21. BÖLÜM: Olması Gereken, Olması Gerektiği Yerde 2

428 76 29
                                    

"Bu gürültü de neyin nesi?"

Öfkelenen Âsi Sigrun okumaya çalıştığı parşömeni sertçe masanın üzerine bıraktı. Kartal Kayası'nda sessiz bir gün geçiremeyecek miydi? Gürültüye karışan ayak sesleri arttıkça öfkesi meraka dönüştü. Yoksa yine o isyancıların işi miydi? Biri cübbesine takılıp yere serildi, bir başkası onu kaldırdı. Farklı bir kişi söylenerek yanlarından geçti ve hızlıca taht salonuna ulaştı.

"Bu da ne demek oluyor Bakan Eldener? Yoksa kimin karşısına çıktığımızı unuttunuz mu?"

Bakan Eldener telaşla dizlerin üzerine çökerken diğerleri de ona yetişip Eldener'in yanında yerlerini aldılar. Eldener vakit kaybetmeden açıklaması gerektiğini düşündü. "Majesteleri, gözlem kulesinden bir haber geldi. Lemah'ın Büyük Ustası değişti," dedi heyecana dinmeden. Âsi Sigrun hızlıca ayağa kalktığında Eldener devam etti: "Bu kişi yakın zamanda ortaya çıkan Prenses Aysera Doyle. Gözlemcinin söylediğine göre, beş kutsal hayvan temsili renklerine dolanmış halde göğe yükselmiş."

Âsi Sigrun'un gözlerindeki doluluk birçok anlam taşıyordu. "Hâlâ görünebiliyor muymuş?" diye sordu.

"Evet!"

Âsi taht salonundan uçarcasına çıktıktan sonra soluğu Kartal Kayası zirvesinde aldı. Üç oğlu gökyüzüne doğru pür dikkat bakıyorlardı. Güç eline uzanıp görünüşünü yetiştirmeye çalışmasına gerek yoktu. Kutsal hayvanlar alenen ve her yerden seçilebiliyordu. Bu muazzam görüntü karşısında omuzları gururla dikleşti, derin nefes aldı.

"Kızınla gurur duy, Âali. Uyuduğun yerde huzurlu kal," diye fısıldadı. Fısıltısını duyan saray ahalisi saygıyla andılar Büke Âali'yi. Bir kez daha derin soluk aldıktan sonra Alasya Adası'nın tamamı duyacak şekilde haykırdı Âsi: "Bundan böyle bilinsin ki, Aysera Doyle Büyük Usta'dır. Büyük Usta Aysera Doyle, Arastein Bölgesi Büke Âali'nin kızı olarak, annesinden kalan Büke unvanının haklı sahibidir. Arastein halkı onu Büyük Usta Büke Aysera olarak anacaktır!"

Emri duyan tüm Arastein halkı, görebilecekleri konumda olamasalar da Âsi Sigrun'u selamladı.

****

"Hayır!" dedim bininci kez. "Beni bırakıp gitmiş olamazsın büyükbaba!" Gözyaşlarıma bir an bile mani olamadım anılar bir bir zihnime düşerken. Umay'ın sırtında annemle vadiye gelişimiz, büyükbabamın ortaya çıkıp bizi görüşü. Sonra annemin ölümü ve büyükbabamın elimden tutup torunum, diyerek beni tanıtması... Annemin mezarı başında ağladığım ilk zamanlar, bir tohumun büyümesini sağlayıp beni güldürmeye çalışması... Toprağı ilk hissettiğim zamanki gururu ve beni Varis olarak ilan ettiği günkü huzuru...

Hepsini planlamıştı! Tüm hayatı planlarla kurulmuştu. Hem de benim üzerime. Beni gerçekten sevmişti ama gerçekten... Kimseyi duymuyordum, duymaya mecalim yoktu. bir anda kaybolduktan sonra haykırışımdan beri onu aramaya devam etmişlerdi. Hala arıyorlardı da ama bulamayacaklardı. Büyük Usta Declan Doyle artık burada değildi.

"Büyük Usta!"

Henüz kabullenemiyordum. Kaldı ki büyük Usta ilan edilişim büyükbabamın gidişiydi. Nasıl kabullenebileyim ki? "Boşuna aramayın, büyükbabam artık burada değil!"

Öğrenciler şaşkınlıkla birbirine bakarken Usta Wang, "Emin misin? Öldü mü bir anda yani?" diye sordu.

Büyükbabamdan sonra artık bana ait olan koltuğa bakmayı sürdürürken cevap verdim. "Ölseydi bilirdim, Usta Wang. Burada değil, artık değil!" O koltuğa bugün oturmaya hazır değildim.

Geriye dönüp kimseyle göz teması kurmadan dışarı çıktım. Adımlarım beni Büyük Usta konutuna doğru sürüklerken, sesleri duydum. Meğer büyükbabam birkaç gün evvel odasından taşınmış, Büyük Usta konutunu benim zevkime göre dekor ettirmişti. Bu sabah da odaya elinde bir defterle gitmiş ve birkaç dakika sonra dışarıya çıkıp odaya kimsenin girmemesini emretmişti.

2. Buz ve Rüzgarın KızıWhere stories live. Discover now