64- Sadece Sana

21.6K 1.8K 2.6K
                                    

dhruv - double take

İyi okumalar...

Rüya, dershaneden evlerine uzanan yolu öyle aceleyle gelmişti ki Ardıç'ın kapısının önünde durduğunda nefes nefese kalmıştı. Masa kuracağını söylemişti, ya ona masa kurarken yetişemezse ve her şey için çok geç kalmışsa? Harika şeyler kaybedebilirdi.

Nefeslerini düzene soktuktan sonra zili çaldı ve kapının önünde sabırsızlıkla beklemeye başladı. Ardıç, kapıyı açana kadar geçen süreden anladığı kadarıyla hâlâ masayla ilgileniyordu. Genç kız, keyifle sırıttı ve kapıyı açan sevgilisinin yüzüne baktı.

Göz göze geldiklerinde Ardıç'ın onu süzüyor olduğunu görmüştü. Rüya'nın bu sabah evden ne durumda çıktığından habersiz Ardıç, onun keyifle gülümseyen görüntüsüne hazırlıksız yakalanmıştı. Yavaşça yutkunup kulağında çınlayan kalp atışlarını duymazdan geldi ve kızı süzmeyi bırakıp yeniden gözlerine baktı.

"Hoş geldin," dediğinde sesi derinden geliyor gibi çıkmıştı. Kapıyı sonuna kadar açıp Rüya'nın geçmesi için alan bıraktığında genç kız, hızlıca ayakkabılarını çıkarmış ve kapıdan içeriye girip Ardıç'ın tam önünde durmuştu. Ardıç, kapıyı kapatmak için eğildiğinde Rüya, kapıyla arasında kalakalmıştı. Ardıç'ın tüm görüş açısını kaplayan bedeni oldukça heyecan vericiydi.

Şaşkınca gözlerini kırpıştırıp gözlerini Ardıç'ın yüzüne çıkardı. Artık sevgililerdi. Birbirlerini gördüklerinde kuru kuru konuşmalarına gerek yoktu. Karşılaştıklarında sarılabilirler veya birbirlerini öpebilirlerdi. Çınar'ın iyileşme süreci ve Ardıç'ın yaklaşan maçı dolayısıyla onu çok fazla göremiyordu zaten. Şimdi ona bu kadar yakın dururken genç adamı ne kadar özlediğini fark etmişti.

Parmaklarının ucunda kalkıp kollarını Ardıç'ın boynuna doladığında güçlü kolların da onu sıkıca sarması gecikmemişti. Ardıç, başını Rüya'nın boynuna gömüp onda bir zaaf haline gelen benin üzerine dudaklarını bastırdı. Kızın tam da o noktaya saklanmış gizli kokusunu derince içine çektiğinde Rüya'nın gözleri kapanmıştı.

Dışarıdan biri görse birbirlerini uzun bir süredir görmediklerini düşünürdü. Ki durum da buna benzerdi. Ardıç'la arasındaki ilişki hep mesafelerle doluydu ve mesafelerden kurtulalı çok olmamıştı. Şimdi ona dilediği gibi sarılmanın tadını çıkarırken normal bir sarılmanın süresine sadık kalmak çok zordu.

Rüya, nihayet kendini geri çekebildiğinde Ardıç'ın kolları hâlâ beline sarılı haldeydi. Hafif bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Çenesini genç adamın gövdesine yaslayıp yüzüne aşağıdan baktı. "Odanın ne kadarını hallettin?"

Ardıç, Rüya'nın aşağıdan ona bakan yüzüne karşı gülümserken eli gayriihtiyari bir şekilde genç kızın omzunu okşuyordu. "Çoğunu hallettim. Masayı kurması, yatağa yeni nevresimler serilmesi ve dolaba kıyafetlerin yerleştirilmesi kaldı. Onun için de Çınar'ı beklerim herhalde."

Uzanarak kızın alnına dudaklarını bastırdığında Rüya, gözlerini kapatmamak için büyük bir savaş vermişti. "Çınar nerede ki?" diye sorduğunda sesi uyuşuk çıktı.

"Sizin evde."

"Ciddi misin?" Şaşkınca geri çekildiğinde Ardıç da kollarını onun belinden çekmişti. Çınar'ın odası olacak olan o odaya doğru ilerlerken Rüya, montunu ve çantasını çıkarıp askıya asarak Ardıç'ın peşinden ilerledi. Bu esnada Ardıç, açıklamasını yapıyordu.

NAKAVTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin