Part Three

435 46 23
                                    

Düzensiz beslendiğim için olsa gerek sürekli başım dönüyor ve halsiz hissediyordum. Erkenden şirkete gelmiş deli gibi biriken işlerim ile uğraşmıştım. Bu süreçte Namjoon ile hiç karşılaşmamış ve rahat hissetmeye başlamıştım. Hala kendimde değildim. Oysaki dün gece öyle fazla da içmemiştim. Ne yemek sipariş edip bekleyecek kadar gücüm vardı ne de yemeyip geçiştirecek kadar. "Keşke yemek olsaydı.." Kapının çalması ile küçük çaplı bir korku krizi geçirdim. Ardından yavaşça açmıştım. "Günaydın." Genişçe gülümseyerek yanıma gelmişti. Koruyucu meleğim, kurtarıcım. "Birlikte kahvaltı yaparız diye düşünüyordum hyung." Elindeki poşeti gördüğümde minnettar bakışlarımı gönderdim. "Keşke başka bir şey dileseydim." "Huh." "Çok acıkmıştım. Şu anda kahramanımsın." Kıkırdadı içeri girerken. "Soğuk kahve bile aldım." Masayı biraz toparlayıp yer açtım. "Harikasın." Elindekileri açıp bana izin vermeden dizdi. Kahveleri de koyup yanımdaki sandalyeyi çekmişti.

"Nasılsın bakalım hyung. Dün gece iyi geldi mi?" İç çektim sandviçimi ıssırıp. "Namjoon gittiğimde evdeydi." Şaşkınca bana döndü. "Niçin?" "Endişe etmiş. Kendime zarar verdiğini sanmış. " Anlamazca baktı. "Tamam hala depresyonda olabilirsin ama bunu yapamazsın." "Elbette yapmam Hoseok. Abartıyor işte. Bir de hesap sorar gibi gelmiş oturmuş beni beklemiş. "  "Değişik." Başımı salladım ve kahvemi yudumladım.
"Ah cidden çok teşekkür ederim Hoseok. Deli gibi acıkmıştım." Kıkırdadı ardından ise flörtöz bir şekilde yaklaştı. "Kahramanın olduğuma göre bana bir yemek borçlusun." Güldüm. "Peki öğle yemeği benden." "Oh hayır, randevu teklifiydi." Alayla güldüm. "Yeni bir ilişki için hazır değilim Seok. Dürüstçe söylüyorum. Tam da istediğin gibi." Bitirdiği sandviç'in çöpünü atıp gülerek tekrar sandalyeye oturdu. "Sendeki en sevdiğim huy bu işte. Dürüstçe her şeyi söylüyorsun."  Küçük bir bakışmadan sonra gözlerimi kaçırıp sandviçime odaklandım. İstemsizce bakışları beni geriyordu. "Her neyse o halde gitsem iyi olur. Prova başlayacak." Tebessüm edip ayağa kalktım. "Cidden çok teşekkür ederim. Bende sana bir kahve ısmarlayayım." Güldü. "Ben başka bir şey istesem? " Omzuna vurup yavaşça ittim. "Pislik yapma." "Sadece benimle şarap içer misin demek istemiştim. Fransa'dan geldi. Ve karadutlu." "İlgimi çektin devam et." Flörtöz bir tavırla gözlerini kısıp elini kapıya attı. "Seni sekizde alırım. Hm?"

Güldüm aptal yüzü sebebiyle. Oldukça komik duruyordu. "Becermeye çalışmayacaksan neden olmasın." "Hmm söz veremem." Kafasına bir tane geçirip kıkırdadım. "Defol stüdyomdan çalışmam gerekiyor." "Kahramanına bir sarılmak bile yok mu?" "Yok." Sahte bir hüzün ile dışarı çıktı. "Neyse akşam eve atacağım sonuçta." Penisine vurmaya çalıştığımda hızla geri çekilip güldü. "Şaka, şaka!"
Kapıyı yüzüne kapattığımda kıkırdamasını az da olsa duyuyordum. Ne kadar enerjikti.

Sabahın erken saatlerinde gelmem sebebiyle birçok işi yapabilmiştim. Ve eski ilhamımı kazanmaya başladığımı hissediyordum. Yaptığım işlerden memnun olmuş bir şekilde stüdyodan ayrılıp aşağı indim. Şirketteki herkes heyecanla bana selam veriyor ve nerelere kaybolduğum ile ilgili ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Ben ise sadece eve gitmeye çalışıyordum.

Ve sonunda evime kavuştuğumda laptop çantamın önündeki gözden anahtarlarımı bulup kapıyı açtım. Bilin bakalım evimde yine kim vardı. "Kapının üzerine Yoongi yazmak zorunda mıyım yoksa evinin yolunu bulabilir misin? " "Bir kez olsun ciddi olur musun?" Göz devirip çantamı vestiyere koydum her zamanki gibi. "Evime yerleşmeye karar verdin sanıyorum. Lütfen yatağımda sevişmediğini söyle çarşafları yeni değiştirdim. "

Sinirle iç çekip yanına vurdu oturmamı işaret ederek. "Oturmak istemiyorum, duş alıp hazırlanmam gerekiyor. Yani dinliyorum. Lütfen bir iyilik yap ve acele et." "Niçin böyle davranıyorsun. Sadece konuşmak için geldim Yoongi. Seokjin evet sevgilim. Fakat bu seni ilgilendirmez. Bunun için bana böyle davranamazsın." İstemsizce beni bir gülme tutmuştu. Cidden. Komik adam. "Namjoon, sanırım suçlu benim biliyor musun? Sana o kadar değer verdim ki kendini vazgeçilmez sanmaya başladın. Sana bir sır vereceğim. Çok mutluyum. Cidden iyi hissediyorum ve iyileşiyorum. Bıraktığın döküntüleri toplamama yardım eden ve bana iyi gelen biri de var. Sevgilim değil tabiki öyle hemen atlatıp birinin kucağına gidemem ben. Ama oldukça iyi biri. Sikik sevgili ve sen gram umrumda değilsiniz. Ah evet üzüldüm. Ağladım. Ama bir karar verdim. Hayatıma bakmaya çalışıyorum izin verirsen. Sana olan aşkımı bitirmeye çalışıyorum her yerde karşıma çıkmazsan. En azından evimde olma olur mu? Zaten her köşesinde anılarımız var unutmak kolay da değil ve sen işleri daha da zorlaştırıyorsun."

He's not coming home° NamgiWhere stories live. Discover now