31. BÖLÜM: Hazırlanın!

459 87 22
                                    

"Yıllar sonra yeniden ortaya çıktı. Oysa beni tamamıyla unuttuğunu ya da beni burada gerçekten de sürgün hayatına bıraktığını sanmıştım. Tamam, tam olarak sürgün hayatı yaşıyor sayılmazdım. Geldiğim evrende görmediğim saygınlığı burada görüyordum. Aç değildim, bir evim de vardı. Evet, evim... Artık bu dünyayı tamamen özümsemiştim. Druid olarak yaşadığım zamanlardan bile daha güçlüydüm. Daha hâkimdim toprağa. Ama Aracı güçlerim sanki hiç var olmamış gibiydi. Bazı anılar, bilgiler kayıptı hafızamda hala.

Belki de Kelt Tanrılarından bile daha yaşlı olan Asya Tanrısı Öthan, beni buraya bir amaç için gönderdiğini bilhassa söylemişti. Ama günler geçmiş, mevsimler değişmiş ve ben yaşlanmıştım. Birkaç dakika önce günlüğün sayfalarını yeniden karıştırdım. Ve sadece günlük şeyleri, bir zamanlar Büyük Usta olan merhumun bana verdiği bilgileri anlattığımı fark ettim. Bununla birlikte tek pişmanlığımın bir kadının eşi, bir çocuğun babası olmayışım olduğunu çok geç anladım. O an bir kez daha anladım ki, Zaman hem acımasız hem çok merhametli...

Ah ne diyordum? Pipomu doldurmuş Vaşterli'nin manzarasını seyre dalmışken öylece Öthan ortaya çıktı. Onu öyle yadırgadım ki bir anlığına kim olduğunu bile tanıyamadım. Kahkaha attı tabi.

"Yaşlanmışsın şimdiden."

"Hah!" Dumanı içime çekip burnumdan çıkarırken beni alaycı ifadeyle izlediğini görebilmiştim. "Zaman acımasız, yaşlanmamdan doğal ne var?" Başını sallarken gülümsemişti. "Sevgili Öthan, ben artık bir ayağı çukurda yaşlı bir adamım. Sana nasıl hizmet edebilirim?"

Öthan kahkaha atmıştı. "Merak etme zor bir görev değil. Aksine tam da yaşına göre bir görev ve de bundan şikâyetçi olamayacaksın."

Şikâyetçi olma şansımın olmadığını ikimiz de biliyorduk. Ama Öthan gerçekten de şikâyet etmeyeceğime emindi. Merak etmiştim. "Merak ettim."

"Birkaç gün sonra bir kadın ve bir çocuk Lemah'a gelecek. Onları iyi karşıla. O çocuk sana emanettir. Eğitmeli, sevgiyle büyütmelisin."

Bir çocuk için yıllar sonra ortaya çıktığına göre bu çocuk gelecekte önemli bir rol oynayacak diye düşünmüştüm. Eğitimi ve sevgi ile büyütülmesinin ise kesinlikle önemli olduğunu sesindeki vurgudan anlamamak imkânsızdı. O an aklıma bir şey geldi: Bu çocuk her kimse benim burada olma sebebim olabilir miydi? Öthan tek kelime bile etmeden beni sorularımla baş başa bırakıp gitmişti.

Şimdi ise kadın ve çocuğu bekliyorum...

Aracı / Büyük Usta Declan Doyle"

Annemden ve benden bahsediyordu. Kesinlikle başka bir açıklaması olamazdı. Merakıma yenik düştüm ve sonraki sayfayı çevirdim. Ama Ekin ağabeyin parfümünün kokusu burnuma doldu. Sayfa arasına kalem iliştirip defteri masanın üzerine bıraktım. Ekin ağabey küçük Ren ile birlikte kütüphanenin köşesinden döndü. Ren atıştırmalık kutusunu taşıyordu, Ekin ağabey ise çaydanlığı. Güç elime uzandım, rüzgârın fısıltıları kulağıma taşımasına izin verdim. Royan ağabey Usta Wang ile birlikte silah stokunu kontrol ediyordu. Öğrencilerin bir kısmı istirahata çekilmiş, küçük bir azınlık hala kütüphanedeydi. Eğitmen Moiz Bitki Bilimleri Salonunda masanın üzerinde sızmış, dudağının kenarından salya akıtıyordu. İstemeden kıkırdadım.

"Neşelisin küçük sincap." Dedi gülümseyerek Ekin ağabey. Ren şaşkınlıkla Ekin ağabeyime baktı sonra bakışlarını bana çevirdi. Sanırım ağabeyimi tekmeleyip tekmelemeyeceğimi düşünüyordu.

"Eğitmen Moiz yine sızmış, boynu tutulacak."

Ekin ağabey yüzünü buruşturdu. "Merak etme öğrencilerden birini gönderirim." Dedi çaydanlığı kömürün üzerine koyarken. Ren'in elinden kutuyu alıp aceleyle açtı. Melodi anne bana tuzlu ve tatlı kurabiyeler hazırlamıştı. Kurutulmuş meyveler de vardı. "Melodi anne cevizleri bitirmeni söyledi. Ayrıca şu sıra çok az su içtiğini de fark etmiş."

2. Buz ve Rüzgarın KızıWhere stories live. Discover now