9

381 17 3
                                    

Mem Ararat - Xaçirêk

🧭

Dicle nişan yalanına bir yalan daha eklemek zorunda kaldı. "Siz ne diyorsunuz Feridun Bey? Nişanın yalan olduğunu da nerden çıkardınız?"

Feridun istihza dolu gülüşünü sergiledi. Dicle'nin yalan söylemede pek de başarılı olmadığını şu an anlıyordu. "Bu elimdeki kıytırık yüzük sahte. Onu geçtim biz kuyumculuk işiyle de uğraşıyoruz. Hatta size şöyle göstereyim." Dedikten sonra mutfak çekmecesinden bulduğu kalın bıçağın ters tarafıyla tezgâha koyduğu yüzüğe hızla vurdu. Ortadan ikiye ayrılan yüzüğü parçaları etrafa yayıldı. Feridun elindeki bıçağı geri yerine koydu. "Görüyorsunuz değil mi Dicle Hanım, bu yüzük sahte. Nişanlınız da size sahte yüzük almayacağına göre ki öyle birinin varlığından şüpheliyim bu nişan olayı tamamen fiyasko."

Dicle ne diyeceğini bilmiyordu. Yüzünün almış olduğu ifade saf utançtan başka bir şey değildi. Feridun onun yalanını yakalamış üstüne üstlük ispatını da yapmıştı.

"Fırat zeki adamdır bu nişan olayını nasıl yuttu anlamadım büyük ihtimal size olan aşkı o kadar kör ki yalanınıza inanmış."

"Ona söyleyecek misiniz?" Dicle'nin de en çok korktuğu şey buydu. Fırat'ın ona yalan söylediğini öğrenirse sonucunun nasıl olacağını kestiremiyordu.

Feridun gözüne kestirdiği kurabiyelerden bir tane ağzına atarken kahve kupasını eline alıp içti. Şekersiz kahveyi içtiğini anlayınca yüzünü buruşturup diğer kupaya yöneldi. "Öncellikle elinize sağlık kurabiyeler çok güzel olmuş," diyerek aşırı umursamaz tavır sergiledi. "Fırat'a söylememi istemiyorsanız elbette söylemem. Siz benim için önemli bir kadınsınız."

Feridun, yalandan nişan olayını Fırat'a söyleyecek kadar aptal değildi. Eğer kuzeninin kulağına gidecek olursa asla kadının peşini bırakmazdı. İlla kendisine eş yapardı Dicle'yi. Feridun bu hataya düşemezdi.

"Gerçekten bunu yapar mısınız?"

"Neden olmasın? Ne kadar bizi kandırmaya çalışsanız da siz istemediğiniz sürece ben ağzımdan en ufak harf bile çıkarmam."

Genç kadının nasıl da tedirgin olduğunu gördü Feridun. Kuzeniyle arasında kesinlikle çekim vardı. Fırat'ın tek taraflı sevda yaşadığını düşünse de Dicle'nin gönlünün olduğunu fark etti. İçindeki kıskançlık duygusu kabarırken ikinci defa ilk önce kendisinin değil de kuzeninin tercih edilmesine gıpta etti.

Feridun diğer kupayı da Dicle'ye uzattı. "Bu olayı hiç yaşanmamış sayalım ve kahvelerimizi içelim. Bir de sizin elinizin değdiği leziz kurabiyeleri yiyelim."

Dicle yalanının yakalanmasına rağmen karşı taraftan böyle bir tepki beklemediği için şaşırmıştı. Feridun'un rahat tavırlar sergilemesi işkillendirmişti onu. Uzatılan kupayı eline alıp dumanı tüten kahveden yudum aldı. Kurabiyeden de bir tane alarak yarısını ısırdı.

"İşinizden memnun musunuz Dicle Hanım? İshak bana tüm öğrencilerin sizi çok sevdiğini söyledi."

"Evet, çok memnunum. Öğrencilerimi de çok seviyorum, onların da beni sevmesi için elimden geleni yapıyorum."

Öğrencilerinden bahsederken gözleri parlayan kadını izlemek fazlasıyla zevkliydi Feridun için. Bu kadını doyasıya izlemek her defasında farklı duygular uyandırıyordu. Genç kadının topuzundan çıkan kıvırcık tutam gözünün önüne gelirken Feridun kıvrak refleksiyle Dicle'den önce davranarak kulağının arkasına sıkıştırdı.

Yeşil hareler, Feridun'a bakarken artık sohbetin bitirilmesi gerektiğine karar verdi. Boğazını temizleyerek, "Ben uyuyacağım Feridun Bey. Malum yarın okul var, öğrencilerimin karşısına bitik ve uykulu bir öğretmen olarak çıkmak istemiyorum." Dedi.

MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora