14. BARIŞTIK MI

46 12 43
                                    


  isimyokaq23  ve  gelmeyisler  Bu bölüm size..

"Yaa demek böyle oldu. Onun böyle biri olduğunu hiç bilmiyordum."

Tüm her şeyi Ga Young'a anlatmıştım. Jin'e de anlatmak istemiştim ama zaten araları pek de iyi sayılmazdı. Benim yüzümden ona zarar gelsin istemezdim. Ben de susmayı tercih ettim.

"Evet anlattığım gibi işte."

"Kendine dikkat et arkadaşım. Ben de seni yalnız bırakmayacağım Do Hwan'a karşı." Gülümseyince ben de karşılık verip ellerini tuttum. Bu, güçlü olacağız anlamına geliyordu. Umarım güçlü oluruz.

"Neyse artık kalkıp hazırlanalım. Birazdan gelirler. Köydeki insanlar bizi bekliyor. Ah onları çok özlemişim. Gidip herkesi tek tek iyileştireceğim."

"Kim gelir? Anlamadım yalnız gitmeyecek miydik?"

"Ah benim saf arkadaşım. Başhekim Oh dedi ya yalnız gitmeyeceğimizi. Yani Taehyung ve diğerleri de geliyor, ortamın güvenliği için." Gözlerim kocaman açıldı ama konuşamadım. Yine dilimi yutmuşum galiba.

"Hem Seokjin de geliyor. Belki onunla yakınlaşırsınız."

"Yok öyle bir şey. Asla da olmayacak" diye haykırdım. "Ayrıca hâlâ onu affetmedim. Kolayca da affetmeyeceğim."

"Affetme tabii arkadaşım, ama dikkat et de aşık olduktan sonra yaptıklarına pişman olma. Doğru ya sen zaten aşık olmuşsun. Bana yalan söyleyebilirsin ama kendine söyleyemezsin. Yüzün kızarmış, kabul et işte." Gülmesini tutamadan alay ediyordu benimle.

"Yaa! O başka birini severken sence bu mümkün olabilir mi?" Sinirim eminim yüzümden okunuyordu. Neye bu kadar öfkeliydim ki anlayamıyordum. Belki de o tanımadığım kıza. Yani Jin'in hâlâ unutamadığı kıza. Çünkü kolyesi hâlâ boynundaydı.

"O öldü. Yakında tamamen unutur onu." Bu söylediğinin üzerine daha da bir şey söylemeyip sessiz kalmayı tercih ettim. Ama sadece kısa bir süre dayandım konuşmamaya.

"Neyse bu konuyu kapatalım. Hazırlıkları ben yaparım. Sen git müstakbel kocana süslen." Gözlerini büyütüp kocaman gülümseyerek çıktı odadan. Sonra tekrar dönüp teşekkür ederek aynı hızla tekrar gitti.

Bugün işim zordu gerçekten. Çünkü Do Hwan geliyordu ve işin kötü tarafı Jin de. Umarım belasız atlatırız bu günü diye düşünerek hazırlıklara başladım.

***

Geldiğimiz yer küçük bir köydü. Biraz ilerisi ormanlık ve daha kötüsü tam kuzey sınırında. Ben buraya gelmeden önce de ara ara gelip insanlara yardım ediyorlarmış. Gideceğimi duyunca ben de Ga Young kadar mutlu oldum. İnsanlara yardım edip onların yaralarını sarmayı seviyordum.

Vakit kaybetmeden getirdiğimiz malzemeleri bize ayrılan küçük bir odaya bıraktık. Sonra da dışarı çıkıp tek tek insanlarla ilgilenmeye başladık.

Biraz ileride yaşlı bir adam gördüm. Tek başına oturuyordu ama yüzü hiç iyi görünmüyordu. Hemen yanına doğru adımladım.

"Merhaba efendim, iyi misiniz? Yüzünüz solgun görünüyor."

"İyiyim ben gidip diğer hasta insanlarla ilgilen lütfen." İyiyim diyordu ama gözleri yardım et diye haykırıyordu.

"Onlarla ilgileniyoruz zaten. Bir şikayetiniz varsa bana söyleyebilirsiniz. Sizler için buradayız." Bir süre baktı yüzüme ve sonra konuşmak için dudaklarını araladı.

The Soldier (Kim Seok Jin)Where stories live. Discover now