"Neden karşıma çıkmadın?"

"Gerek yoktu. Gördüklerim bana yetti de arttı." Arya, titreyen parmaklarıyla alnını sıvazlarken "Neden geldin?" diye sordu. "Neden şimdi? Koskoca 24 senen varken gelecek bu günü mü buldun?"

"Arkadaşın, Selim... Bana evleneceğini söyledi. Beni görmeye geldiğini ama ne konuştuğumuzu bilmediğini söyledi. Hiçbir şey konuşmadığımızdan haberi yok anlaşılan."

"Hâlâ soruma bir cevap alamadım."

"Seni merak ettim," dedi kadın mavi gözlerini Arya'nın gözlerine dikerken. Adeta onun gençlik fotoğraflarından fırlamış gibiydi. Ancak bakışları, duruşları... Birbirlerine yüz olarak benziyor olsalar da yan yana geldiklerinde ve ikisi de konuşmaya başladığında kimsenin onları benzetemeyeceği kadar farklıydılar.

"Etmeseydin," dedi Arya acımasızca.

"Görmek istedim."

"İstemeseydin," diyerek sözlerine devam etti Arya. Ağlamamak adına çenesini sıkıyordu. Hayatının en güzel gününü hiç böyle hayal etmemişti. "24 sene boyunca beni görmek istemedin. Eğer isteseydin görebilirdin. Önünde hiçbir engel yoktu. Kimse seni zorlamadı. Beni terk etmek zorunda değildin, bu senin tercihindi. Başka bir kız çocuğu doğurup onun adını da Arya koyarken hiç beni görmek istememişsen şimdi de isteyemezsin."

Arya, kolunu kaldırarak kapıyı işaret etmek istemişse de ellerinin titrediğini göstermek istemiyordu. Çenesiyle kapıyı gösterdi. "Lütfen, çık git. Göreceğini gördün, bir daha da buna yeltenmezsin artık. Eğer vicdan rahatlatmak için buradaysan vicdanın rahat olabilir. Sensiz çok güzel bir hayat geçirdim. Muhtemelen sen beni terk etmeseydin hiçbir şey bu kadar güzel olmayacaktı."

Kadının gözlerindeki kırgın bakış karşısında şaşırdı. Ne hakla kırılıyordu ki? Kendisi terk edip gitmişti. Arya'nın babası zorba bir adam değildi. Ona elini kaldırmamıştı. Yani kadının can korkusu yoktu ortada. Anlaşmalı boşanabilirlerdi. Onun karısı olmadan da Arya'ya anne olabilirdi. Seçimini yapmıştı ve Arya'nın şimdi onu benimsemesini mi bekliyordu?

"Sana fazlasıyla geç kaldığımı biliyorum, kızım-..."

"Sakın," diyerek sözlerini kesti Arya. "Bu dünyada bana 'kızım' diyebilecek sadece birkaç insan var ve sen onlardan biri değilsin. Beni doğurmuş olabilirsin ama üzerimde hiçbir emeğin yok. Düğün günümü daha da zehir etmeden git."

"Buraya bir şeyleri düzeltmek için geldim. Yeni bir başlangıç yapmak için."

"Hayır," dedi Arya. Bugün ikinci kez, kesin bir ses tonuyla dudaklarından bu kelimeler dökülmüştü. "Günahsız bir bebeğe şans tanımayıp onu terk eden bir kadına ben de şans vermeyeceğim. Hayatımdaki her şey olduğu haliyle iyi ve benim fazlalıklara ihtiyacım yok. Lütfen, içindeki tüm sevgiyi diğer Arya için kullan. Fazla olmadığı belli."

Tam da o an açılan kapıyla Arya, bakışlarını kapının eşiğinde dikilen ablasına çevirmişti. Dizleri titrerken İmge, çatık kaşlarıyla Arya'nın annesine bakıyordu. "Ne oluyor burada?" diye sordu soğuk bir sesle. Gözlerini güvence verircesine Arya'ya çevirdi ve ardından kardeşini doğuran kadına döndü. "Gelin odasında ne aradığınızı sorabilir miyim?"

"Arya'yı görmek istemiştim."

"Aramalı, onun fikrini almalı ve o isterse karşısına çıkmalıydınız. Böyle özel bir günde kızıma böyle bir şok yaşatma hakkınız yoktu."

"Kızım mı?" diye sordu kadın şaşkınlıkla. İmge, çenesini kaldırarak "Evet," dedi. Kadının yüzüne tüm soğukluğuyla bakıyordu. "Onu doğurmuş olabilirsiniz ama üzerinde hiçbir hakkınız yok. Lütfen, bu özel günü ona daha da zehir etmeden çekip gidin. Daha önceden de yaptığınız gibi."

NAKAVTUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum