7

495 20 0
                                    

''Senin burada ne işin var? Yoksa bizi mi takip ettin?'' Fırat tükürürcesine sorduğu soruyla ellerini yumruk haline getirmişti.

''Evim burada dostum o yüzden geldim.'' Feridun'un rahatlığı Fırat'a batmıştı.

''Senin bu taraflarda evin yok yalan söyleme bana sakın.''

''O güzeller güzeli öğretmeni yanında götürdükten sonra neden bu kadının komşusu olmadığımı sorguladım ve hemen buradan bir ev satın aldım. Ağayız sonuçta birikim yapmam gerek.'' İstihzayla dolu cümleler Fırat'ın kırılma noktasıydı. Olduğu yerden koşarak bir zamanlar dostu edindiği adamın yakasında yapıştı. Burun buruna gelen iki adamın hareleri koyulaşmıştı.

''Ondan uzak duracaksın. Buradan da defolup gideceksin. Anladın mı beni?''

''Gitmezsem ne olur Fırat Ağa?''

Fırat, Feridun'un yakalarını daha sıkı tuttu. ''Seni Mardin'in dibine gömerim, Erdahan aşireti senin ölünü dahi bulamaz.''

''Ov çok korktum,'' diyerek kahkaha attı Feridun. ''Sen güzelden anlıyorsun Fırat. Kadının kokusunu aldığın gibi hemen vurulmuşsun ona.''

Bardağı taşıran son damlayla Fırat daha fazla dayanamayarak sert yumruğunu karşısındaki adamın suratına savurdu. Aldığı darbeden ötürü sendeleyen Feridun dengesini sağlamaya çalışırken Fırat onun nefes dahi almasına izin vermeden yumruklarını savurmaya devam etti. Yere düşen Feridun'un üzerine çıktı.

''Seni öldürürüm. Benden bir kadını avına düşürdün ikinciye müsaade etmem.''

Ağzı kanla dolan Feridun iflah olmayarak gülmeye devam etti. ''Benim hoşuma giden kadınları elinle koymuş gibi bulup karşıma çıkarırsan sonuçlarına da katlanacaksın.''

''Bak elimde kalacaksın Feridun, beni hiddetlendirme annem bile kurtaramaz seni elimden.''

''Ne oluyor burada?'' İki adamın dışında gelen yabancı sesle Fırat arkasına döndü. Pijama takımıyla dışarıya çıkan Dicle hayret açtığı gözlerini kana susamışçasına kavga eden adamlara bakıyordu.

Fırat, Dicle'nin sorusuyla dövdüğü adamın üzerinden kalktı. Parmak boğumları attığı yumruklardan dolayı kan revan olup soyulmuştu. Feridun yerden destek alarak ayaklanmaya çalıştı. Yüzüne darbe aldığından ötürü başı dönüyordu.

''Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Burada yaşayan insanlara kavgalarınızın sesinden dolayı rahatsızlık veriyorsunuz hadi onu geçtim kendinize neden zarar veriyorsunuz?'' Dicle içi yana yana Fırat'ın elindeki yaraya bakıyordu. Adamın kendisine verdiği zarardan ötürü kendi içinde ona kızdı.

Fırat, Dicle'nin kırık bakışlarından kurtulmak ister gibi bakışlarını başka yöne çevirdi ve Feridun'la göz göze geldi. Onunla işi daha bitmemişti. İşaret parmağını ona doğru salladı. ''Bir daha seni bırak bu mahallede görmeyi Dicle'nin yakınında dahi görmeyeceğim.''

''Bu da ne demek oluyor Fırat Bey?'' Dicle hala sorduğu sorunun cevabını alamamıştı. Ne Fırat ne de Feridun onu cevaplıyordu.

''Bu it senin evinin yakınlarında kendine ev tutmuş. Sırf seninle iletişim kurmak için. Ama ben buna izin vermem, eğer sana yakınlaşacak olursa o evi de kendisiyle birlikte başına yıkarım.''

''Elinden geleni ardına koyma ağam.'' Bitkin halinden asla ödün vermeyen Feridun kuzenine karşı gelmekten kendini alıkoyamıyordu.

Dicle duydukları karşısında şaşkına uğradı. Feridun Bey'in kendisine bakışlarını ve tavrından haz etmezken bir de onun için oturduğu mahalleden ev tutmuştu. Bu adamdan korkmaya başlamıştı şimdiden.

MEZOPOTAMYA'NIN ÇÖKÜŞÜ (TÖRE)Where stories live. Discover now