~29~

1K 23 58
                                    


Uzun süreden sonra, -belki de o kadar uzun bir süre değildir bilmiyorum, en son bölümü ne zaman attım- sokak nöbetçilerini yazmaya devam ediyorum.

Fark ettim ki, bu kitap ailem olmuş. Cidden ama, her karakterde kendimi bulmuşum, en kötü özelliklerimden, iyi özelliklerime kadar, onlarla dolmuşum.

Bu bölümü, Pınar Sarca en içten duyguları ile yazıyor olacak.

Oylamalarınız, yorumlarınız için teşekkür ederim.

Keyifli okumalar<33

Mutlu Sarca

Fırat Göktepe

Mutluydum, hiç olmadığım kadar. Çünkü artık, güldüğüm için pişman değildim.

Bartu, canım greyim, abim, babam, kardeşim, dostum, oyun arkadaşım. O artık kabullendiğini hissediyordu, içinde boşluk yoktu. Hiç olmadığı kadar, iyiydi. Kucağında kızı vardı, yanında Lal.

Lal, benim Lalitom, ağladığımda beni anne şefkati ile saran, öpen, başımı göğsüne yasladığım, Işıktan sonraki en büyük yardımcım. O gülüyordu, eski soğuk bakışları yoktu. Sevgisini gizlemiyordu. Konuşuyordu, kahkaha atarak, eşini ve kızını izliyordu.

Helin, ilk başlarda kolay kolay kabullenemediğim, derdini anlayamadığım, ama bir abla gibi kollarıyla bana sarılan canım kardeşim. O mutluydu, hayatı boyunca tek başına yaşamıştı ama şimdi, kocaman, kocaman bir ailesi vardı. Oğlu, ona kopardığı, pardon yolduğu çiçekleri uzatıyor, onu güldürüyordu. Yankı yanlarındaydı.

Yankı, hep görmezden geldiğim, en çok pişmanlık duyduğum ikinci kardeşim. Sırdaşım, derdimi anlattığım, beni koruyup kollayan, benim aksime beni görmezden gelmeyip, her konuda bana danışan, kendimden utanmamı söyleyen, en büyük yardımcım. Hatta babam. Şimdi gerçekten baba olmuştu, korkusunu yeneli çok olmuştu. Oğlunu kabullenmişti, gülerek eşini ve oğlunu izliyordu.

Koza, keşke bizimle büyüseydi, dediğim, pişmanlığımın açıkçası en büyük nedeni olan, kolayca kabullendiğim, ona kızmama rağmen kıyamadığım kardeşim. Onun dileği yerine gelmişti. Yılbaşı dileği bir mucizesi olması, kardeşime geçmesiydi. Onun bir mucizesi vardı, ve onlara hediye gelen kızları ile, mucizeleri nasıl oynuyor onları izliyordu. Arada kardeşime yavşıyordu ama pek bir şey diyemiyordum.

Ve Işık, benim herşeyim, yaşama nedenim. O olmasa yaşamazdım, bu hayatta bu kadar işkence çekmezdim. Onun benim yüzümden acı çekmesini istemezdim. O ağladığında ağladığım, üzüldüğünde üzüldüğüm, kırılınca kırıldığım, o güçlü olunca güçlü olduğum biricik kardeşim. Bazen küçük kardeşiyim, bazen abisi. Şuan gülüyor ve bende gülüyorum çünkü o, iyi...

Işık kollarını Koza'nın dizlerine yaslayıp, güldüğünde Helin'e, "Boğacak seni," diyerek güldü. "Güzelim çicekleride yolmuş."

"Ne çiçeği?" Dedi Koza, Işık'a doğru yaklaşarak. Işık kımıldandı, ardından çenesi ile yolduğu çicekleri annesinin gözüne sokan Poyraz'ı gösterdi. "Poyrazın yolduğu çiçekler."

Sokak Nöbetçileri (KURGU)Where stories live. Discover now