72- Çınar Yüksel

20.6K 1.7K 3.2K
                                    

Lana Del Rey - Born To Die

İyi okumalar...

Ardıç, uyuşuk bir şekilde gözlerini aralayıp etrafına boş gözlerle bakarken ay ışığının dolduğu odasındaki nesneler gittikçe daha çok seçilir hale gelmişti. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Sağına doğru dönerek Rüya'nın önceki gün yattığı yastığa sarılırken orada kalan kokusunu içine çekti. Sanki hâlâ Rüya yanında uzanıyormuş gibi uyurken hiç o tarafa dönmemişti.

Genç kızın yastığa sinmiş kokusu burun deliklerinden içeriye dolarken gözlerini yumup gülümsedi. Ancak boğazındaki kuruluk uyumasını engelliyordu. Uykuyla iç geçirerek yatağından kalktı ve gözlerini ovuşturarak mutfağa doğru ilerledi. Odasının bir ucunda uyuyan Sakız, onun uyanmasına uyanırken peşinden kuyruğunu sallayarak Ardıç'ı takip etmişti.

Ardıç, kendine bir bardak su doldurup mutfak sandalyesine yığıldığında gözleri Sakız'daydı. "Git uyu, niye peşimden geliyorsun?" diye homurdandı uykulu uykulu. Sakız, yanaşıp Ardıç'ın ayaklarının dibine oturduğunda "Yılışık," diyerek söylenmişti.

Bardaktaki sudan birkaç yudum içtikten sonra ayaklandı ve mutfaktan çıktı. Tekrardan odasına doğru ilerlerken peşinden küçük ayaklarıyla ilerleyen Sakız'a sataşıyordu. "Götümün dibinden iki dakika ayrılsan olmuyor, değil mi?" Sakız, sanki 'hayır' der gibi kafasını salladığında Ardıç gülmeden edememişti.

Çınar'ın odasının önünden geçerken duyduğu mırıldanmalarla adımlarını durdurdu. Kaşları yavaşça çatılırken birkaç saniye beklemişti, aynı sesi duymaya devam ediyordu. Odanın kapısını sessizce açıp içeriye doğru baktı. Çınar, yatağının içinde huzursuzca kıpırdanıyor ve bir şeyler sayıklıyordu. Muhtemelen bir kâbusun etkisindeydi.

Ardıç, Çınar buraya taşındığından beri onun uyku problemleri yaşadığının farkındaydı. Kimi sabahlar gözlerinin altı mosmor olmuş, gözleri kızarmış bir şekilde kalkıyordu. Yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi. Hayatının ilk 10 senesindeki cehennem kimi zaman Ardıç'ı da kâbus görmeye itiyordu ve Çınar, orada 19 sene geçirmişti. Her şeyin zamanla daha iyi olacağını biliyor olsa da kardeşinin bu durumu onun çok canını sıkıyordu.

Ardıç, kapının eşiğinde durmayı bırakıp içeriye girdiğinde Sakız da onunla beraber girmişti. Kapıyı kapatıp Çınar'a yaklaşmaya başladı. Bu esnada sesleniyor, onu kâbusun içinden çekip çıkarmaya çalışıyordu. "Çınar?"

Karanlıktan yüzünü net olarak göremese de Çınar'ın iç çekişlerinden ağlıyor olduğunu anlamıştı. Ardıç, iyice kulak kesildiğinde anlamsız mırıltılarını daha iyi duyar olmuştu. Sürekli aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu. Baba, yapma.

"Çınar?" dedi Ardıç bu sefer daha yüksek bir sesle. Elini onun omzuna koyduğunda Çınar, irkilerek gözlerini açtı ve şaşkınlıkla Ardıç'ın yüzünü seçmeye çalıştı.

"Benim," dedi Ardıç fısıldayarak. "Benim, abim. Korkma."

Çınar'ın hızlı solukları bir dakika içinde normale dönerken yatağında doğrulmuş ve yüzünü ellerinin arasına almıştı. Ardıç, yatağın arkasındaki ışığı açtı. Çınar, çatlak sesiyle "Saat kaç?" diye sorduğunda bir süre düşünmüştü. "Bilmiyorum, 2 falandır herhalde."

Çınar, derin bir nefes alarak ellerini yüzünden çekti ve abisine baktı. Ardıç, çoktan kucağına zıplamış Sakız'ın başını gayriihtiyari okşarken sordu. "Kâbus mu gördün?"

NAKAVTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin