16. BİTMEYEN DERTLER

40 9 36
                                    


Medya: Bir adet Namjoon

Keyifli okumalar..

***

Hastaneye girdiğim gibi koşarak ameliyathaneye ilerledim. Namjoon ne kadar kötü durumda olduğumu görünce beni kendi geldiği araçla göndermişti. Kendisi de ambulansa binmişti.

Nihayet gelince çaresizce oturmuş bekleyen gruba baktım. Onlar da bana bakınca gözüm Taehyung'a kaydı. O da benim gibi çok kötü görünüyordu. Ağır adımlarla yanına gidip oturdum. Titreyen sesimle "Taehyung" diyebildim sadece. Yüzüme baktı ve bir şey demedi. Zaten bir şey demesine bile gerek yoktu ki. Gözlerimiz her şeyi anlatıyordu birbirine. Kollarını açıp bana sarılmasıyla tuttuğum gözyaşlarım hızla akmaya başladı. Ben de sarılınca bir süre öyle kaldık. İkimizin de sevdiği insan içeride ayrı ayrı ölüm kalım savaşı veriyordu ve bizim elimizden hiçbir şey gelmiyordu. Onlara bir şey olsaydı ne yapardık?

Benden ayrılınca onun da ağlamış olduğunu gördüm. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Belli ki uzun zamandır uyumamıştı. Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip zor da olsa konuşmaya karar verdim.

"Taehyung özür dilerim onu koruyamadım."

"Sakın öyle söyleme. Senin sayende buldum onu."

Cevap vermeyip yine ağlamaya başlamıştık ki ameliyathanenin kapısı açılınca hızla yerimizden kalkıp içeriden çıkan Do Hwan'a baktık. Ga Young'un ameliyatına girmişti sanırım. Do Hwan da beni baştan aşağı süzüp bir şey demeden Taehyung'a döndü. Hoş benim de onunla uğraşacak halim yoktu.

"O nasıl?" Taehyung'un titreyen sesiyle sorduğu soruya Do Hwan gülümseyerek cevap verdi.

"Durumu iyi merak etmeyin. Kurşun çok derine inmemiş. Uyanmasını bekleyeceğiz yine de." Taehyung sevinçten ne yapacağını şaşırıp Do Hwan'a sarıldı.

"Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim."

Taehyung'u sakinleşmesi için zorla oturttular. Do Hwan da bir şey demeden gitmişti zaten. Giderken de öfkeli bakışlarını bana göndermeden edememişti. Umursamamıştım. Ga Young şu an iyi olduğuna göre artık tek umursadığım Jin'in iyi olmasıydı.

Ga Young'u çıkarıp götürürlerken Taehyung da ona doğru koşmuştu. Peşinden de Jimin gitmişti. Onların arkasından bakıp çaresizce Jin'in güzel haberlerini beklemeye devam ettim. Bunları düşünürken de kapı tekrar açıldı ve hemşire hızla bize doğru koştu.

"Acil iki ünite 0 Rh + kana ihtiyaç var."

Yoongi hemen ayaklanıp "Ben veririm!" dedi.

Hemşire "Ama bir kişiye daha ihtiyacımız var." diyince herkes çaresizce birbirine baktı.

"Ben veririm!"

Hepimiz sesin geldiği yöne doğru bakınca Başhekim Oh'un aceleyle bize doğru geldiğini gördüm. İçimden sevincime engel olamamışken onlar çoktan kan vermeye gitmişti.

***

İki saat...

Tam iki
saat geçmişti ama hâlâ Jin'den bir haber yoktu. Ben umutlarımı iyice tüketirken bir tarafımda Namjoon diğer tarafımda Jungkook beni teselli etmeye çalışıyordu.

"Benim yüzümden... Benim yüzümden oldu. O sadece beni kurtarmaya gelmişti. Eğer gelmesey-"

"NOONA YETER!"

Yüksek sesin sahibi Jungkook dayanamamış en sonunda patlamıştı. Namjoon da ona sakin olmasını emrederken o tekrar konuştu ama bu defa sakince.

The Soldier (Kim Seok Jin)Where stories live. Discover now