Özel Bölüm 4

658 27 9
                                    

Ay helooooo

Ne cabuk buyuyoruz yaaaaaaaaa

Neyse neyseeee hadii

"Ya siz şaka mısınız kaç kişiyiz kim bizi korku evine alır?"

Evet evet, Aral'dan çıkan mükemmel fikirle hepimiz karşı çıkmıştık.

Aral, "Çocukların geleceğini kim söylediği? Ablaları abileri burada. Biz gidiyoruz" dedi.

Tövbük tövbük ya.

Helin, "Eğlenceli olabilirdi" dedi.

Oflaz, "Net gidiyoruz kardeşim" dedi ayağa kalkarak.

Her şey değişirdi, ama bu çocuğun hanımcılığı değişmezdi.

Sonra fikre katılanlar sonucu bizde katılma durumunda kaldık.

Çocukları büyüklere emanet edip korku evine gidiyorduk.

Ve biz 41, 42 yaşlarındaydık.

~

"Abicim ne alaka yaşımız?"

Oradaki adam bizi yaşımızdan dolayı almıyordu.

Altay, "Güzel abim e biz hepimiz geldik, geri mi dönelim?" demişti.

Görevli, "Evet" dedi.

"Neyse halı saha var mı abi?" dedi Yekta.

Görevli değişik değişik yüzümüze baktığında,

"ALLAH, siz topçularsınız eski topçular. Bi fotoğraf çekinelim sonra siz girin istediğiniz kadar" dedi görevli.

Onun bu tavrına gülmemek için hepimiz zor durmuştuk.

Görevli adam bizimkilerle fotoğraf çekildikten sonra içeri girmiştim hepimiz.

Başlıyordu bizim mesai.

Etraftan bir şeyler çıktıkça bağırıyor, gözlerimi kapatıp Altaya sarılıyordum.

Buradaki çoğu kişi aynı durumdaydı.

Bi karanlık sonunda önümüze değişik şeyler çıktığında arkadan gelen sesleri dinledim biraz

"Hay ananısikeyim"

Gülüp tekrar Altaya sarıldım. O da saçlarımı okşayıp öptü.

Gelen kokuyla hepimiz arkaya baktık, ceset miydi lan o?

"BU NE LAN ALLAHSIZLAR, SİZİN ALLAHINIZ YOK MU BU NEDİR?" Aral ve çığlıkları beni benden alıyordu.

Ekin, "BU NE, KİM KOYDU BUNU BURAYA? VALLAHİ BEN Bİ SEY YAPMADIM ELİMİ BİLE SÜRMEDİM. KESİN ONLAR YAPMIŞTIR" eliyle ön tarafı gösteriyordu.

Oflaz, "Ecdadını sikerim senin, korku evindeyiz oğlum illaki korkutacaklar, gerçekler falan değildir" dedi.

Yankılanan sesle hepimiz ayağa kalkıp dediği yere doğru ilerledik.

Bir televizyon vardı, biz tam önüne geçtiğimizde üstü başı yırtık, saçları kabarmış bir adam vardı.

Bize bir takın görevler verdiğini söylemişti. İlk görevimiz anahtar bulmaktı.

"Elektrik prizlerini sökeyim mi?" dedi Ekin.

Altay ona değişik bakışlarını yollarken hepimiz odanın farklı köşelerine gitmiştik.

Büyük bir odaydı ama sadece eski bir koltuk, televizyon sehpası ve televizyon vardı.

Hepimiz neredeyse her yere bakmıştık.

"Buldum galiba" dedi Altay.

Kumandanın içinde miydi yani?

Bu kadar mıydı?

Bir an gerçekten prizleri sökecektik.

"Denesene" dedi Hazal.

Altay kafa sallayıp kapıya gitti. Anahtar orayı açınca diğer bir oda çıktı karşımıza.

Yine bir televizyon vardı, bu sefer oda çok doluydu.

Televizyon yine konuştu, "Bir şey aramıyorsunuz bu sefer, herkes en korktuğu şeyi alacak, çıplak elle" demişti.

Hassiktir oradan.

Etrafa baktığımızda kafeste olan bir sürü hayvan vardı.

Ne yani, yılanı elime mi alacaktım?

"Ben böyle bir şey yapmadım 40 yıllık hayatımda asla yapmam" dedi Umut.

Altay, "en korktuğum şey ne ki?" dedi.

"Ne bileyim" dedim aynı şekilde.

Herkes etrafa yönelip almıştı ellerine çeşitli şeyleri.

Son olarak bende yılan elime aldığımda kameraya gülümsedim. Kapı kendiliğinden açılmıştı.

İçeri girdiğimizde yerde kanlar vardı.

"Bu sefer ipucu arıyorsunuz. Ama dikkat edin, uzuvlar bulabilirsiniz" dedi adam.

Hepimiz Aral'a bakıp ona kafanı sikeyim bakışı atıyorduk.

Tekrar köpek gibi aramaya başlamıştık.

Çok sinir oluyorum çok.

Hiçbirimiz bulamayınca kenara bir yere oturmuştum, tavana bakmıştım.

"Tavan, o ne?" dedim.

Berat, "El lan o" dedi.

Hepimiz çığlık atmıştık. Adam konuşmadan kapı açılmıştı.

"Ve son göreviniz, neden delirdiğimi bulun" dedi.

"Türkiye de doğmuş olabilir" dedi Deniz
"Fenerbahçeli olabilir" dedi Altay.

Hepsine hak verdiğimi kafamla belli ettim.

Hepimiz tek tek aramaya başlamıştık.

Yanıp sönen ışıklar bize ne anlatıyordu ki?

"Süre doluyor, bulmamız lazım" dedi Liva.

"Haydaaa" dedi Aral.

Altay televizyona hafifçe vurup, "her şeyden delirmiş olabilirsiniz, hadi bizi çıkar" dedi.

Adamın sesi tekrar yankılandı, "Bilemediniz, hiç mi duvarlara bakmıyorsunuz?" dedi.

Duvarlar değişikti gerçekten. Siyah siyah noktalar vardı. Değişik.

Hepimiz fark edince açılan kapıdan çıktık.

Bu kadar mıydı?
Bunun neresi korku evi ya?

"Çok kolaydı ya" dedi Altay.

Hepimiz kafa sallamıştık.

Ekin, "Ulan kolaydı kolaydı da, adamın yüzü aklımdan çıkmıyor" dedi.

Kafamı salladım, "Benimde" dedim.

Eve döndüğümüzde korkunç olmadığını falan anlatmıştık çocuklara.

Çok sıkıcı bi bolum oldu ya yazarken ben bile sıkıldım.

İyi Değilim Ben | Altay BayındırМесто, где живут истории. Откройте их для себя