Special Episode | Namjoon's Youth

347 20 8
                                    

"Hayır Taehyung Jungkook'u dövemezsin. Jimin'i senden çaldığı falan yok. Onlar sevgililer. Bağırma lütfen. Tamam biliyorum eskiden gününüm bir çoğu onunla geciyor- evet evet çocukluğundan beri birlikteydiniz. Anlıyorum. Taehyung bu bir ilişki. İzin ver tadını çıkarsınlar. Alınacak bir şey yok bunda. Yarın gidelim demiş. Sen sap değilsin. Yani evet. Sap sayılırsın. Herneyse. Kapatıyorum. Çığlık atmayı kes ahmak. Yoongi Hyungun ile buluşacağız. Sonra ararım."
Taehyung'un aramasını sonlandırdıktan sonra derin bir nefes alarak telefonumu masanın üzerine koydum. Aptal çocuk sürekli ağlayıp duruyordu. En yakın arkadaşı sevgili yapınca onu boşlamış bu nedenle dışlanmış hissetmekten de kendini alıkoyamamıştı. Bunda bir sorun yoktu. Atlatırdı. Ama ben bir dakika daha gecikirsem Yoonginin gazabını atlayabilir miyidim bilmiyordum.

Çalan kapı ile endişeyle aşağı inip açtığımda tüm dişlerimi göstererek gülümsedim. Sıçmıştım. "Meyvelerimi vermeye geldim." "Huh?" "Seni beklerken ağaç olup meyve çıkarttım da. Sana da biraz vermeye geldim." Kollarını bağlamış hışımla önümde bekliyordu. "Özür dilerim balım. Taehyung'un çenesini biliyorsun." İç çekerek başını salladı. Parmağına kaskının ipini takmış öylece duruyordu. "İçeri gelmek ister misin? Annemler markete gitti." Başını salladı. Ardından yavaşça ayakkabılarını çıkarıp ilerledi bildiği odaya. "Bir planımız var mı?" Omuz silkti. "Depo?" "Orayı sevmediğimi biliyorsun." Göz devirdi. "Ama rahat olabildiğimiz tek yer. En azından elini tutabiliyorum." Düşen yüzü benim de canımı sıkmıştı. Bu nedenle geldiğinden beri veremediğim sarılmayı verip genişçe gülümsedim. "İstersen gideriz." "Sorun yok." Boynuma başını koydu ve derince iç çekti gözlerime bakarken. "Üniversite sınavına çalışacak mısın?" "Bugün boşum. Kendime izin verdim."

Gülümsedi. "Yani cidden bugün benimsin." Güldüm. "Öyle görünüyor." Neşeli haline geri döndüğünde derin bir nefes aldım. "Daha az görüşmeye başladık." "Biliyorum üzgünüm. Sınava az kaldı bu yüzden sıkı çalışmak istiyorum." Başını salladı. "Seçmelere de az kaldı. Geleceksin değil mi?" "Bu soru değil sevgilim." Burnunu öptüm. "Elbette geleceğim. Şüphen mi var?" Kıkırdadı. "Yok. Yine de onay almak istedim." "Onay veriyorum o halde."
Kollarımı beline sarıp burunlarımızı birbirine sürttüm. "Özledim seni." Gözlerimizi kapatmış öylece duruyorduk odanın orta yerinde. Sanki o anda tüm sesler susmuş gibiydi. "Bende." Derin bir iç çektim gözlerimi hafif aralarken. "Ben de özledim seni. Çok özledim." Gülümsedi. "Ne yapalım bugün? " Çenesini nazikçe tutup dudaklarına küçük bir öpücük kondurduğumda yanıtladım hızlıca. "Ne yapmak istersen." "Birlikte olalım istiyorum. İkimiz. Her ne olursa."

İstemsizce genişçe gülümsedim o anda. Masum istekleri beni oldukça sevindiriyordu her zaman. Sevgisinin saflığını son demine kadar hissediyordum. "O zaman ben kahveleri yapayım ve bahçede biraz oturalım hm?" Onların evinin aksine bizim evimizin bahçesi uzun beyaz çitler ile çevriliydi ve biraz daha genişti. Hem etrafta fazla ev yoktu hem de olsa da bizi görmeleri pek mümkün değildi. Bu yüzden olsa gerek Yoongi bahçede oturmayı ve babamın kız kardeşim için yaptığı salıncağa binmeyi çok seviyordu. "Abimle kavga ettik." Tek kaşımı kaldırdım suyu ısıtmak adına ocağa koyarken. "Neden?" "Aptal çünkü. Asla beni dinlemiyor. Seçmelerin saçma olduğunu öne sürdü. Sınava girip diğer yandan da seçmelere hazırlanmam konusunda ısrar ediyor."

İç çektim. "Kötü bir fikir değil." "Namjoon bunu konuştuk." Başımı salladım. "Biliyorum. Sen ne istersen o." Bu konuda hassas olduğunu bildiğim için önüme dönüp kahveleri hazırlamaya koyuldum. Deri ceketini çıkarıp kanepeye atmış ve yanıma geri gelmişti. "Jimin ile Jungkook nasıl? İyi gidiyor mu?" Güldüm. "Ah evet. Ama Taehyung hala kıskançlık krizlerinde." "Ergen." Kıkırdadım. "Jimin ona az zaman ayırdığı için kızgın." "Ağlasın." Gülümseyerek suyu bardaklara koydum. "Alışır zamanla. Onun için de yeni bir şey. Jungkook ile anlaşır diye düşünüyorum. İyi bir çocuk." Beni onayladı hızlıca. "Tanıştım. Sevimli görünüyordu."

He's not coming home° NamgiOnde histórias criam vida. Descubra agora