4.bölüm

1.3K 40 1
                                    

Odasına hızlı adımlarla ilerlerken peşinden koşturuyordum.

"Mary, dur. Kayacaksın."
Yavaşlayıp Katya'ya baktım. Elindeki paspasla yerleri siliyordu.
"Tamamdır."
Baş parmağımı kaldırarak onu onayladım.

Marcus adımlarını yavaşlattı ve bana döndü. Elimdeki dosyaları aldığında dudaklarımı birbirine bastırdım. Odasına girdiğimizde elindeki dosyaları masasına bıraktı. Yanıma yaklaşıp ellerinin tersini boynuma koydu.
"Yüzün beyazlaştı."
Yanaklarıma dokunurken bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Hastalanıyorsun. İlacın var mı?"
Çantama uzan-
Çantam?
"Oh, toplantı odasında unuttum."
"Neyi?"
"Çantamı."

Derin bir iç çekti.
Cebindeki telefonunu çıkarttı.
"Toplantı-"
Bana döndü.
"Hangi odadaydık?"
"82."
"82'deki pembe kurdeleli çantayı odama getir."
Telefonu kapattıktan sonra bana döndü.

Midemin bulanmaya başlamasıyla birlikte sertçe yutkundum.
"Sorun ne? Ne oldu?"
Elimin tersini ağzıma bastırdım.
"Miden mi bulanıyor?"
Kollarımdan tuttuğunda sarsıldım. Üstüne kusmamak için elimi ısırırken bedenim iki büklüm oldu.
"Rahatla. Kusabilirsin."
Yutkunup derin derin nefesler aldım. Hala kollarımı sıkı bir şekilde tutuyordu.
Kovulmak istemiyorum.
Üstüne kusmakta istemiyorum.
Kapısı tıklatıldığında beni bırakıp kapıya ilerledi.

Koltuğa tutunurken doğruldum. Kapıdaki uğultuları duysam da anlamlandıramadım.
Kapıyı sertçe kapattığında hıçkırdım.

"Ağlıyor musun?"
Elindeki çantamı masaya fırlatıp önümde durdu. Yanaklarımı kavrayıp yüzümü yukarı kaldırdı.
"İ-İyiyim. Yüzümü sıkmayın lütfen."
Yanağımı çok sert tutmuştu.
"Üzgünüm. Panikledim. Hastaneye gidelim."
"İyi olac-"
Sanırım midemi bulandıran şeyi anlayabiliyordum.
AĞIR PARFÜM KOKUSU...
TANRI'M BÖYLE KOKULAR KAPATILABİLİR Mİ?

"Efendim lütfen tutmayın."
Kollarımı ellerinden kurtararak geriledim. Kafamı saate kaldırdım.
"Öğleden sonra iyi olacağım. Sorun yarattığım için üzgünüm. Yemeğinizi nered-"
Çantamı eline alıp kapıya yöneldi.
"Hastaneye gidiyoruz."
Gözlerimi büyütürken çenemi sıktım.
"Efendim gerçekten ger-"
"Mary! Gerçekten sinirleniyorum!"
"Üzgünüm."
Elini yüzüne vurdu.
"Üzgün olman için söylemiyorum!"
Derin bir nefes aldı.
"Gel."
Ses tonu yatıştırcı ve sakindi. Aynı zamanda da itiraz istemiyordu.

Sekreter Where stories live. Discover now