Part Twelve

397 27 17
                                    

SeokJin

Namjoon ile Taehyung içeride devrilmiş otururken ben de onlara kahve yapıp getirmiştim. Çok içmemişlerdi ama biraz çakır olmuşlardı sanırım. Taehyung kibarca gülümseyerek kupayı alıp ayağa kalktı yavaşça. "Balkondayım." Namjoon mırıldandı arkasından. "Bok iç." Alayla güldü Taehyung. "Sanki sen içmiyordun." Ne? "Nasıl? Sen sigara mı içiyordun?"
Namjoon iç çekti bıkkın bir şekilde. "Ah şu anda bunu konuşmak istemiyorum. Lisede içmiştim." Taehyung tekrar güldü. "Yoongi hyung ile öğrenci konseyi odasında içerlerdi." Namjoon eline aldığı ilk yastığı fırlattı. "Kapa çeneni." "Merak etme ismi geçince üzülmüyorum Namjoon." Başını salladı. "Olsun. Özellikle belirtmeye gerek yok sonuçta." Taehyung pişman bir şekilde bana döndü. "Oh, üzgünüm hyung. Laf sokmak istemiştim. Çok üzgünüm. " Sevimli bakışlarına tebessüm ettim. "Sorun yok Tae." O da tebessüm edip balkona ilerledi yavaşça.

Namjoon kısa bir duş alıp giyinmiş. Ardından salonda biz animasyon izlerken yanımıza gelmişti. "Bebeğim erken kalkacağım. Ben yatıyorum." Dudaklarıma öpücük bırakıp gülümsedi. "İyi geceler sevgilim." Ben de gülümseyip bir öpücük de ben verdim. Taehyung boğazını temizlemişti. "Sanki kendisi hiç önümde yiyişmedi." Göz devirdi Taehyung. "Ne alakası var şimdi?" "Neden sinirlendin? SeokJin hyungun da bizden." Omuz silkti ve ayağa kalktı. Eskiden sevgilisi olduğunu tahmin edecek yaştaydım. Namjoondan bile büyüktüm ben. Neden böyle bir tepki vermişti pek anlayamamıştım.

Sonuç olarak biri yatmaya bir de kendini zehirlemeye gidince ben de kendime bir bardak kahve yapıp balkona çıktım. Omzuma koltuktaki ince şalı atıp oturdum. "Esiyor. Üşümüyor musun?" Omuz silkti. "Hayır hyung, iyiyim." Namjoon hyungunun pijama takımlarını giymişti. Biraz bol gelmişti elbette. "Hayır söndürme. Sorun yok." Beni dinlemeyerek sigarasını söndürdü masadaki küçük küllükte. Henüz birkaç nefes çektiği belliydi. "Üzgünüm. İstersen gidebi-" "Hyung rica ediyorum saçma konuşma. Rahatsız olmanı istemedim sadece." Başımı salladım tebessüm ederek. "Sen iyi bir çocuksun TaeTae." Gülümsedi genişçe. "Cidden mi?" Onayladım onu kahvemden birkaç yudum alıp. "Sevimli ve cidden saygılısın."

Yüzündeki gülümseme genişlemişti. "Başka?" Güldüm. "Narsist?" Kıkırdadı. "Hayır, sadece merak ettim." Biraz düşündüm. "Zekisin. Namjoon hyungun gibi. Komiksin." Elinin birini yanağına koymuş beni dinliyordu sakince. Ben de ona baktım bir süre. Nedensizce aptal aptal bakıştık. "Yakışıklı." "Huh?" "Yakışıklısın." Kızardı mı o? Gözlerini aceleyle kaçırmış ve öksürüp kahvemden birkaç yudum almıştı. Ben ise güldüm. "Salak. Sakın ol. " İç çekip o da güldü. "Alışık değilim üzgünüm."

Başımı sallayıp ona baktım. "Keşke bıraksan. Değer verdiğim biri sigara yüzünden ciğerlerinden olmuştu. Alkol sorunları da vardı tabi ama.." bundan neden bahsettim ki şimdi?  Taehyung şaşkınca bana bakıyordu. "Sevgilin miydi?" Gözlerini kaçıran şimdi bendim. "Namjoon'a anlatmadım." "Sorun yok. Asla söylemem. " Başımı eğip iç çektim. "Gizli bir şey değil ama anlatmak istemedim." Beni onayladı nazikçe. "Şey. Ne oldu? Şimdi iyi mi?" Bilmem. İyi mi? "O artık burada değil."
"Yurt dışında mı?" Yutkundum. Hala gözlerim doluyordu. Bana yaptığı ve yaşattığı bir çok şeye rağmen. Gençliğim sanırım onun ellerinde ölmüştü. "Hayatını kaybetti." Gözlerini sonuna kadar açıp dona kaldı bana bakarken. "Aman tanrım hyung. Üzgünüm. " Omuz silktim. "Bilemezdim ki konuyu açan da bendim." Sessiz bir şekilde durduk bir süre.

"O yüzden, keşke içmesen. Kokusundan rahatsız oluyor değilim. O da var elbette ama benim asıl sorunum sigara. Görmem bile yeterli. Kötü şeyleri hatırlatıyor işte." Başını salladı anlamış bir şekilde. Ardından ayağa kalkıp paketini de aldı ve içeri girdi. Kısa süren saniyeler sonrasında ise gelip oturdu karşıma tekrar. "Ne oldu? Nereye gittin?" "Attım." Gözlerimi kırpıştırdım. "Paketini mi? Taehyung tüm gün buradasın. Eminim canın ister-" Umursamayarak geriye uzandı. "Bırakıyorum." Çocuksu haline tebessüm ettim. "Öyle hemen olmuyor." "İstersem olur. "

He's not coming home° NamgiWhere stories live. Discover now