26. BÖLÜM: Kim?

565 107 39
                                    

Hissettiklerimi tarif etmem imkânsız. Öyle ki Ekin ağabeyin ucuz aşk romanlarını çoktan aştım. İnanılması güç masal hayatı yaşıyor gibiyim. Evet, yaşadığım evrende beş bölgenin, yanlış söyledim. Yaşadığım evren Liya ve Andon kıtaları ile Alasya Adası'ndan ibaret değil. Bazen okyanusun ötesindeki bilinmeyen topraklara da gidenler olur. Neyse konu bunlar değil.

Benim üç toprak parçasından ibaret olarak bildiğim yerlerin tümünde kutsal hayvanlar bilinir, saygı görülür. Güç eli olan ve olmayan insanlar var. Yaşadığım evrende bunlar olağandışı durumlar değil. Ama olağandışı olan benim yaşamakta olduğum şeyler. Daha neler göreceğimden emin değilim. Daha neler göreceğimi artık kestiremiyorum. Ama bu zamana kadar öğrendiği ve bugünlerde edindiğim yeni bilgiler sanki aslında hiçbir halt bilmediğimi yüzüme vuruyor.

Öksökö'nün kanadına tutunup sırtına çıkma şerefine nail olduğumda aslında aklımda hiçbir şey yoktu. Sadece rüzgârın özü tarafından kucaklanmak istemiştim. Kanadı yumuşacıktı, sanki pamuklara sarılmıştım. Öksökö aniden yukarıya kalkmış doğruca gökyüzüne yönelmişti. Öyle hızlıydı ki gözlerimle takip edemedim bile. Hiç bu kadar yukarıda olmamıştım. O yüzden önce beni endişelendirmiş, hatta biraz da korkutmuştu diyebilirim. Ama o sıra hislerimi bilen Öksökö beni uyarmıştı: "Sen rüzgârın kızısın, korkmamalısın Aysera!"

O zaman bu anın tadını çıkarıp çocuk gibi evet, çocuk gibi doğrulup kollarımı iki yana açarak çığlık çığlığa bağırmıştım. Burada üzerimde olan sorumluluk ve bundan dolayı benden beklenen davranış yoktu. Bir gün içinde iki çılgınlıktı bu. Sonra yeniden çömelip tutunmuştum devasa kartala. Kulakları sağır eden çığlığını attıktan sonra hızlıca inişe geçmişti. Ve ben heyecan patlamasıyla birlikte kahkaha atmaya başlamıştım.

"İşte böyle Aysera. Tüm güç elleri bütündür, hepsi insanın içinde ve varoluşunda vardır. Biri olmadan diğeri işlevsizdir. Rüzgâr asla zayıf bir güç eli değildir. Aksine diğer güç ellerinden tehlikeli bile olabilir."

Öksökö ani inişi geniş bir kavisle kesip gökyüzünde sakince süzülmeye başlamıştı. O sırada söylediklerini aklımda tartmıştım. "Nefes alıyoruz, aldığımız nefes havadır. Hava rüzgârdır." Dediğimde, Öksökö iki ağzından onaylayan tıkırtı çıkarmıştı. "İnsanın içinde bulunan tüm hava çekip alınabilir ve korkunç bir sona ulaşılabilir." Diye eklemiştim.

"Evet, bu doğru. Ama rüzgârın kızı, bu senin asla yapmaman gereken bir şey!" diye uyarmıştı beni. "Sen Büyük Ustasın. Ve bu konum gerçekte asla hafife alınacak bir konum değildir."

"Tüm Büyük Us.."

"Hayır, sadece sen!" diyerek kesmişti sorumu. Sonra da eklemişti: "Nedenini daha sonra öğreneceksin yaşayarak!" Gerçekten de çok sert uyarmıştı beni. Bir süre daha sessizce, rüzgârı yudumlayarak süzülmüştük gökyüzünde. Adayı çoktan geride bırakmış ve okyanusun üzerinde ilerlemeye devam etmiştik. "Toprak yeryüzünde her şeyi üzerinde barındırır. Hava ise her şeyi içerisinde barındırır." Demişti ansızın ve söylediklerini sindirmemi beklemişti.

Sanki bir Usta'nın öğrencisini eğittiği gibi beni eğitiyor gibiydi. Her cümlesini kavramam, aklıma uyması beklentisindeydi. O yüzden "Anlıyorum" diyerek teyit etmiştim.

"Herhangi bir yönü olmadığı gibi her varlığın içinde ve merkezinde bulunur." Diye devam ettiğinde, en baştan konuştuğumuz konuya bağlandığını anlamıştım. "Biz güç ellerini dengelemek için var edildik. Özü korumak ve aşırıya kaçılmasını önlemek için özler belirli noktalarda güçlü sayıldı. O yüzden rüzgâr güç eli sahibi en güçlü Alasya Adası'nda, Arastein'dedir. Ama aslında güç her zaman kendi içindedir. Sadece kişioğlu bunu kavrayabilecek kadar muktedir değildir."

2. Buz ve Rüzgarın KızıWhere stories live. Discover now