2.bölüm

1.5K 51 11
                                    

Burnumu içime çekerken üşümemle birlikte hafifçe titredim.
Burnum tıkandığı için sürekli ağzımdan nefes alıyordum.

Dosyaları kucağıma toplayıp ayağa kalktım. Topuklu ayakkabılarım ayaklarımı sızlatırken dosyaları göğsüme bastırdım. Odamdan çıktıktan sonra Marcus Bey'in kapısını tıklattım.
"Gir!"
Kapıyı açarak içeri girdim. Marcus bana dönerek gülümsedi. Elimdeki dosyaları gördüğünde kaşlarını çattı.
"Hani pasta?"
Kaşlarımı kaldırarak şaşkınca ona baktım.
"Efendim? Ne pastası?"
Bir şey unuttuğumu düşünerek dudaklarımı ıslattım.
"Çok çok üzgünüm Marcus Bey. Doğum gününüz müydü?"

Marcus yanıma yaklaştığında beni azarlayacağını düşünmüştüm.
"Sesin neden değişik çıkıyor?"
"Burnum tıkalı efendim."
Yanımdan hızlıca geçerek odasındaki dolaba ilerledi. Dolabı karıştırdıktan sonra elinde bir şeyle yanıma yaklaştı.
"Gel."
Elimden tutarak beni çekti.
"Efendim, toplantıya geç-"
Koltuğa oturdu.
"Yat dizime."
Elindeki spreyi gördüğümde anlamsızca baktım.
"Gel hadi."
Eteğime dikkat ederek koltuğa otururken sehpanın üstündeki peçetelerden eline aldı.

Omuzlarımdan çekerek kafamı dizlerine koydu.
"Ayaklarını uzatabilirsin."
Eliyle yanaklarımı sıkıca kavradı ve burnuma spreyi sıktı. Gözlerim yaşarırken öksürdüm. Hızlıca peçeteye uzanıp burnumu sildi. Bir kez daha sprey sıktı ve yine sildi.
"Şuan biraz daha iyi mi?"
Boğazımı temizledim.
"Evet, efendim. Teşekkür ederim."
Doğrulduğumda perçemlerimi kenara çekerek alnıma dokundu.
"Ateşin yok en azından."

Ayağa kalkıp elimdeki dosyaları aldı. Hızla ayağa kalkıp peşinden ilerledim. Koridora çıktığımızda adımlarını yavaşlattı.
"Kötü hissediyorsan bu odada bekleyebilirsin."
"Hayır efendim. İyiyim. Sorun yok."
"Ciddi söylüyorum Mary."
"Teşekkür ederim teklifiniz için."

Kapıyı açtığında tüm gözler bize döndü. Masanın ucunda oturan takın elbiseli adam ayağa kalktığında dudaklarım aralandı. İki metre civarında olmalıydı ve fazlasıyla iriydi.
"Paul Meurqie."
"Marcus Lawner."
El sıkıştıktan sonra Paul bana döndü.
"Mary Cruet."
Elini sıkacakken parmaklarımdan tutarak elimi havaya kaldırdı ve öptü. Marcus adama baktıktan sonra Paul'un sekreteri Christel'ın elini sıktı.

Marcus yerine geçtikten sonra bana elini uzattı. Yanındaki sandalyelerden birini kendine doğru çekti.
Normalde sekrerler ayakta durup not alırlardı.
Şuan oturmama izin veriyordu.
TEŞEKKÜRLERRR...
AĞLAYACAĞIM.
Sandalyeye oturup eteğimi düzelttim ve Marcus'un önündeki dosyalara uzandım. Defterimi alıp çantama uzandım. Kalemimi ararken defterimin üstüne bırakılan kalemle birlikte kafamı kaldırdım. Marcus'a baktığımda bana göz kırptı ve ellerini birbirine vurdu.

Sekreter Where stories live. Discover now