3

585 25 0
                                    


''Siz,'' diyebildi Dicle. Dün karşılıklı reyhani oynadığı adam şimdi karşısındaydı. Bu bir tesadüf olabilir miydi?

Fırat, genç kadınla arasındaki sessizliği bozdu. Öte yandan istemeyerek gözlerini kaçırdı. O gözlerden nasıl kaçılabilirdi ki? Genç adam yeğenini gösterdi, ''Ben Berze'nin amcasıyım. Onun hakkında bilgi alacaktım. Derslerde inşallah yaramazlık yapmıyordur.'' Diyerek gülümsemeye çalıştı.

Dicle bir adama bir de küçük kıza baktı. Bir anda o kızın genç adamın evladı olduğunu düşündü ve içi kasıldı. Vücudunun saçma tepkisine kaşlarını çatarak cevap verirken elini uzatıp küçük kızın saçlarını okşadı.

''Ne yazık ki ben bu küçük hanımın dersine girmiyorum. Bu okula yeni atandım, birkaç güne bu sınıf benim yönetimim altına girecek. O zaman gözlemlerime dayanarak size Berze'nin durumunu izah ederim.'' Diye açıklamada bulundu Dicle. Genç adamın ağzına düşercesine kendisine bakmasıyla alt dudağını dişledi endişeyle.

Fırat, genç kadının konuşmasıyla mest oluyordu. Hayatında bu denli güzel konuşan birini daha önce görmemişti. Ağır ağır yutkundu. ''Yeni mi atandınız? O yüzden sizi tanıyamadım.'' Diye çıkarımda bulundu genç adam.

Dicle ustalıkla tek kaşını kaldırdı. ''Buradaki tüm öğretmenleri tanıyor musunuz?'' Bu bir sorudan ziyade nabız yoklamaktı. Genç adamın sadece kendisine mi böyle baktığını öğrenmek istiyordu. Aksi takdirde herkese mavi boncuk dağıtan birini etrafında görmek istemiyordu.

Fırat ise rahat bir tavırla, ''Hayır, sadece Berze için muhatap olduğum öğretmenlerini tanırım.'' Dedi. O an genç kadının ne zaman tuttuğunu bilmediği nefesi usulca verirken yakalarken gülmemek için yanağının içini ısırdı Fırat. Reyhaniden sonra aralarındaki çekimi görmezden gelemezdi ki karşısındaki kadın kör birinin bile gözlerini açtırıp kendisine hayran ederdi.

''Anladım.'' Diyebildi sadece Dicle.

''Öğretmenim ben sizi bir yerden tanımıyorum ama çıkaramadım,'' diyen küçük kız kıstığı gözlerinin ardından Dicle'ye bakıyordu. Sonra ise aklına gelenle aydınlanarak, ''Siz, dün amcamla birlikte tarihi konakta reyhani oynayan kadın değil misiniz?'' diye sordu.

Dicle'nin küçük kızın hafızası karşısında dili tutulmuştu. Keskin bir hafızası vardı Berze'nin. Fırat, genç kadının yüzünün al al olmasına karşılık hafifçe öksürdü. ''Amcam sen sınıfına git zaten şimdi öğretmeniniz gelir. Ben seni okul çıkışında almaya geleceğim tamam mı?''

Berze usul usul başını salladı. ''Tamam amca, seni öpeyim bi.'' Derken işaret parmağını üst üste kırıp öne arkaya hızlıca hareket ettirdi. Bu demek oluyor ki amcasının ona doğru eğilmesini istiyordu. Amcası ise küçük kıza istediğini vererek dizlerinin üzerine çöktü. Ah bu kadınlar sürekli kendisini dizlerinin üzerinde çöktürmesini ne de iyi biliyordu.

Berze, Fırat'ın yanağından öperken kulağına doğru eğildi. ''Sınıftaki kızlar sana dikkatlice bakıyordu ve şimdi seni öptüm diye beni düşman belleyecekler. Bir de bu öpücüğün diğer sebebi ise amcacığım yeni öğretmenimin kıskanması içindi. Ve galiba başardım.'' Diyerek geri geri yürüdü ve amcasına gülerek koşar adımlarla sınıfına ilerledi.

Fırat hep söylemeye devam edecekti. Kendi yeğeninin tilki aklından korkulurdu.

''Sizi çok seviyor,'' diyen genç kadına döndü. Bakışları arkadaşlarıyla konuşan Berze'nin üzerindeydi.

''Ben de onu çok seviyorum ama size bir tavsiye vereyim çok cadıdır. Ona göre şimdiden gardınızı alın.''

Dicle'nin dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. ''Tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.''

MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)Место, где живут истории. Откройте их для себя