu. Hemen Yatak odasına geçti ve yavaşça yatağa yatırdı. Natasha, kan kaybından ötürü bembeyaz kesilmişti. Tony, yatağın çarşafını yırtıp yarasına tampon yapmaya çalıştı ama farketti ki yara tek karnında değildi. Omuzunda  ve bacağında da kurşun yaraları vardı. Oralara da hızlıca tampon yapıp acilen yardım ekiplerini çağırdı. Onlar gelene kadar hemen üstünü giyinip kanlı bornozunu çöpe attı. Natasha'nın yanına döndüğünde kan kaybından dolayı yavaş yavaş bilincini kaybetmeye başladığını farketti. Hemen yanına gidip başını elleriyle yavaşça kaldırdı. Gözlerini açık tutmaya, onu konuşturmaya çalıştı.
+ Natasha... lütfen konuş benimle. Yalvarıyorum gözlerini kapatma...
   Nat, zor nefes alıyordu. Yapabildiği kadar solgun bakışlarını Tony'e çeviriyordu. Ama sanki kendi kanında boğuluyor gibi hissediyordu. Vücudu hissizleşmeye başlamıştı. Soğuk tenine adamın sıcak göz yaşları damlayınca ürperdi ama adam bunu hissetti mi bilmiyordu. Tüm dünyası yavaşça kararıyordu. Ama Tony'i bir ışık parçası gibi görüyordu. Kadın gözünden istemsizce yaşların aktığını hissetti. Vücudunun bir reaksiyonu mu yoksa Tony ile son anı olduğunu bildiği için ağlıyor muydu emin olamadı. Vücudu daha fazla acıyı kaldıramayıp, gözlerini yumdu.

   Tony, kadının gözlerini kapattığını görünce donakaldı. Elleri kitlendi, sesi çıkmadı. Daha kavuşamadan onu kaybedemezdi. Yardım ekipleri hemen odaya girdiler. Natasha'yı yataktan sedyeye alıp koyuyorlardı ama Tony için o am her şey flu ve boğuktu. Sesleri duymuyordu. Ekiptekiler Tony ile konuşmaya çalışıyorlardı ama onlara cevap vermiyordu. Ark reaktörünü ani şoka girme durumları için geliştirmişti. Vücudunda hissettiği elektrik dalgasıyla kendine geldi. Adamlar, Natasha'yı helikopterle hastahaneye sevk ettiklerini açıkladı. Tony hemen Jarvis'e jetini hazırlamasını söyledi. Beklerken ellerine baktı. Kadının kanı ile kıprkırmızıydı elleri. Hemen ellerini yıkayıp jete bindi.

   Hastahaneye vardığında Natasha'yı ameliyata aldıklarını öğrendi. Ameliyathanenin önünde beklerken, Clint bir anda boğazına çöktü.
- Natasha'ya n'aptın!?
  Arkadan uzanan bir el, Clint'i sertçe geriye itti. Fury, burnundan soluyarak Barton'a bakıyordu. Tony uzun uzun öksürdü. Bugün çok fazla şey yaşıyordu. Hem fiziksel hem ruhsal acı içinde bırakılmıştı. Nick, Clint'i kolundan tutup dışarı çıkardı. Tony, başının arasına ellerini koyup düşünmeye başladı. Bu yaşananları, ne aşık olduğu kadın ne de kendisi haketmiyordu. Ne kadar kabul etmek istemese de daha başlamayan hikâyelerinin mutlu son ile biteceğinden emin olamıyordu artık.

IronWidowWhere stories live. Discover now