10.SALDIRI

47 11 29
                                    

"Gece gece burada tek başına ne yapıyorsun?"

"Yalnız kalmak istiyorum. Git başımdan." Ma Ri başını kaldırmadan sinirle cevap verdi.

"Gidemem, birbirimize söz vermiştik hatırlarsan."

Biraz önce söylediklerini hatırlayınca başını daha da gömmüştü dizlerine.

"Kaldır başını sesin boğuk çıkıyor. Hem nasıl nefes alıyorsun sen uzun zamandır?"

Bu "söylediğin her şeyi duydum" demek miydi? Ama ne zaman geldi ki buraya, ben neden fark etmedim? Neden her gün rezil oluyorum ben? Aman boşver hem haketti o da.

"Ne sözü vermiştik?" dedi boğuk sesiyle. Biraz önce söylediği halde şimdi bilmezlikten gelerek.

Seokjin "Nasıl unutursun, hani biri küserse diğeri barışacaktı ya?" dedi. "Ama ben barışmak istemiyorum" diye cevaplayıo omuz silkti ve başını kaldırdı. "Ma Ri ne desen haklısın ben çok özür dilerim birden ne yaptığımı bilemedim."

"Çok fevri davranıyorsun Seokjin. Başkalarının kalbini de bu kadar çabuk kırıyor musun?" Elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ama durmuyordu bir türlü. "Önce ağlama" diyip elini kaldırıp Ma Ri'nin gözyaşlarını sildi Seokjin. Bu kadar yakınlıktan Ma Ri'nin dikkati dağılmıştı ve ağlaması durmuştu.

"Ma Ri kendimi kaybettim ne yaptığımın inan farkında değildim. Çünkü o kolye benim için çok değerliydi. Gerçekten çok özür dilerim. Lütfen affet ve bu son olsun. Bir daha aramızda tartışmaya ya da kavgaya izin vermeyelim."

"Bu son mu olacak?" dedi masum bir yüz ifadesiyle. Seokjin de başını olumlu anlamda sallayınca Ma Ri yumuşamıştı. "Tamam bu son olduğu için özrünü kabul ediyorum. Hem zaten bugün yeterince doluydum. Sen bardağı taşıran son damla oldun. Yani tamamen senin hatan değildi."

"Ben tekrardan özür dilerim. Zaten yeterince derdin varmış."

"Unuttum gitti" derken birbirlerine de içtenlikle gülümsediler.

"Ma Ri ajumma kim? Onu çok özlediğinden bahsediyordun" Seokjin  meraklı gözlerle ona bakıp sorunca Ma Ri bu ani soruyla şaşırmıştı.

Ajummaya kadar duymuş kesinlikle ondan nefret ediyorum dediğimi de duymuştur. Sadece bu kadarla da kalsa, ağzıma geleni söyledim. Sinsi yılan ne ara geldiyse yanıma.

Evimdeki yardımcımızdı. Yani buraya gelmeden önceki evimde. Tabii annem dediğim şahıs onu tehdit edip benden uzaklaştırdı."

"Annem dediğim şahıs mı? ...Ma Ri eğer anlatmak istersen anlatabilirsin."

"Anlatacak bir şey yok ki. Sadece annemle başından beri tartışırız. Babamla da hep tartışırlardı. En sonunda on yıl kadar önce ikisi de dayanamayıp boşandılar. Annem gibi birine tahammül etmek çok zor gerçekten. Bu yüzden yanında kalamadım. O patlama haberiyle birden buraya gelme isteği doğdu içime. Şimdi de ondan daha çok sevdiğim ajummayı benden uzaklaştırdı."

Ma Ri'nin bu anlattıklarının üzerine bir süre sessiz kaldılar. Ama bu sessizlik çok da uzun sürmedi.

"Yaşadıkların kolay değil ama sanırım yapabileceğim bir şey yok. Bu yüzden o ajumma kadar olamasam da sana iyi bakacağım." Ma Ri Seokjin'in bu söylediklerinin üzerine gülmeden edemedi. Sonunda Seokjin de Ma Ri'ye katılıp beraber uzun süre konuşmadan sadece güldüler. Bir müddet sonra Seokjin ciddi bir tavır alarak konuştu.

"Cidden benim hakkımda böyle mi düşünüyorsun?" Diye sordu. "Sanırım ne dersem bunun üstünü kapatamam. Bu yüzden gerçekleri söyleyeceğim. Evet biraz önceye kadar gerçekten böyle düşünüyordum. Yalan yok. Hatta, emin değilim ama hâlâ fikrim değişmedi sana karşı." Ma Ri tedirgince söylüyordu bu sözlerini.

The Soldier (Kim Seok Jin)Where stories live. Discover now