22. Bölüm

2.3K 137 56
                                    

Keyifli okumalar...

Üzerime kaynar sular dökülmüş gibi hissediyordum. Allah'ım ben az önce ne gördüm ?
Olduğum yerde sandalyeye çöküp bir noktaya odaklanmış bir şekilde olanları anlamaya çalışıyor ve anladıkça deli oluyordum.

Benim konuştuğum kişi yani Mert Aksi abimin arkadaşı aynı zamanda beraber çalıştığımız Mert aynı kişi miydi?
Bi dakika soy isminden her şey açığa çıkardı değil mi ?
Aklıma gelen fikirle abimin yanına uçtum.
" Abi."

Mutfağı hazırlayan abim elindeki malzemeleri buzdolabına yerleştiyordu.
" Söyle."

Derin bir nefes verdim.
" Şey Mert'in soy ismi neydi ya ? Geçen söylemişti de unuttum." dedim rol yaparak.

Ve cevap geldi.
" Aksi."

" Tamam abi." dedim sarsak adımlarla içeriye doğru yürürken.

Mert Aksi..

Abimin kitabının sayfalarının arasında ismi sandığım soy isminin, komik gelmesi üzerine eğlencesine yazdığım çocuk.
Bir kere sadece diye konuşup arkadaş olduğumuz.
Konuşurken beni mutlu hissettiren.
Kimliğini bilmediğim bir sebepten dolayı saklayan çocuğun abimin arkadaşı olduğunu ve merak ettiğim deli gibi görmek istediğim kişiyi günlerdir gördüğümü öğrenmiştim.
Kuruyan dudaklarımı ıslatıp ne ara geldiğimi anlamadığım lavabonun aynasından kendime bomboş bakıyordum.

Bundan sonra bu öğrendiğime karşılık nasıl davranmalıydım.
Bilmiyordum.
Buz gibi akan suyu dalgın yüzüme vura vura ıslatıp kağıt havluyla kuruttuktan sonra lavabodan çıktım.
Kapıyı açıp kafe tarafına geçtiğimde bana sırtı dönük bir şekilde abimin karşısında oturan Mert' in geldiğini görmem ile büyükçe yutkundum.

Yok yanlarına gidemezdim. Bünyeye utangaçlık enjekte edilmişti aniden.
Geri döneceğim sırada abimin beni çağırmasıyla kaçmak istesem de yapamadım.

" Cansu bir dakika gelsene. Güzel haberlerimiz var sana."

Hayırdır inşAllah.
Zoraki bir gülümseme ile yavaşça sadece abime bakarak masaya oturdum.
Başımı Mert'in yeşil gözlerine çevirebileceğimi sanmıyordum.
Oturduğum yerde kıvranarak güzel haber neyse söyle artık der gibi bakış attım abime.
Masanın altındaki dizlerim benden bağımsız sallanıyor ve beni daha sıkıntıya sokuyordu.

" Bizim kafe biliyorsun ki büyük bir şirkete bağlı. Ve bugün Mert acil iş diye gittiği yer bağlı olduğumuz şirketti."

Abim heyecanlı bir sesle konuşurken ben hemen bitmesi için dua ediyordum.
Çünkü Mert masaya geldiğimden beri ona hiç bakmayıp soğuk hareketlerimden bir şeyler olduğunu anlamıştı.
Allah kahretsin ki bunu bilmem beni daha çok strese sokuyordu.

" Şirket her yıl düzenlenen kahve festivali için bu sene bizim kafeyi seçmiş. Ve Mert görüşmeye giderek yarın bir haftalık festival için anlaşmışlar. Yani yarın Sakarya Sapanca yolcusuyuz."

Gözlerim mutluluktan parıldadı. Şu anki konumda olmasaydım deli gibi sevinir, göbek atar, hoplar zıplardım.
Ancak az önce öğrendiğim şey buna engeldi. Fakat bu halim şu anlık için geçerliydi. Ben Mert' e ne yapacağımı çok iyi biliyordum.

" Küçük kızın pek hoşuna gitmedi sanırım. Niye sevinmedin küçük kız ?"

Mert'in sorusuyla başımı ona doğru çevirdim ve küçük bir gülüş attım.
Sonunda be kızım. Geldin sonunda kendine.

" Yoo. Çok sevindim. Bir hafta iş yok mis. Sadece festivali daha nasıl eğlenceli kılabilirim onu düşünüyordum." dedim imalı bakışlarla.

Hiçbir şey anlamayan Mert önce kaşlarını çattı ve dudakları büktü. Sonra ise yüzü alay halini aldığında yine güzel bir cevap vereceğini anladım.
O her zaman hazırcevap biriydi. En az benim kadar.

Müneccim Kız !! / TEXTİNG Where stories live. Discover now