BÖLÜM 53

1.7K 136 98
                                    

Hepimizin gözleri, kısa bir süre de olsa onların kaybolduğu noktada takılı kaldı. Shila'nın emriyle bir anda Hızır gibi yetişip bizi Raptorlardan kurtarmaları nedeniyle duyduğumuz minnet bir yana, sanırım arkadaşlarım da onlara benim gibi bir tık imreniyordu. Görevlerini başarıyla tamamlamışlardı ve başarılı olmanın verdiği rahatlıkla ülkelerine dönüyorlardı. Oysa biz daha yolu yarılayamamıştık bile... Yapacak daha çok işimiz ve kazanacak büyük bir savaşımız vardı.

Oysa daha birkaç hafta önce en büyük sorunum, evdeki kahve stoklarımın tükenmesiydi. Şimdi ise level atlamada son aşamaya gelmiş bir yaratık olarak evrenler arasındaki bir savaşın bütün sorumluluğu, resmen patlamaya hazır bir bomba gibi kucağıma bırakılmıştı.

İtiraf etmek gerekirse evet, böyle süper güçlü bir konuma geldiğimi bilmek ara ara gururumu okşuyordu. Ama üstlendiğim sorumluluğun büyüklüğünü hatırlar hatırlamaz bu egom anında zemin kotuna düşüyordu.

Aslında iyi de gidiyorduk; sonuçta planımızı şöyle bir gözden geçirdiğimde, daha savaşa başlamamış olsak da geçtiğimiz aşama planın kilit noktasıydı ve savaşı kazanmamızın anahtarını alarak o kilidi açmıştık. Yani çok karamsar olmaya da gerek yoktu.

"Başkan, memlekette durumlar nasıl?" diyerek alaycı bir şekilde dürttüm Forneus'u, yaptığım son çıkarımın bünyeme kattığı mutlulukla.

Forneus cevap vermekte hiç gecikmedi:

"Bakıyorum neşen yerinde, 'Nasıl olsa Raptorlar birazdan işimizi bitirecek, bari son anlarımı mutlu geçireyim' gibi bir ruh halinden kaynaklanmıyordur umarım bu mutluluk."

"Merak etme o işi çoktan hallettik." diye cevapladım onu gururlu bir ifadeyle. "Babanın yolladığı arkadaşların çoğunluğu muhtemelen hala dünya atmosferinde dolaşıyordur. Rachel onları küçük parçalara ayırdı ki rahat rahat gezebilsinler diye. Bir kısmını da evimize kadar gelip bizi ziyaret etme inceliğini gösterdikleri için Iope ve Liona, dekorasyon zevkleri doğrultusunda oyun salonumuzun duvarlarına astılar. Gerçi hemen düştüler, çok ağırlar malum."

Forneus kısa bir duraksamadan sonra derin bir oh çekmişti.

"Esprileri biraz gecikmeli anlıyoruz bakıyorum." dedim takılarak.

"Çok sevindim Maya!" diye cevap verdi Forneus. "Aklım hep sizdeydi, onlardan kurtulmak öyle çok kolay değildir. Üstelik kalabalık gelmişler nükteli cümlelerinden anladığım kadarıyla."

"Bize göre öyleydi diyelim... Dört araçla geldiler."

Forneus bir anda hayretler içinde kaldı: "Yok artık iyice abartmışlar. Maya dört araçlık bir Raptor gücünün saldırısından sağ kurtulabilmek çok zayıf bir ihtimaldir."  Sonra kısa bir an duraksadı, ses tonunda bu kez biraz tereddüt vardı: "Hepiniz iyisiniz değil mi, sesinin neşeli tonundan bu konuda bir sorun olmadığını varsaydım ama?"

Forneus'un sorduğu bu soruyla bir anda birkaç dakika öncesine döndüm, Richard'ı kaybettiğimiz o ana... Konuşamıyordum, boğazıma sanki bir şey düğümlenmişti. Canlı doğasında yaşanabilecek bütün olumsuzlukları sanki o birkaç saniyede yaşamıştım. Panik, korku, üzüntü, acı, çaresizlik, pişmanlık... Tam negatif duygular kokteyliydi kısaca...

"Maya iyi misin, korkutma beni?.." diye sordu Forneus bu kez endişeyle. Duraksamam onu şüpheye düşürmüştü.

"Yok yok herkes iyi merak etme." dedim kendimi toparlayarak. "Bazı terslikler oldu ama hallettik."

Forneus derin bir nefes aldı: "Ohh nihayet... Öyle sessiz kalınca bir an aklıma kötü şeyler geldi."

"Dediğim gibi herkes iyi." diyerek cevapladım onu. "Siz ne yaptınız bu arada? O hengamede sizinle hiç ilgilenemedim."

KADER YAZICIजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें