Part Fifteen

340 23 35
                                    

"Uyan artık Yoon! Kahvaltı yap diyeceğim ama saat üç olmuş!" Annemin çığlıkları ve babamın da 'öldü mü acaba?' diyerek beni sarması ile gözlerimi aralamıştım. "Çok misafirperversiniz." Babam güldü. "Burası senin evin Yoongi. Bu yüzden tüm eziyetleri yapabiliriz." Başımı salladım ve yavaşça oturur hale geldim yatakta. "Arkadaşların aradı." Annem memnuniyetsizce ekledi. "Namjoon da aradı." Onları onaylayarak telefonumu elime aldım. Neredeyse bir haftadır hiçbiri ile iletişime geçmiyordum. Kendimi tamamen kapatmış ailem ile vakit geçirmeye odaklanmıştım. "Yoon endişe ediyorum. İyi misin annecim?" Başımı iki yana salladım. "Değilim." İç çekti ve yatağın kenarına oturdu. "Burada olman çok güzel. Seni çok özledik. Ama cidden endişe ediyoruz. Özellikle abin. Biliyorsun endişe etti ve gelecek." Abim birkaç gün önce görüntülü aramış ve halimi görüp yanıma geleceğini söylemişti. Sanırım işi vardı ve hala gelmemişti. "Hem yiğenin Haneul ile de vakit geçirebilirsin." Haneul. Küçük sevimli, tıpkı bizim gibi beyaz tenli minik gözlü bir kızdı. O kadar sevimliydi ki baba olmak istiyordum her gördüğümde.

Babam annemi onaylayarak ekledi. "Yoongi amcasını çok özlemiş." Gülümsedim. "O halde hediye alayım ben ona. Hiçbir şey alamadım apar topar gelince. Aklımdan çıkmış." Annem parmağını şıklattı. "İşte bu. Hadi bugün alışveriş yapalım. Hem kahve içip biraz sohbet de ederiz. Değil mi hayatım?" Babam odadan kaçmaya çalışırken annemin sert bakışları ile olduğu yere çivilendi. "Ah elbette hayatım. Ben de mi geliyorum acaba?" "Tabiki de. Oğlumuz bu haldeyken maç izleyecek değilsin herhalde?!" Babam gülerek başını sallamış, annemi onaylamıştı. Göt korkusu işte. "Pekala pekala. Bir şeyler yiyeyim çıkalım."

Sonunda odamda tek kaldığımda etrafı süzdüm. Her şey eskisi gibiydi. Birkaç gündür bu yüzden anılarla boğuşuyordum. Annemler ısrarla onlara ev almamı istemiyordu. Burada mutluyuz diyorlardı. Ben de onlara araba almıştım ev yerine. Ona bile sinirlenmişti annem ama sonunda kabul edebilmişti. Sonuç olarak eski evim beni duygulandırıyordu. Özellikle Namjoon ile olan tüm anılarımız. Evet. Bu yatağın dili olsaydı ben bitmiştim.

"Yoon! Kreplerin hazır." Duştan henüz çıktığımda duyduğum ses ile üzerime bir gömlek ve salaş pantalonlardan geçirip takılarımı takmıştım. Salonda gittiğimde annemin ağzıma zorla ittiği krepler ile doyduğumda yola çıkma kararı vermiştik. "Tatlım neden maske takıyorsun?" Omuz silktim. "Tanınmak istemiyorum." Ailesi ile gezmeye giden minik Min Yoongi olmuştum bugün.
"Dondurma ister misin?" "Hayır." Babam sordu. "Yemek istediğin bir şey var mı?" "Hayır." İkisi de birbirine baktı. "Yoon. Lütfen bize anlat neler oldu." Arabanın kapısına yaklaşarak dışarıya baktım. "Hiç." Babam göz devirdi. "Namjoon mu?" "O da var." Annem şaşkınca bana döndü. "Ne demek o da var?! Başka kim var?! Şu kızıl saçlı çocuk cidden sevgilin miydi?"

Sustum. Ama çok uzun sürmemişti çünkü babamın ters bakışları ile karşılaşmıştım aynadan. "Ne?" "Söyle Yoon. Annen ve ben sana yardım etmek istiyoruz oğlum." İç çektim ve pes ederek başımı salladım. "Evet öyleydi." "Di?" "Ayrıldık anne. Namjoon'a olan bağım yüzünden Hoseok'a düzgün bir ilgi veremedim. Eh haliyle daha fazla dayanamadı." Babam üzgünce bana bakıyordu. "Ve sen yine terk edildin. Bize söylemedin." Omuz silktim. "Önemli değil kendim hallediyorum." Annem sinirle baktı. "Ne halletmesi?! Böyle mi hallediyorsun sen? Kendimi odalara kapatıp ağlayarak mı çözüyorsun sorunlarını?" Evet,next?
"Yani?" Babam güldü. "Hala aksi bir çocuksun. Annenin demek istediği sana yardımcı olmak istiyoruz ve seni seviyoruz. Lütfen üzüntülerini içine atma."

Başımı eğdim. "Namjoon hala nişanlı mı?" "Hm.." Uzun bir sessizlik oluşmuştu. Babam ise bundan rahatsızlık duymuş olacak ki atıldı. " Zaten çok uzundu boşver." Güldüm elimde olmadan. "Bu benim şikayet ettiğim bir şey değildi." Babam da güldü. "Ama benim öyleydi." Namjoon'un ondan uzun olmasına hep sinir oluyordu. Nedensiz. "Geldik." Alışveriş merkezine geldiğimizde yavaşça arabadan indim ve annemlerin ortasında ilerlemeye başladım. Maske sayesinde dikkat çekmeden ilerleyebiliyordum. Bazı genç kizlar fark edip aralarında fısıldaşsalar da sorun yoktu. "Haneula ne almak istersin?" "Şu bebek evini hala istiyor mu?" Onayladı annem. "Pekala alayım." "Bence daha kullanışlı bir şey alabilirsin." Demişti hediyemi beğenmeyerek. "Tamam ek olarak kullanışlı kategorisinde bir şey de alırım." Babam güldü. "Zengin tabi." Göz devirdim.

He's not coming home° NamgiМесто, где живут истории. Откройте их для себя