25.Bölüm

2.2K 138 48
                                    

Öncelikle depremzede altında kalan güzel ülkemizin güzel şehirlerinde yaşayan güzel insanlarımız..
Vefat edenleri rabbim şehit makamında uğurlasın. Arkasında kalan sevdiklerine ise güç kuvvet sabır versin. Başımız sağolsun. Bu yıkılışımız çok daha güçlü bir şekilde kalkmamıza sebep olsun inşAllah..






Keyifli okumalar...

Dudaklarımı ıslatıp Emir'e gülümseyerek baktım. Genç çocuktu yazık oldu.
Herşeyden habersiz bana büyülenmiş gibi bakan Emir' e acılı bakışlar attım.
Ortamı yumuşatmak için ne yapmalıydım ?

" Siz nereden tanışıyorsunuz ?" diyerek elimle abimi ve Mert'i gösterdim.
Abim sorumla beraber gözlerini devirdi ve boynunu kıtlattı. Sanki Emir' e elini sürmesi için bir engel vardı.
" Bir hafta bizimle festivale katılması için şirket göndermiş." diyen abimi başımla onayladım.
Sırf şirket için de bir şey yapmamıştı.
Kurtardın paçayı Emir.
Etraftaki kötü hava dağılınca rahat bir nefes verdim.

" Eee sipariş verdiniz mi ? Ben çok acıktım." dedim sevinçli bir sesle.

Abim nihayet Emir' den bakışlarını çekmiş önündeki menüye bakıyordu.
Fakat Mert için aynı şey geçerli değildi.
Sanırım çocuğu pek sevmedi.
Önümde duran menüye bakıp öğle yemeğimi seçtim.

Siparişlerimizi beklerken sohbet ediyorduk. Yani daha çok Emir ve ben konuşuyorduk.
Abimin bedeni burada olsa da ruhen yoktu. Sevgilisi İrem ile konuştuğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamazdım. Öldürür beni. Aşk hayatını gizli yaşıyordu beyefendi. Bana ise hiç yaşatmıyordu. Aşk da neymiş diyor ? Karı kız avlayan o değilmiş gibi.

"Kaç yaşındasın Cansu ? "

Emirin sorusuyla abimin üzerindeki bakışlarımı çektim.
Kaç yaşındaydım ben ?
Hee tamam.
" 19' uma gireceğim. Sen kaçsın ?"

" Kaç gibi duruyorum?"

Emire bakarak tahmin eder gibi düşünürken masaya geldiğimden beri bizi sert bakışlar ile izleyen Mert ağzının içinden konuştu.
" Soruya bak! Dedem daha genç duruyor senden."

Yanımdaki Mert' i susması için dürtükledim.

" Yani" dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Gerçekten Mert haklı nasıl bir soru bu ya. Söyle işte direkt.

" Yirmi var mısın?"

" Bir tane çık."

" Nereye çıkayım ?" Sorumla beraber kahkaha attı.
" Merdiven çıkmayacağın kesin. Yaşımı diyorum bir sayı daha çıkar."

" Hee tamam. Yirmi bir  yaşındasın."

Biz öyle saçmak suçmuk konuşurken siparişimizin gelmesiyle Emiri unutup yemeğime odaklandım.
Öyle bir iştahla yiyordum ki bir ara Mert yemeği bırakıp beni izledi.
Ağzım doluyken Mert'e bakarak konuştum.
" No oldo? İlk dofo mu yomok yiyon birino göroyon?"

Başını gülümseyerek salladı.
" Senin gibisini ilk defa görüyorum."

Ağzımdaki lokmayı yutup koyu yeşil gözlere baktım.
" O zaman doya doya izle. Çünkü böylesini bir daha göremezsin." deyince koyu yeşil gözleri parladı.

Tabağıma kendi patateslerinden koyunca tatlı bir gülümseme ile karşılık verdim.
" Bana böyle gel işte. Aferin aferin." diyerek patatesleri bir çırpıda bitirdim.

Merak etmeyin kilo almam.
Hani varya o çok sinirlendiğiniz insan tipi. Yiyip yiyip kilo almayanlar. İşte ben o muhteşem insanlardandım.
Allah vergisi kıskanmayın.
O kadar yemek yemenin ardından amcamınkiyle yarışacak kadar büyümüş olan göbeğime elimi koyarak ayağa kalktım.

Müneccim Kız !! / TEXTİNG Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon