6

4.5K 138 95
                                    

Ay helö

Kapının şiddetle çalmasıyla uyanmıştım. Bu saatte hangi gerizekalıydı acaba?

Kalkıp saate baktım,

3.03

İlerleyip kapıyı açtım. Tabiki çokta şaşırmadım.

Altay.

"Noldu Altay?" dedim ona bakarak.

Cevap vermeden beni bir süzdü. Üstümdeki siyah geceliğim, onun en sevdiği geceliğimdi.

"Sensiz olmuyor Sevgi" diyebildi sadece. Hafifte sarhoştu galiba.

Bir of çekip kolundan tuttum. Bu soğukta dışarda durmasındı.

Onu yavaşca koltuğa bıraktım. Ondan sonra Alena'nın odasına baktım. Uyanmamış olduğu için şükür hamd dua.

Altay salonda fotoğrafları inceliyordu.

Alena'nın doğumunda çekindiğimiz fotoğraf,

Evlilik teklifimi Saraçoğlunda aldığım fotoğraf,

Düğünümüzden bir kaç fotoğraf,

Evli, mutlu, çocuklu fotoğraflarımız ve Alena'nın her anı.

"Çok güzelmişiz, çok güzelmişsiniz" dedi elindeki fotoğrafı yerine bırakırken.

Derin nefes aldım. Sustum sadece, çünkü güzeldik, onunla hep güzel olduk.

Hem Alena'nın, hem benim hayatımda sözü olan tek adamdı o.

Babam yoktu, kardeşim yoktu. Ailem yoktu. Ama Altay vardı, ben hep kendimi avuttum bu şekilde.

"Yapamıyorum Sevgi, yapamıyorum sensiz" dedi bana biraz daha yaklaşırken.

Uzaklaşmadım, "Sen istedin Altay" dedim.

Daha da yaklaşırken olacakları tahmin ediyordum, ona karşı koyamayacaktım. Yine.

Bir anda dudağıma yapışınca tepki veremedim. Beklemediğim şey değildi ama herkesin dudağına bir Altay Bayındır yapışmıyordu sonuçta.

Alena'nın kimliğinde baba kısmında ne yazdığını unutma aşko, hadi ben kaçtım.

Benim hâla karşılık vermediğimi anlayınca geri çekiliyordu.

Daha yeni başlamıştık ama.

Bu seferde ben öptüm onu. O da karşılık vermişti tabi.

Sonuçta herkesin dudağına bir Sevgi Demir, yarızamanlı Bayındır yapışmıyordu.

Belimde olan eli yavaşca kalçalırma kayarken ileri gideceğimizi fark ettim ve ayrıldım. Alena'nın duyup gelmesini ikimizde istemezdik bence.

"Alena, uyuyor" dedim.

Kafa salladı. Ne yapacaktık biz şimdi? Gidip yatak odasında mı sevişecektik? Yoksa hiç mi sevişmeyecektik? İlk seçenek olması için sükur hamd dua.

O bir şey yapmayınca ben artık haraket ettim, kolundan tutup yatak odasına götürdüm. Tabi o da 32 diş sırıtırken peşimden geldi.

İçeri girdiğimizde kapı ile beni arasına aldı,

"Çok özledim, her şeyini" dedi kulağıma fısıldayarak.

Ondan sonra yine öptü. Hayır adam sen sadece öpmeyide bilmiyorsun yani, ne bu öpme aşkı?

Üstündeki kazağı çıkaran tabiki ben olmuştum. Diğerleri, şansınıza küsün.

Pantolonunu yavaşca çıkardığımda o da benim geceliğimi çıkarmıştı.

Hadi o sarhoştu, ben de mi sarhoştum?

(Burdan sonra ölsem yazamam biz sabahina bakacagiz simdi)

Sabah,

Huzurlu bir şekilde uyandığım günlerin sonu her zaman kötü biterdi.

Ama bu detayı atlıyorduk.

Ama bir detayı atlayamazdık,

Ben Altay'ı affetmiş miydim?

Yani, onun bir suçu yoktu ki. Hep o yılan yüzünden olmuştu.

Bunları daha fazla düşünmeden sabaha kadsr kuruyamayan saçlarımı tarayıp üstümü giyindim. Sonrada mutfağa gittim zaten.

Doyurmam gereken 2 bebek vardı. Gerçi bir tanesini gece- NEYSE

Güzel bir kahvaltı hazırladığımda telefonum çaldı.

Mert Hakan beni bu saatte neden arıyor amk.

"Efendim?",  "Evet evet bende, bir saate gelir" ,  "Sorun olmaz değil mi?"   "tamamdır" , "gorusuruz"

Altay'ın antrenmana gelmediğini söylüyordu. Götlük yapmadan bende olduğunu söylemiştim.

Masayı tamamen hazırladığımda önce Alena'yı kaldırdım. O yüzünü yıkarken Altay'ın yanına gittim.

Çalışma masası üstünde duran bir sürahi suyu tam olarak ona boşaltmıştım.

"LAN, Sevgi ne yapıyorsun ya?" dedi gözlerini açmadan.

Aferin demek ki onu başka kadınların suyla uyandırmasına izin vermiyormuş.

"Hadi hadi, kahvaltı hazır" dedim ve odadan çıktım.

Alena masaya oturmuş bizi, daha doğrusu beni bekliyordu.

"Kimle konuşuyordun anniş" dedi gülümserken.

"Baban gelmiş sabah annecim, seni görmek istemiş ama uyuyodun sen" dedim gülerek.

Alena kafa salladı. Masaya bakmakla meşguldu şu an. Babası gelmedende başlamazdı yemeğe.

Altay'da sonunda geldiğinde Alena masadan kalkıp Altay'a koştu.

Altay Alena için diz çökmüştü. Sarıldıklarında kendimi bir sorguladım, ben hangi sevabı işledim diye.

Onlar ayrılmadan fotoğraf çektim. Fotoğraf köşesini hak ediyordu bu kare.

Sonunda ayrılıp masaya geçtiklerinde kahvaltılarına baslamıştı. Tabi bende.

"Baba sen niye sabah beni görmeye geldin ki?" dedi Alena elindeki ekmeği yerken.

Alena yaşıtlarına göre uzun ve yapılı bir çocuktu.  3 yaşındaydı ve boyu 1.05, kilosu 20'ydi. Anne ve babaya bakarsak neden olduğu açıktı.

Baba 1.98, anne 1.83. Çokta fena değildi bence.

Altay, "Ben seni görmeye mi- Haaa bilmem içimdeki Alena perileri geldi demek ki" dedi gülerek. U dönüşünü bacağına çarpan bacağımda gerçekleştirmişti.

Onlar baba kız sohbet ederken artık Altay'ın antrenman vakti gelmişti.

"Görüşürüz" deyip arabaya binmişti.

Bizde içeri girdiğimizde Alena bana bakarak,

"Ben kardeş istiyorum" dedi.

Gözlerimi şaşkınca açıp Alena'nın totosuna hafif bir tokat attım.
Alena'da kaçmaya başlamıştı çünkü onu gıdıklayacagımi biliyordu.

Anani satayim en uzun bolumu yazdim resmen 700 kelime oldu aaaaaaaaaa

Benden beklenmeuecej seyler ❤❤❤❤❤❤❤

Neyse

Alena'nın ksrdesi olsa ismi ne olur ki?

İyi Değilim Ben | Altay BayındırWhere stories live. Discover now