22. ROMANTİK YEMEK TARİFİ

22 1 8
                                    

"Jin! Senin burada ne işin var?"

Gelmiş buraya, rezilliğime gülüyordu. Hoşuna gitmişti belli.

"Bu defa da çantanı unutmuşsun, kapını bile açık bırakmışsın. Yakında kendini de unutursun." Aptal kafam yüzünden benimle dalga geçiyordu şu an. Ama bu yanına kalmayacaktı elbette ki.

"Tamam şimdi git hadi." Diyip hiçbir şey olmamış gibi arkasından zorla iterek dışarı çıkardım.

Eve dönüp hızla hazırlandım. Duş alacak zamanım bile yoktu. Bu adam akşamdan kalma olduğu için ona bir karışım da hazırlamayı ihmal etmedim. Tam dışarı çıkacakken kolumdaki saate bakıp yarım saatin çoktan geçtiğini görünce aceleyle dışarı çıktım. Tahmin ettiğim gibi kapının önündeydi. Karşıdaki duvara yaslanmış elleri cebinde beni bekliyordu.

Dışarı çıkınca yaslandığı duvardan ayrılıp beni baştan aşağı süzdü. Sonra kendi üstüne baktı. Çünkü ikimiz de beyaz gömlek altına siyah pantolon giymiştik. Çift kıyafeti gibi... Gülerek yanına gidip elimdeki karışımı uzattım.

"Bu senin için, miden kötüdür şimdi." Tereddütle elimdekini aldı. Evirip çevirdi, kokladı. Sonra gözlerini kısıp konuştu.

"Beni zehirlemeye falan çalışmıyorsun değil mi?" Bu ne biçim teşekkür, daha onun için lütfedip değerli zamanımı harcayıp ona kendi ellerimle bir şeyler yapmışım beyefendinin dediğine bak!

"Ver şunu bana!" Diyip elinden alacakken beni durdurdu.

"Tamam sadece şaka yaptım, içeceğim."

"Şakadan anlamam ben tıpkı yemek yapmaktan anlamadığım gibi ama böyle şeylerden iyi anlarım. Hastanede senin gibilerle çok karşılaştım. İnanabiliyor musun sırf bunun için acile gelirlerdi? Ben de onlara bu karışımı yapardım. İlaç sanıp içiyorlardı." Ben anlatırken çoktan bitirmiş beni dinlediğini gördüm.

"Yani onları kandırdın." Bu adam bana sataşmadan duramayacaktı sanırım.

"En azından işe yarıyordu." Umursamayıp uzun parmaklarını parmaklarıma doladı.
Şu anda elimi mi tutmuştu o? Heyecanlanmamalıyım... Ama heyecanlanıyordum. Sakin kalmaya çalışıp asansöre binip aşağı indik.

"Çok güzelsin." Bunu söyleyip kahkahayla gülmesi normal miydi?

"Ama gülüyorsun?" Ne bu kadar komiğine gitmiş olabilirdi ki şimdi?

"Komik olan ne biliyor musun? O giydiğin topukluya rağmen benden yine de çok kısa olman." Kaşlarımı çattım. Kimse boyumla dalga geçemezdi.

"Yaa! Ölmek mi istiyorsun?!"

"Tamam sustum... Ayrıca sinirlenince daha çok güzel oluyorsun."

"Sen bu dünyaya beni sinirlendirmek için mi geldin acaba?"

"Bay Kim!" Soruma cevap veremeden sesin geldiği yöne döndük. Bu emlakçıydı, bize doğru geliyordu.

"Böyle olacağını tahmin etmiştim." Dedi kenetlenmiş ellerimize bakıp. Anında elimi kendime çektim. Daha önce yapmalıydım, hak etmişti.

"Her neyse sizi beraber gördüğüme göre o ev için size yeni bir kiracı bulabilirim."

O ev? Benim evim mi? Yani o ev Jin'in evi miydi? Aniden Jin'e dönüp derhal bir açıklama bekledim. O ise adama kaş göz yapıyordu.

"Senden bir açıklama bekliyorum." Dedim ciddiliğimi koruyarak. Jin yerine karşımızdaki adam beni cevapladı.

"Yani siz Bay Kim'in evine yerleşirseniz size yeni bir kiracı bulabilirim diyorum."

Dostali jste se na konec publikovaných kapitol.

⏰ Poslední aktualizace: Aug 08, 2023 ⏰

Přidej si tento příběh do své knihovny, abys byl/a informován/a o nových kapitolách!

The Soldier (Kim Seok Jin)Kde žijí příběhy. Začni objevovat