Pamir yüzüne aldığı darbeyle sendeleyip arkasında kalan bahçe kapısına tutunarak düşmekten kurtulurken hızla Barlas'ın önüne geçtim. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

"Karışma!" dedi gürleyerek. Yeniden Pamir'e ulaşacak gibi görünürken onu hızla geri ittim. "Evimin önünde ona dokunamazsın. Seni şikayet ederim!"

Blöftü. Pamir'e haddini bildirmişken bunu yapacak değildim. İkisine de kızgındım. İkisinden de nefret ediyordum. Ama en büyük nefretim Barlas'aydı. Ne yapsam içim soğumazdı.

Az önce Pamir'den duyduğum şey kalbimi paramparça etmişti. Kalbim Barlas'a ait değildi ama ona ait küller taşıyordu. Buydu işte beni darmaduman eden. Hala ona ait parçalar vardı bende. Yaptığı şeye rağmen...

"Ne duruyorsun?" Polisi aramayacağımın o da farkındaydı. Buna rağmen inadıma yapar gibi beni teşvik etmeye çalıştı. "Hadi ara!"

"Defol buradan!" dedim yolu işaret ederek. Onunla ilk karşılaştığımdan beri ilk defa ona böyle öfkeyle yaklaşıyor, bağırıyordum. Duyduğum gerçek, saniyeler geçtikçe daha çok canımı yakıyordu. Onun gözlerine bakmak her zaman zor geliyordu. Şimdi ise bunu çok kolay yapıyordum.

Üç beş saniye, sadece gözlerin iletişim kurduğu zamanla doldu. O kısacık anda çok şey demiştik birbirimize. Ben nefretimi, o hırsını belli etmişti. 

"Onu koruma!" dedi sitem eder gibi. Memnuniyetsiz bir hali vardı. Kızgın, mutsuz, yorgun... daha bir çok duyguyu gözlerine hapsetmiş bir şekilde bana bakıyordu.

Biran sonra bakışları arkamda kalan Pamir'e kaydı. Başımı arkaya çevirip ona baktım. Barlas sert vurduğu için burnu kanar zannediyordum ama öyle bir şey olmamıştı. Eğer sokak lambası beni yanıltmıyorsa sadece yüzünün belli bir kısmının kızardığını görüyordum. 

"Öykü eve gir!" dedi gözleri Barlas'ın üzerindeyken. O da kızgın görünüyordu ama Barlas'a saldırmadı. Belki de bunun için önce benim gitmemi bekliyordu

"Hayır!" diyerek itiraz ettim. Birbirlerine zarar vereceklerini bilirken nasıl eve girerdim? Ne zaman yapmıştım ki bunu? Gidemezdim. Kalıp kavgalarına engel olacaktım.

"Sana zarar vermesini istemiyorum!" deyince Barlas'a çevirdim bakışlarımı. Yüzü biran da bozulmuştu. Birinden bana zarar vereceğini duymak gerçekle yüzleşmesine neden olmuştu sanırım. Bana zaten zararı yıllar önce vermişti. Karşısında yeni Öykü varken bir kez daha bunu yapabilir miydi? Üstelik Pamir'in dediği anlamda. 

Bana işkence ettiği doğruydu ama bunu bir daha yapmayacağını ikimiz de iyi biliyorduk. Bilmeyen tek kişi Pamir'di. Çünkü Barlas'ın bu konuda ne kadar pişman olduğunu bilmiyordu.

"Ben de kavga etmenizi istemiyorum!" dedim gözlerim hala Barlas'ın üzerindeyken. Onun da bana kaydığı esnada Pamir kolumdan tutup beni yanına çekti. "Kavga etmeyeceğiz. Eğer Karaman sakin olabilirse konuşacağız."

Gerçekten de sadece konuşmak istiyor gibi görünüyordu. Az önce Barlas'tan dayak yemişti ama umurunda değil gibi davranıyordu. Bir erkek böyle bir yumruğu gururuna yediremezdi. Öyleyse neden Barlas'a karşılık vermemişti. Başka bir şey mi düşünüyordu yoksa?

"Hiçbir yere gitmem." diyerek diretince Barlas'ın bıyık altından güldüğünü gördüm. "Bu kadar korkma. Onu öldürmeyeceğim."

Ona karşılık vermediği için çok kolay alt edebileceğini düşünüyor olabilirdi ama Pamir'i hiç tanımıyordu. Onun aklından geçenleri tahmin bile edemezdi. Bunu ben bile tahmin edemiyordum.

Pamir gayet sakin görünürken küçük bir gülümseme sergiledi. "Zaten o cesaret sende yok." Ne yapıyordu, onu katil olmaya mı teşvik ediyordu. "Daha önce birini öldürdün mü?" dedi dalga geçer gibi. Anlaşılan Barlas hakkında epey bir bilgiye sahipti. Onun katil olmadığını bilecek kadar araştırmış olmalıydı. Soruyu da zaten bu sebepten ötürü alay edercesine sormuştu.

ÇETEWhere stories live. Discover now