Normal🕊️

638 63 13
                                    

Kutay🕊️

"Neden çağırdığını biliyor musun?"

Müdürün odasının önünde durduk. Başımı Behice'ye çevirdiğimde bana baktığını fark ettim. O an sebepsizce gülümsemek geldi içimden. Gözlerini kaçırıp tekrar bana döndüğünde irkildim.

"Neden gülüyorsun?" dedi ciddiyetle. Gülüyor muyum?

Boğazımı temizleyip yerimde dikleştim. "Gülmüyorum." dedim birden. Güldüysem de haberim yok.

"Gülüyorsun." dedi ciddiyetle. "Soruma da cevap vermedin. Müdür neden çağırdı, biliyor musun?"

Cıkladım. "Yok." dedim rahat tavırda. "Bilsem söylerdim zaten."

"İyi..." dedi düşünceli hâlde. "Hadi girelim, öğrenelim." deyip kapıyı tıklattı. Başını benden çevirdiğinde gülmemek için sırıtmakla yetindim. Böyle... Nasıl desem onu izlemek istiyorum sürekli.

İçeriden gelen komutla kapıyı aralayıp içeriye girdi. Ben de arkasından ilerledim. Müdür gözleriyle bizi takip ediyordu. Tam karşısında, yana yana durduk. İçerisi çok sıcak. Oda güneş alıyor. Söze başlamak için dudaklarımı aralayacağım vakit müdürün konuşmasına karşılık duraksadım.

"Neden geldiniz?" dedi çatık kaşlarıyla. Anlamlandırmaya çalışıyordu. Behice'ye küçük bir bakış atıp tekrar müdüre döndüm.

"Hocam nöbetçi öğrenci söyledi, bizi çağırmışsınız. Onun için geldik."

Gözlerini bizde gezdirip arkasına yaslandı. "Kutay'dı değil mi adın? Harun Bey'in oğlu." dediğinde başımla onayladım. Bunun konumuzla alakasını anlamadım. "Nöbetçi öğrenciyi çağır. Gelin buraya."

Başımı Behice'ye çevirdiğimde tedirgindi bakışları. O da benim gibi bir halt anlamamış. Bana bakmayı sürdürdüğünde "Geliyorum, anlarız." deyip gözlerimi kapatıp açtım rahatlaması için. Gergindi. Dudaklarını sürekli kıpırdatmasından da anlıyorum. Gergin olduğunda öyle yapıyor.

Başını salladı sadece. Müdüre küçük bir bakış atıp çıktım odadan. Koridorda gözlerimi gezdirdim. Gözükmüyor. Koridor boyu ilerlerken bizim sınıftan çıkan kişiyle duraksadım. Nöbetçi öğrenci?

Sırıtarak sınıftan çıktı. Başını çevirdiğinde göz göze geldik. Gözlerini ben hariç her yerde oyalarken yanına yaklaşıp kolunu tuttum birden. Alt sınıflardan bir oğlan. Hemen konuşmaya başladı.

"Abi valla bir suçum yok benim." dedi yalvarır sesle. Kaşlarımı çattım. "Anlat." diyerek kesinkes konuştum. Benden kaçmak için yeltelense de diğer kolunu da kavrayıp engelledim. Ağlayacak gibi duruyordu.

"Her şey yaprak sarması yüzünden." dedi ağlamaklı sesle. Duraksadım. Yaprak sarması mı?

"Ne diyorsun oğlum? Açık konuş."

Boğazını temizleyip gülümser gibi oldu. "Şey..." dedi tedirgince. Söyleyip söylememekte kararsızdı. Kolunu biraz sıkıp gevşettim elimi. Başını salladı hızla. Aynen böyle konuş.

"Senin sınıftan bir abla ve iki abi tuttu beni. Müdür çağırıyor de, dediler. Konuşurlarken duydum, Behice'nin sana aşık olması lazımmış. Ben bir işi karşılıksız yapmam. O abla da yaprak sarması çıkarınca hayır diyemedim. Hadi bırak, gideyim abi. Korkuyorum senden."

Doğa, Ferdi ve Okan. Lan ne işler çeviriyorsunuz siz?

Aklıma gelenle düşüncelerinden sıyrılıp karşımda korku dolu gözlerle bana bakan oğlana döndüm. Ellerimi kollarından çekip omuzlarına getirdim. Gözlerimi gözlerine kilitledim.

BehiceWhere stories live. Discover now