Part Seventeen

383 25 41
                                    

Jimin

"Lütfen birazcık bekleyin Bay Park, Bay Jeon birine şu anda dövme yapıyor ve kesinlikle rahatsız edilmek istemiyor." Ne demek istemiyor? Burada gelen kişi bendim sonuçta değil mi? Herneyse. Biraz bekleyebilirdim. Sabah evde sıkıldığım için biraz Jungkook'un yanına gelmek istemiştim. Eh tabi haber vermeyecek kadar yakındım. Fakat böyle bir ihtimali göz önüne almamıştım. "Bir şey arzu eder misiniz Bay Park?" Etrafımda dört dönen personeller Jungkook'un özür dileme şeklidiydi. Elbette haberi olmuştu. Her zaman olurdu. "Jungkook'un bir an önce müsait olması." Hınzırca gülümsediğimde bunu nasıl ona diyeceklerini düşünüp gerilmiş bir biçimde bana bakmaya başlamışlardı. "Bir de açım." Bu daha çok ilgilerini çekmiş gibiydi. "Ne yemek istersiniz?" Biraz düşündüm. Ardından Jungkook olmadan yemek istemediğime karar verdim. "Jungkook müsait olana kadar yemeyeceğim." Yutkunduklarını görmüştüm. Bir bokun döndüğünü anlamak çok da zor değildi. "İsterseniz odaların birinde güzel bir yemek ayaralaya-" "İstemez, teşekkür ederim çocuklar. Onun yerine diyorum ki neden Jungkook'un kime dövme yaptığını söylemiyorsunuz." Sevimlice gülümseyerek onlara bakıyordum. "Bay Park gerçekten çok güzel bir şampanya geldi , isterse-" "Kim dedim?"

Bayılacak gibi olduklarında sinirle ayaklanarak kendi işimi ancak kendimin halledebileceğini hatırlattım mükemmel kendime. Jungkook yine ne karıştırıyordu bilmiyordum ama burnuma pis kokular çoktan gelmeye başlamıştı. Siyah ve üzeri dövmeler ile süslenmiş kapıya bakıyordum. İtalik bir şekilde kapıda JJK  yazıyordu. Ve her zaman beğendiğim bir detaydı bu. Evet şimdi size bazı gerçeklerden bahsedeyim. Jungkook hep alt kattaki odalarda dövme yapar. Yani bu hep böyle olmuştur. Çok önemli yada nadir kişileri odasında ağırlar çünkü adı üzerinde önemli=para. Fakat bana her zaman kim olduğu bilgisi gelmiştir. Jungkook'un çılgın fanları bile gelse haberim olur. Ve cidden umursamam. Sonuç olarak o bana ait değil mi ? Diğerleri istediği kadar onun için delirebilir. Hiç problem değil. Kıskanç mıyımdır? Kesinlikle. Ama bu konuda değil. Mesela kıskanmam için Jungkook'un birine odasında dövme yapması ve kim olduğunu söylememesi gerekiyor. TIPKI ŞU ANDA OLDUĞU GİBİ. Gördüğünüz üzere oldukça sakinim. Kıskançlık krizine girecek kadar delirmedim. Ben yetişkin bir adamım. "Jeon Jungkook!" Kapıya vurduğumda uzun bekleyişlerimin ardından kapı açılmıştı. Dağınık saçları ve üzerine yapışan siyah bluzu ile bana bakarken bir anda kapısına dayanma sebebimi bile unutmuştum. Sabah da mı böyleydi acaba? Gittikçe daha da mı yakışıklı oluyordu? "Bebeğim." Kolları hızla belimi sararken boynuma küçük öpücüklerini konduruyordu. "Bu güzel sürprizi neye borçluyum?" Sinsice gülümseyerek kollarımı boynuna sardım. "Bilmem, neye borçlu olmak istersin?" Kulağımı ıssırdığında istemsizce inledim ve gülümseyerek saçlarımı geriye attım. "Odanda kim var?" "Ahh..." Sinirle geri çekildim. "Mızmızlanarak bir yere varamazsın kim bu sır gibi saklanan kişi?!" Jungkook ağzımı kapatıp yanağıma öpücük kondurdu. "Şşt.. o müşteri bebeğim. Lütfen. Rica ediyorum haydi aşağıya git. Söz veriyorum geleceğim. Sadece on dakika tamam mı?" "On mu?" Başını salladı ve nazikçe yanağımı severken dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hafifçe öpüp geri çekilmesi bile benim için yeterliydi. "Neden söylemiyorsun?"

Tebessüm etti ve saçlarımı okşadı. "Seni seviyorum." "Bunu sormadım." "Bebeğim gerekli değil. İsmini vermemizi istemedi. Lütfen." Ah belkide ailesinden gizli yaptıran biridir hemen saygı duyup sormayı kesmeliyim falan mı demeliyim KİM O İÇERİDEKİ SÜRÜNGEN.
"Öyle olsun. Bunun öcünü alacağım. Yemek yemeye gidiyorum." Bileğimden tutup durdurdu. "Nereye?" "Biriyle ve bir yere." Dilini yanağında gezdirip bana döndü. "Bu öyle bir durum değil ben işimi yapıyorum. Biriyle dışarıya çıkınca tüm bilgileri sana veriyorum Jimin." Tek kaşımı kaldırdım. "Yani? Hala kime dövme yaptığını söyleyemiyorsun? Hayır kim olabilir?" Göz devirdi. "Şu ana kadar bitmişti biliyor musun?" Sinirle elimi çekerek merdivenden inmeye başladım. "Akşam görüşürüz." "Jimin!" Derin nefesler eşliğinde trabzandan aşağı hafifçe eğilip çalışanlara bakmıştı. "Tutun onu lütfen!" Beni kimse tutama- "Kook, beş dakika demiştin?"

He's not coming home° NamgiWhere stories live. Discover now