Derin🕊️

496 54 6
                                    

Kutay🕊️

Toplantı odasına doğru ilerlerken telefonumdan rehbere girip en son aranan kişiye tıkladım.

Karıcığım...

"Kolay gelsin, yolunuz açık olsun."

Duyduklarımla duraksadım. Tok bir ses dahil oldu. Evimize gelmiş, pamuk şekerim.

"Sağ ol, kızım."

Kapı kapanma sesi ve hafif tatlı bir gülüş.

"Bir heyecanla açtım telefonu, takside olduğumu unutmuşum." dedi gülerek. Sırıttım.

"Senin heyecanını yerim. Tabii heyecanlanılmayacak kadar değiliz." dediğimde derin soluk verişini duydum. Göz devirdiğine yemin edebilirim. Bir de görsem.

"Öylesiniz tabii. Kocamsın, bir zahmet ol."

Hayretle güldüm. Gülüşleri geliyordu kulağıma.

"Tamam, olayım. Oldum."

"Tamam Kutay. Boşluğuma geldi. Biraz da yoruldum bugün. Ne dedim ben az önce?" dedi durgunca. Ne güzel trip yiyordum, olmadı böyle.

"Eve geç, güzelce duş al. Ha saçlarını iyice kurut. Islak bırakıyorsun. Hasta olacaksın diye diken üstünde duruyorum. Salla ne dediysen, boş ver. Özledim seni. Şu toplantı nerden çıktıysa..."

Kapı kapanma sesiyle eve girdiğini anladım. Neşeli neşeli konuşmaya başladı.

"Geçtim. Şimdi dediklerini yapacağım. Ben de özledim de Kutay kaçta gelirsin? Ona göre yemek hazırlayacağım. Ha bir de gelirken karnabahar alır mısın? Böyle haşlayıp yoğurtlayacağım. Çok seviyorsun ya."

"Şimdi."

Etrafıma bakındım. Yavaş yavaş toplantı odasına giriyorlar. Babam ortada gözükmüyor.

"Ne demek şimdi? Toplantı iptal mi oldu?"

Dudaklarımı aralayacağım vakit babamın sesiyle duraksadım.

"Şirketin ortasında sırıttığına göre gelinimle konuşuyorsun. Selam söyle."

"Aleyküm selam. Sen de selam söyle." dedi karım heyecanla. Gözlerimin önüne güzel çehresi geldi. Gülümsemem büyürken babam devam etti.

"Bu arada toplantı yarım saat sürecek."

Yanımdan gülerek ayrıldığında şirkette birkaç kişinin bize bakarak güldüğünü fark ettim. Umursamadım.

"Ben kapatıyım en iyisi-"

"Şu işi bitirip geliyorum."

...

Behice🕊️

Saçlarımı kuruttuktan sonra bir güzel taradım. Az da olsa hafifledim. Bugün dersler çok yoğundu. Kutay'ı düşünemiyorum. Derslerinin yanında şirket eklenince epey yoruluyor. Çok dile getirmese de yorulduğunu biliyorum.

Mutfağa geçtiğimde yemekleri kontrol etmeye başladım bile. Sadece karnabahar yoğurtlaması kaldı.

Art arda iki kez çalan zil sesiyle birlikte heyecanla yerimde kıpırdandım. Koşar adım kapıya ulaştığımda beklemeden kapıyı açtım. Kutay'dan başkası böyle zil çalmaz.

Kollarına sardığı karnabahar ve birkaç parça yiyecekle marketten gelen küçük çocukları andırıyordu. Bu hâline dudaklarımda gülümseme belirirken aklıma gelenle gözlerimi gözlerine çevirdim.

"Ayy karnabahar gelmiş."

Yüzü düştü. Bu hâli tuhafıma giderken aceleyle kenarda ayakkabılarını çıkartıp bir kolunu belime sardı.

"Karnabahardan önce kocan geldi." deyip yanağımdan uzunca öptü. Güldüm. Kolum boynuna uzanırken elini saçıma daldırdı. Narince okşamaya başladı. Kollarımı sardım boynuna. Hoş kokusu burnuma doldu.

"Yine nemli kalmış." dedi mayışan sesiyle. Yerimde kıpırdanıp başımı kaldırdım. Gözlerini aralayıp bana bakmaya başladı. Bakışlarındaki derinlik hep aynı. Ufak tefek atışmalarımızda dâhi sevgisini benden esirgemiyor. Bu adam beni seviyor.

"Kuruttum aslında. Yatana kadar kurur, merak etme." dedim cilve yapıyormuş gibi. Bakışlarını benden kaçırmadı. Bana böyle bakıyorken gözlerim onda kalıyor. Kalıyorum.

"Yemek... Yemek yiyelim." dediğimde gülmeye başladı. Sıcaklıyorum. Ellerindeki poşetleri alıp yanından geçtim. Keyif alıyor ya!

Mutfağa doğru ilerlerken birden önüme geçmesiyle duraksadım. Bana yaklaşıp alnımdan öptü. Öpüşü derindi. Benden ayrıldığında gözlerimi araladım.

"Eve girerken selam vermeyi unuttum." dedi gülerek. Gülümsedim. Ardından selam verdi, aldım.

Mutfağa gitmek için hareketlendiğimde tekrar engel oldu bana. Yüzünde sırıtış vardı. Aklıma gelenle güldüm hafifçe. Kollarını belime sardığında kalbim heyecanla çarpmaya başladı. Bana yaklaşıp burnunu burnuma sürttü.

"Çok heyecanlanıyorum." dedi gülerek. Güldüm. Elimi yanağına getirdiğimde güzel bakışlarına tutundum. Heyecanla dudaklarımı araladım.

"Ben de."

...

"Gözlerin kapanıyor."

Yerimde kıpırdandığımda gözlerini hızla açıp belimdeki kolunu sıklaştırdı. Dizlerinin üzerindeki laptop düşecekti neredeyse. Tuttum. Benimki düşmedi çok şükür.

"Karıcığım bi kahve mi yapsan, içsek?" dedi az önce uyuklayan o değilmiş gibi. Yanağıma uzanıp öptü sonra. Yanına sokulup dudaklarımı araladım. Şeker isteyen çocuklar gibi yüzüme bakıyordu masumca.

"Uykun var, sevgilim. Yatalım en iyisi." dediğimde dizlerinin üzerindeki laptopu alıp küçük masanın üzerine bıraktı. Benimkini de yanına. Gözlerimle onu takip ederken bir anda beni kolları arasına alıp uzun koltuğa yattı. Kolunun üzerine yatırdı beni. Koltuğun büyük kısmını bana ayırdı. Mahmur bakan gözleriyle yukarıdan izliyordu beni. Elini saçıma daldırıp okşamaya başladı.

"Yarın erken çıkacağım." dedi mırıltıyla. Burukluk vardı sözlerinde. Gözlerimle onayladım onu. Yutkundum sertçe. Ona gün geçtikçe daha çok bağlanıyorum. Çok uzaklara gidiyormuş gibi özlüyorum onu. "Beyaz gömleğini ütüledim." dedim aklıma ilk geleni söyleyerek. Dudaklarında beliren gülümseme ile kollarını sıklaştırdı. Yaklaşıp öptü tüy hafifliğinde. Benden ayrıldığında elim tişörtüne tutundu. Güzel bakışları beni özgür hissettiriyor.

"Kutay..." dedim onun gibi mırıltıyla. Öptüm şefkatle. Kollarını sarmaladı bedenime. Elimi saçına daldırıp gülümsedim.

"Bir oğlumuz olsa ne güzel olur değil mi?"

🕊️

10 Bini geçtik :))
Teşekkür ederim "Behice" ailesi!

Yorumlarınızı bekliyorum. Yoğunluktan bu kadar oldu :)

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz. Selamün Aleyküm 🕊️🤍

BehiceWhere stories live. Discover now