Tatsız olay

358 45 35
                                    

Yaklaşık 20 sene öncesi

"Bu çocuğun ne sorun var Robert, okumayı bile henüz sökemedi."

"Maryse, o daha 5 yaşında. Ondan çok fazla şey bekliyorsun."

"Kız kardeşimin oğlu 4 yaşında söktü okumayı. Biz neyi yanlış yapıyoruz o zaman? Alec anca oyuncakları ile oynasın, boyama yapsın. Bunlar onun dikkatini dağıtıyor. Sana dedim, özel derslerini arttırmamız lazım. Günde 3 saat yeterli gelmiyor olmalı."

Robert derin bir iç çekmişti.

"O daha çocuk."

"Büyümekte olan bir çocuk. Birinci sınıfa başladığı zaman okumayı bilecek olması ona çok büyük artı kazandıracak. Herkes ona dahi gözüyle bakacak."

"Bu o kadar da büyük bir şey degil."

"Benim için öyle."

Maryse bunu dediği sırada arkadaki kapı açılmıştı.

"Anne, baba..."

"Senin kapı çalma huyuna ne oldu? Sana defalarca kapıyı çalmanı söylüyorum."

Alec iri gözleriyle annesine bakıp kapıyı kendine çekerek dışarıya çıktı ve sonrasında kapıyı birkaç kez tıklattı.

"Gelebilir miyim?"

"Gelebilirsin oğlum." Demişti Robert karısına bakarak. Bazen karısının içine otorite canavarı kaçıyordu.

Alec içeriye girdikten sonra birkaç adımla annesine yaklaştı.

"Anne, baba... şey... az önce yanlışlıkla su içtiğim bardağı kırdım." Deyip ellerini arkada bağladı Alec.

"Nasıl becerdin bunu?" Demişti Maryse sinirle konuşup.

"Elimden kaydı."

"Dikkatsiz olduğun için oluyor tüm bunlar. E harfini ters yazıyorsun, d ve b harfini karıştırıyorsun. Yapabildiğin bir şey var mı senin?"

"Ellerin neden arkada oğlum senin?"

Alec bir şey demediğinde Robert Alec'in yanına gitti ve yere çöktü.

"Bana ellerini göster."

Alec korka korka ellerini göstermişti.

"Özür dilerim, annem kızmasın diye kırık parçaları toplarken oldu. Ama kan bulaşan yerleri sileceğim, söz veriyorum."

Robert oğlunun kesilmiş ellerine, daha sonrasında da Maryse'e bakmıştı.

"Onu hastaneye götürelim. İçinde cam parçaları kalmış olabilir."

"Oğlunu düşünmek şimdi mi aklına geldi Maryse?"

....

Alec bir an yatağından sıçrayarak kalkmıştı. Birkaç gündür sürekli geçmiş ile alakalı anılarını görüyordu rüyasında.

Bir süre öylece ellerine bakmıştı. Acı eşiği her zaman yüksek olmuştu, bu yüzden küçükken bile cam parçaları ellerini çok fazla acıtmamıştı.

Fiziksel acı onun için hiçbir şey değildi. Aslında küçükken bir ara canı cidden acıyor mu görmek için elini yanan ateşe tutmaya çalışmış, hizmetçi kadının onu fark etmesi ile de büyük bir yaralanmanın eşiğinden dönülmüştü.

Kolay kolay ağlamazdı, acıma duygusunun olduğunu da sanmıyordu. Aslında çoğu insanın kendisini acınacak hale düşürdüğünü savunur ve bu yüzden onlara acıma göstermek saçmalık gibi gelirdi.

Karanlık Sırlar Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon