Affet🕊️

892 93 84
                                    

"İç ezan okuyacağım sonra..."

Çağan, Kutay'ın önündeki kağıdı alıp başını ona çevirdi.

"Sonra ben namaz kıldırmaya başlayacağım."

Gülümsedim. Kutay sıkıntılı nefes vererek başını salladı. Umarım her şey yolunda gider.

Çağan konuşmak için yanıma geldiğinde doğru düzgün konuşamadan Kutay gelmişti yanımıza. Yarın Cuma olduğu için son hazırlıklarını tamamlıyorlardı. Şu an önümde tekrar yapıyorlar. Bitti bitiyor derken onları beklemeye devam etmekteyim. Arada atışmaları araya girip müdahale etmeye beni zorlarken anında normal hâle dönüyorlardı. Çalıştıkları konudan olsa gerek ileriye gitmiyorlardı. Bu da beni memnun ediyordu.

"Lan ben şimdi anlamadım. Namaz bitiminde tesbihat yapmadan önce neden duruyoruz?"

"Ayetel Kürsi okumak için duruyoruz. Kutay burda yazıyor ve sen bunları çok iyi biliyorsun." dedi sert çıkan sesiyle Çağan. Kutay yerinde dikleşip sıranın üzerindeki kağıdı düzeltir gibi yaptı.

"Bakkaldan ekmek alır gibi anlatıyorsun. Namaz kıldırmak önemli, dedin. Tıraş ol, dedin. Lan belki şaşıracağım. Ne çok yükseliyorsun. Ben öyle miyim? Sakin sakin soruyorum şurda."

Kutay başını bana çevirdiğinde Çağan kolundan tutup kağıdı yüzünde tuttu. Gözlerimi devirdim.

"Sen de doğru düzgün anla ve git artık. Teneffüsümü yiyorsun. Behice ile konuşmam gereken şeyler var."

Çağan hiç iyi bakmıyordu. Kutay kolunu Çağan'dan kurtarıp üzerini düzeltir gibi yaptı.

"Tamam... Son bir soru daha soracağım. Sonra gidiyorum."

Çağan, Kutay'a bakmayı sürdürdüğünde Kutay burnunu çekip Çağan'a döndü.

"Bir gün teravihe gittiğimde imam çok hızlı kıldırıyordu. Tesbihat nasıl geçti anlamadım. Nasıl kıldıracaksın? Hızlı mı yavaş mı? Tesbihatı hızlı mı yapayım yavaş mı?"

"Elim çok kaşınıyor, Kutay. Yavaş mı kalkarsın yanımdan hızlı mı?"

Kutay hızla sıradan kalkıp sırasına ilerlediğinde Çağan'a döndüm. Ciddiyetle konuştu.

"İşte bunun tam tersini yapacaksın." dediğinde Kutay homurdanarak önüne döndü. Çağan'a döndüm. Sıradan kalkıp yanıma geldi.

"Kusura bakma, sen de ayakta kaldın. Otur istersen." dedi mahcup hâlde. Gülümsedim.

"Sorun yok. Seni dinliyorum."

Gülümsedi hemen.

"Ben ailemle konuştum. Çok memnun oldular. Senden, Arif Amcadan bahsetmiştim yeri geldiğinde. Bizim bu hafta bir planımız yok. Sizin için ne zaman uygunsa o zaman geliriz. Ev sahibi sizsiniz. Biz her türlü geliriz zaten."

Gülümsedim. "Tamam o zaman. Ben babamla istişare etmiştim zaten. Cumartesi günü olsun, o zaman. Hem tatiliz. Olur mu?"

Hafifçe güldü. "Olur. O zaman olsun o zaman. "

Kocaman gülümsedim. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde düşünceli bir hâli vardı. Duraksadım.

"Çağan?"

Gülümsedi. Ona bakmayı sürdürdüğümde boğazını temizleyip gözlerini kaçırdı. Gözlerini tekrar bana çevirdiğinde sesini duydum.

"Behice... Sana söylediğim bazı sözler için özür dilerim. Seni zor durumda bıraktığımı biliyorum ve-"

"Hangi sözler?" deyip kaşlarımı çattım. Gözlerini kaçırıp bana döndü. Ben neden anlamıyorum?

"Sevgi sözcükleri..."

BehiceWhere stories live. Discover now