Kahven buz kesti

414 50 83
                                    

Alec Magnus'un ofisine geldiğinden beri ortamda garip bir hava olduğunun farkındaydı.

Magnus dün gece hiç yaşanmamış gibi davranıyordu, Alec ise ona ayak uydurma kararı almıştı.

Ayrıca Magnus'un telefondayken söylediği şeyden de bir şey anlamamıştı. Para olayı ile neyi kastediyordu?

Ona sormak istiyordu ama Magnus her zamankinden daha ciddi ve işkolik gözüktüğü için onu  bölmek istememişti.

Ya da şu an onunla yüzleşecek kafada değildi. Nedense Magnus'un konuşma şeklinden bir sorun olduğunu anlamıştı. Geçmişte bir şeyler yaşandığı barizdi ama Alec hatırlayamıyordu.

"Kahven buz kesti."

Alec beklemediği sesle kafasını kaldırıp Magnus'a bakmıştı.

"Ha?"

"Kahven diyorum, iki saattir içmedin. Soğuk kahve seviyorsan ayrı mesele tabii."

"Ah, unutmuşum." Deyip kahveden bir yudum aldı ama sonra yüzünü buruşturdu Alec. "Evet soğumuş."

"Bedenin burada ama kafan dün gecede kalmış gibi. Sormak istediğin bir şey varsa sormalısın."

"Sadece... daha öncesinde ne yaşandığını bilmek istiyorum."

"1000 dolar yeterince yardımcı olmadı mı sana?" Deyip kalemin kapadığını ağzıyla açıp defterine bir şeyler yazmaya başlamıştı Magnus. "Hay aksi, oysa iyi bir gecenin bedeli olacak kadar iyi bir tutardı."

"Ne demeye çalışıyorsun, açık konuş."

"Daha nasıl açık konuşayım Alec? Söyle bir düşün bakayım, benimle daha önceden yatmışsın ve işin içinde 1000 dolar var. FBI ajanlığını kullanıp bunlar arasında bağlantı kurabilirsin bence."

Alec zihninde canlanan görüntü ile bir an buz kesmişti.

"Seninle yatıp sana para mı bıraktım?" deyip eliyle alnını ovdu Alec.

"Bak, demek ki düşününce bulabiliyormuşsun."

"Ne zaman oldu bu?"

"Yaklaşık 8 ay önce."

"Bir saniye, o hayvan ben miydim?" Dediğinde Magnus gülmeden edememişti

"Olmadığını iddia edebilir misin?"

Alec'in şu an buna karşı bir savunması yoktu.

"Seninle yaptığımı hatırlamıyorum bile."

"Evet çünkü çok sarhoştun. Sabah uyandığım zaman da masada 1000 dolar vardı ve sen gitmiştin."

"Büyük ihtimalle seni erkek bir fahişe sanmışımdır " demişti Alec çok normal bir savunma yapar gibi konuşup.

"Özür dilerim ya, uyandırmadan kaçar gibi gittiğin için fahişe olmadığımı anlayamadın tabii. En azından dün fahişe olmadığımın farkına varmışsındır."

"Magnus ben... kusura bakma o gün için. Cidden hatırlamıyorum ve... yaptığım şeyin de bir izahı yok biliyorum. Her zamn benzer şeyler yapıyorum. Sabah kalktığımda ucuz bir otelde ya da bar odasında birisiyle düşüp kalkmış oluyorum. Zihnim de bulanıklaşıyor. Ama sen hatırlamışsın."

"Ben ayıktım çünkü."

"Bu zamana kadar tek kelime etmedin ama."

"Çünkü aramızdaki ilişkiyi tuhaf bir boyuta çıkarmak istemedim. Dün gece yaşanmış olmasa söylememeye de devam ederdim."

"O zaman dün gece bir nevi intikam mıydı senin için?" Alec bun sorduğunda Magnus yüzünü kaldırıp doğrudan Alec'e bakmıştı.

"Evet öyleydi. Sabah sehpanda parayla uyanmaman da benim insafıma denk geldiğin içindi. Bir dahakine bunu yapacak olursan karşında bir insan olduğunu aklında tutarsan senin için iyi olur."

"Az önce özür diledim zaten, yetmez mi?"

"Biraz zorlasak olayı benim hatam olarak tanımlarsın sen." Deyip masada duran kulaklıklarını eline aldı Magnus. Sonrasında kulağına takıp önündeki kayıtları incelemeye başladı.

Alec bunun anlamının seni duymak istemiyorum olduğunu anlamıştı. Aslında dün geceyi yaşarken çok farklı şeyler hissetmişti. Garip bir haz, istek ve arzu vardı içinde.

Çoğu zaman sarhoşken yattığı kişileri hatırlamaz, hatırlasa bile az çok hatırlardı. Ama dün gece kafasında çok netti ve çok da canlıydı.

Üstelik dün annesi ile tartıştığı için fazladan içmişti.

Bir süre önündeki hiçbir şeye odaklanamadı Alec. Magnus ise pür dikkat işi ile ilgileniyor gibiydi. Bunu nasıl başardığını merak etmişti Alec.

Yalan yoktu. Birçok kez iş yerinde çalıştığı kişilerle ilişkiye girmişti Alec ama her zaman profesyonel kalmayı başarmıştı. Bu acemilik başına ilk kez geliyordu.

Belki de ilk kez kendinden düşük rütbede bir insanla yatıp üstüne de haksız çıkan kendisi olduğunu için böyle hissediyordu.

Alec düşününce bunu da pek mantıklı bulmamıştı. Ayrıca Magnus'a düşük rütbeli birisi olarak bakması da saçmaydı çünkü FBI ajanı olmasa bile onlar gibi düşünüp onlar kadar iyi sezinleyebiliyordu. Duygusal bir yönü vardı ama kararlı bir duruşa sahipti.

"Bir şeyler yiyelim mi?"

Magnus kulaklık yüzünden onu duymadığı için Alec elini havada salladı ve Magnus kulaklığı indirdi.

"Ne?"

"Bir şeyler diyorum, yiyelim mi?"

"Ben aç değilim."

"Dün gece çok mu yedin?"

Alec bunu bir anlık arsızlıkla söyleyip anında pişman olmuştu. Tam bir şey diyecekken Magnus konuşmaya daldı.

"Erken uyanıp güzelce sabah kahvaltımı yaptım. Ama sen geç uyanmış gibisin. Sanırım dün gece yorulan tarafın kim olduğu aşikar."

Alec bir an şok yaşamış ama sonrasında gülmüştü. Bazı intikamlar tatlıdır, buna bir şey diyemezdi.

"Yine de bir şeyler yiyelim, tabii yürüyebiliyorsan."

Alec bunu dediğinde Magnus hafifçe gülümsemişti.

"İlk seferinde de rahat rahat yürümüştüm. Bıraktığın 1000 dolar cebimde biraz ağırlık yaptı sadece."

Alec onunla laf dalaşına girmemesi gerektiğini düşünmüştü o an.

"Ah ama merak etme, bağışladığım kurum o parayla oldukça iyi şeyler yapmıştır. En azından dünyaya bir yararın dokundu, sevinmelisin."

"Yemek diyorduk."

"Laflarım karnını doyurmuştur diye düşünmüştüm." Deyip ayaklandı Magnus. Sonrasında yanda duran telefonunu aldı. "Yarım saatlik bir mola verebiliriz."

Alec de yanda duran ceketini almıştı hızlıca. Kapıdan çıkmadan önce de Magnus'u koluyla durdurdu.

"Gerçekten üzgünüm."

"O zaman üzgünmüş gibi davran çünkü ben karşımda kibir abidesi bir adam görüyorum."

Magnus kapıyı açıp Alec'in kolunu iterek dışarıya çıkmıştı.

Alec bir kediyi kızdırdığını hissediyordu. Yüzü gözü tırnak iziyle dolana kadar da onun sinirinin geçmesini beklemek zorundaydı.

....

Ale sen hak ediyon

Karanlık Sırlar Onde as histórias ganham vida. Descobre agora