Part Sixteen

390 25 9
                                    

Taehyung

Hiçbir şey olmamış gibi, SeokJin aynen böyle davranıyordu. Sabah uyandığımda yanımda yoktu. Aramalarıma cevap vermiyordu. Mesajlarıma bakmıyordu. Etrafta ne bir not ne de başka bir şey vardı. Açıkçası bu beklediğim bir şeydi. Öpüştükten sonra mayıştığı için onu kucağıma alarak odama götürdüm. Ve sonrasında uyuduk. Aslında başka bir şey olmamıştı. Arada saçlarını okşayıp onu ne kadar sevdiğimden bahsettim. O ise sadece gözlerime bakıyor ve küçük öpücükler bırakmama izin veriyordu. Sevgiyi hissetmek onun için yeniydi. Anlıyordum. Belkide biraz yanlız bırakmam gerekiyordur diye düşünüyordum. Ayrıca Namjoon hyunga karşı da oldukça mahçup hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Beni yumruklarsa ancak kendimi affedebilirdim. Biliyordum. Ama ona kızgındım da. SeokJin sevgiyi hak eden bir adamdı. Onu bu derece incitmesi ve Yoongi hyunga olan bağlılığı canımı sıkıyordu. Neyse ki SeokJin dün geceden sonra fikirlerini değiştirebilirdi. Yani ondan ayrılırdı. Değil mi?

Tüm gün evde düşünerek geçirmek ve zaman öldürmek istemiyordum da. Onu görmek istiyordum. Sesini duymak ve düşüncelerini öğrenmek. Beni seviyor muydu? En azından bir şey hissetmiş miydi? Alkolü mü suçlardı? Evine gitmek istiyordum. Namjoon hyung evdeydi. Tahmin ediyordum ama umrumda değildi. Onu sıkıştırmak istemiyordum da öte yandan. Ama mesajlarıma daha ne kadar bakmayacaktı. Bu tek taraflı bir günah değildi. Beni itebilirdi. Yüzüme sağlam bir tokat atıp Namjoon hyunga söyleyebilirdi. Hepsini göze almıştım. Ama hiçbir şey yapmadı. Aksine kendini bana bıraktı güvenle. O halde benden tiksiniyor olamazdı. SeokJin asla birisi ile oynacak bir adam da değildi. Dürüsttü. Eminim ki Namjoon hyunga bu olayı anlatmasa bile bana olan ilgisi ve ayrılmak istediğinden bahsederdi. Yani. Değil mi?

Kendimi daha fazla tutamayarak giyinip evden çıktım ağzıma bir tane nikotin sakızı atarak arabama bindim. Şu anda cidden gergin hissediyordum. SeokJin geleceğimi düşünmüyor olmalıydı. Ama evet. Yüzsüz olduğumu bilmiyordu. "Ben açarım bebeğim - Taehyung!" Hyungum bana sıkıca sarıldığında kendimi öldürmek istemiştim. Gerçekten kafamı sikeyim. "Hoşgeldin kardeşim." Lütfen birisi beni öldürsün. "Merhaba Taehyung.." SeokJin yüzüme bile bakmadan söylediğinde biraz endişeli görünüyordu. Kapıyı kapatıp salına geçtik. "Bizde tam düğün için yeni eşyalar bakıyorduk. Şahsen ben bej istedim ama SeokJin yine beyaza taktı." İstemsizce mırıldandım kataloğa bakarken. "Çünkü toz pembeyi çok sever. Eminim çiçekleri de ona göre seçecektir."

Namjoon hyung tebessüm etti. "Benden çok şey biliyorsun. Toz pembeyi sevdiğini bilmiyordum SeokJin." Omuz silkti mutsuzca. "Sormadın." Ayağa kalkıp kahve yapmaya gittiğinde yardım etme bahanesi ile yanına sızmıştım. Arkası dönüktü ve dalgın bir şekilde suyu ısıtıyordu. "Bağırma benim." Elimi beline koydum nazikçe. Korkmaması için uyardım. "Namjoon evde." Başımı salladım. "Farkındayım ve derinden hissediyorum." Gözüne gelen saçı düzelttim nazikçe. "Taehyung dokunma. Bak yanlıştı. Lütfen bunu konuşmayalım ve unutalım." Ne yapalım? "Cidden bunu söyledin mi?" Endişe ile başını salladı. "O abin. Bu iğrenç."

Sinirle güldüm. "Beni öperken niçin aklına gelmedi o halde. Bak. Evet iğrenç. Kendimi doğramak istiyorum. Ama sizin bir ilişkiniz yok SeokJin anladın mı beni. Seni inciten sürekli kırıp döken ve daha sevdiğin rengkten bile bir haber olan bir adam ile evlenmek istediğine eminsen devam et. Ne kadar sürer sence? İki ay? Namjoon hyung mükemmel bir adamdır. Ona hayranım. Ama sana uygun değil. Asla da olmadı. Kabul et. Onun hikayesi Yoongi hyunga bağlı." Yüzüme bir tokat yemiştim. Oldukça okkalı olanından. Gözleri doluydu ve eliyle ağzını kapatıyordu yaptığı şeyin pişmanlığı ile. "Sen bilirsin. Senin için tüm benliğini verebilecek biri varken sen geçmişe takılıp bir korkak gibi asla ilerlemeyecek bir ilişkiye gir tamam mı. Kendini hangisine layık görüyorsan devam et. Bir Seo daha buldun SeokJin. Kendini buna mahkum et."

He's not coming home° NamgiWhere stories live. Discover now