BÖLÜM 32

2.1K 242 41
                                    

Paldor'un bu sözüyle, tıpkı yüzünde sivilce çıkmış ergenler gibi panik içinde dikiz aynasına baktım. Haklıydı, gözlerim yemyeşil olmuştu ve resmen parlıyorlardı. Benimkilerle birlikte biraz arka planda iki çift göz daha vardı. Bunlar normal olanlardı, Matt ve Charles'ın gözleriydi ve şaşkınlıktan biyolojik sınırlarının son noktasını zorlayacak kadar açılmışlardı.

"Geçen sefer de böyle olmuştu." dedi Matt. "Yani Shila geldiği zaman."

Evet, Shila geçen sefer geldiğinde bunların olacağını söylemişti. Saf Coldor'lu yeteneklerinden biri de cisimleri düşünce gücüyle hareket ettirebilmekti. Biraz önce bana olan da buydu. Matt'e yapacağım şaka bir anda aklıma gelmişti ve bunun dört dörtlük olması için Charles'a 'Matt'i aşağıya at da gidelim.' dediğim anda kapının açılması ve arabanın da hareket edecekmiş gibi çalışması gerekiyordu. Bunu belki saniyenin binde biri kadar bir sürede aklımdan geçirmiştim ve gerçekleşmesi için bu süre yetmişti.

Shila... Doğrusu çok gizemli biriydi. Sahip olduğu gücün bilincindeydi ve duruşu, tavırları, bakışları, hareketleri, kıyafeti ve konuşmasıyla beni çok etkilemişti. Şu anda ne yapıyordu acaba, muhtemelen Coldor'daydı ve yapacak önemli işleri vardı.

Ve aklımdan bunu geçirdiğim anda yine tuhaf şeyler olmaya başlamıştı:

"Evet Maya, şu anda Coldor'dayım." dedi beynimin içinden bir ses. Bu sesi hemen tanımıştım, bu Shila'nın sesiydi. Hatta sadece sesini duymakla kalmıyordum, yavaş yavaş yine beynimin içinde görüntüsü de oluşmaya başlamıştı.

Tamamen yuvarlak hatların hakim olduğu bembeyaz ve büyükçe bir salondaydı. Bütün her şey beyaz renkte tasarlanmıştı, duvarlar, eşyalar... Sadece yapının bazı kıvrımları vurgulamak için çizgisel olarak ve gece mavisi renginde aydınlatmalar kullanılmıştı.

"Biz de bu güçlerini ne zaman kazanacağınla ilgili konuşuyorduk aramızda." diye ekledi. Sonra odada bulunan diğer iki kişiyi gösterdi: "Iope ve Liona'yı hatırlıyorsundur."

Bunlar önceki gün Richard'ların evine geldiklerinde Shila'nın yakınında duran dört korumadan ikisiydi. Çok güzel ve etkileyiciydiler. Fizikleri, kıyafetleri ve hareketlerini Shila'nınki kadar olmasa da son derece büyüleyici bulmuştum.

"Evet, tabii ki hatırlıyorum. Senin yanında bulunan korumalardan ikisiydi."

Shila hafifçe tebessüm etti. Iope ve Liona da ciddi görünüşlerine rağmen sanki belli belirsiz gülümsemişti.

"Doğru, ama bir konuda seni düzeltmem gerekiyor. Onlar benim korumam değil, yardımcılarım. Burada onlarla birlikte tüm gezegenlerde olup bitenleri birlikte takip edip değerlendiriyoruz. Hem zaten bizim korunmaya ihtiyacımız yok ki."

"Doğru ya sizler ölümsüzdünüz." dedim bunun üzerine.

"Korunmaya ihtiyacımız yok cümlesini o manada söylemedim. Evet, sonuçta doğal süreçte yaşlanmıyoruz ve ölmüyoruz. Belirli düzeydeki hücre deformasyonlarını da bünyemiz hızlı bir şekilde onarıyor. Yani yaralanmalar ya da kısmi uzuv kayıplarını falan... Ama tabii bunun da bir limiti var. Yani örneğin bombayla param parça olmuş bir beden onarılamıyor doğal olarak. Benim anlatmak istediğim; her hareketi veya düşünceyi hemen algılayabildiğimiz için, hiçbir canlının böyle bir şey yapmaya fırsatı olmuyor. Coldor'da böyle şeyler zaten olmaz, başka gezegenlerde olursa da daha düşünce aşamasında beynimiz otomatikman müdahale ediyor ve böyle bir şey yapmayı planlayan her kimse saniyeler içinde bırak plan yapmayı, adını bile hatırlayamaz hale geliyor."

"Bunu tahmin edebiliyorum." diye karşılık verdim anlattıklarına ve hemen arkasından kafama takılan bir konudan bahsettim: "Peki, biraz önce Iope ve Liona'yla birlikte gezegenleri kontrol ettiğinizi söylemiştin. Ben odada hiçbir teknolojik ekipman göremiyorum, yani bilgisayar, yanıp sönen ışıklar... Filmlerde falan görmeye alıştığımız komuta merkezlerine hiç benzemiyor orası."

KADER YAZICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin